tag:blogger.com,1999:blog-62468926036434278072024-03-13T04:30:59.972-07:00HakanKarahanogluHakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.comBlogger35125tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-59445988848718518932020-02-22T07:05:00.001-08:002020-02-22T07:05:09.681-08:00ÇELİK ÇOĞALTMA<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="344" src="https://www.youtube.com/embed/nKGISqyy3Hk" width="459"></iframe>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-77054702012840803542014-02-01T14:26:00.000-08:002014-02-01T14:34:18.173-08:00yereltohum forum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-xgUIrPysD-s/Uu11SaOByKI/AAAAAAAAAnk/WtFz6xLChjo/s320/forum_logo1.png" height="117" width="400" /><a href="http://www.yereltohum.net/" target="_blank">yereltohum forum</a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: blue;"><span style="font-size: x-large;"><b><span style="font-weight: normal;"><a href="http://www.yereltohum.net/" target="_blank">yerel tohum forum </a></span></b></span></span></div>
Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-16684031008728964592013-08-16T00:59:00.001-07:002013-08-16T00:59:13.291-07:00Bitkilerin ihtiyac duydugu mineraller<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-wEkoJlEroZo/Ug3bhBJQ4YI/AAAAAAAAAk8/iqcEcGoHSr8/s1600/9c1509ae357244670454656cf2075999.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-wEkoJlEroZo/Ug3bhBJQ4YI/AAAAAAAAAk8/iqcEcGoHSr8/s1600/9c1509ae357244670454656cf2075999.jpg" /></a></div>
<br /></div>
<div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.1.1. AZOT</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azotun doğadaki kaynağı atmosferdir. Toprakta bulunan azot çeşitli yollarla atmosferden toprağa geçmiştir. Toprağı oluşturan materyalde azot bulunmadığı için, ayrıca atmosferden toprağa geçmiş olan azot da toprakta iyi bir şekilde depolanma kabiliyetinde olmadığı için, toprakların azot içerikleri genellikle düşüktür. Toprakta bulunan azotun ana deposu organik maddedir. Organik maddeye bağlı bulunan azot ise bitkilerin hemen alabileceği durumda değildir. Bununla beraber organik maddenin zamanla parçalanması neticesinde içinde bulunan azottan bitkiler faydalanabilir. Dünya topraklarının büyük bölümünde azot noksandır. Özellikle organik madde miktarı çok düşük olan ülkemiz toprakları azot bakımından oldukça fakirdir. Bu nedenle azotlu gübrelemeye sürekli olarak ihtiyaç duyulmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azot bitkide birçok önemli organik bileşiğin yapısında yer alır. Proteinler, amino asitleri, nükleik asitler, enzimler, klorofil, ATP, ADP azot içeren önemli organik bileşiklerdir. Bitkide yeni hücrelerin oluşumu için azot gereklidir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azot noksanlığında bitkilerde büyüme oranı düşer. Yani bitkinin büyümesi yavaşlar. Bitki küçük kalır. Sürgün sayısı azdır ve sürgün boyu normalden kısa olur. Yapraklar küçülür ve yaşlı yapraklarda vaktinden önce dökülme görülür. Kök gelişmesi ve özellikle köklerde dallanma zayıflar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azotun yetersizliğinde bitkilerin genel görünümleri koyu ve canlı yeşil yerine, açık yeşil bir haldedir. Noksanlığın daha ciddi boyutlarda olması halinde, yapraklarda kloroz görülür. Azot noksanlığında yapraklarda görülen kloroz, bütün yaprağın homojen olarak sararması şeklinde ortaya çıkar. Sararma ilk önce yaşlı yapraklarda görülür. Bu nedenle yukarıdan aşağı doğru renk açılır ve sararır. Noksanlığın ileri devresinde ve çok şiddetli olması durumunda yapraklarda nekrozlar da görülebilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azot noksanlığı bitkinin özellikle vegetatif gelişmesini olumsuz etkiler. Yaprak ve gövde sistemi oldukça zayıf olur. Vegetatif gelişme peryodu kısalır, bitkiler erken olgunlaşır. Erken çiçek açar. Erken yaşlanma, azotun sitokinin sentezi ve taşınması üzerine olan etkisinden kaynaklanmaktadır. Sitokinin bitkinin kuvvetli büyümesini ve genç dönemde daha uzun süre kalmasını sağlayan bir hormondur. Azot noksanlığında bu hormonun azalması bitkinin erken yaşlanmasına, diğer bir deyişle vegetatif gelişme peryodunun kısa olmasına neden olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tahıllarda azot noksanlığında bitkiler ince, zayıf ve kısa boylu olurlar. Tarlanın genel görünümü açık yeşil veya sarımsı yeşil renklidir. Yaşlı yapraklar uçlardan başlayarak sarıya döner, bazen kahverengileşir, sonunda solarak erken ölürler. Gövdenin alt kısmı genellikle kırmızımsı renk değişimi gösterir. Kardeşlenme zayıftır, hatta noksanlık çok şiddetli ise kardeşlenme hiç olmaz. Başaklar küçük kalırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mısır bitkisi azot noksanlığını çok belirgin bir şekilde gösteren bir bitkidir. Bitkiler sarımsı yeşil renkli olurlar. Yaşlı yapraklar sarıya döner, uçlardan başlayarak ana damar boyunca ilerleyen bir solgunluk görülür. Gövde kısa ve ince kalır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Baklagil bitkileri, Rhizobium bakterileri aracılığı ile, havadan azot fikse etme kabiliyetinde olduklarından ötürü, azot noksanlığından fazla etkilenmezler. Bununla birlikte, eğer bir baklagil bitkisi açık yeşil görünümlü ve yaşlı yapraklar erken sararıyor ise, ya nodül oluşmadığı veya nodüllerin effektif olmadığı düşünülmelidir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domateste azot noksanlığı yaprakların küçük kalmasına, açık yeşil ve sarımsı renk almalarına, ileri aşamada kahve rengine dönerek solmasına sebep olur. Bitki sert ve dik bir görünümdedir. Gövde ince, sert ve lifsi bir yapıdadır. Çiçekler ekseriya olgunlaşmadan dökülürler. Meyveler normalden küçük olurlar ve kızarmadan önce uzun bir süre açık yeşil renkli kalırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Salatalık bitkisinde gövde ince, sert ve lifsi yapılı olur. Yapraklar genelde açık ye§il renkli, özellikle yaşlı yapraklar sarımsı olurlar. Meyveler kısa, açık yeşil renkli ve çiçek burnu büzülmüş vaziyette olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Marul büyüme gerilemesinden cüce bir görünümdedir. Ekseriya göbek doldurmaz. Yapraklar açık yeşil, yaşlı yapraklar ise önce sarıya sonra kahverengine döner ve solarak erken ölürler. Bazı marul çeşitlerinde morumsu veya kahvemsi lekeler görülebilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Soğan kısa kalır fakat dik bir görünümdedirler. Yapraklar açık yeşil renklidir, uçlardan başlayarak yayılan sararma görülür ve erken ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Narenciyede sürekli azot noksanlığı ağaçların büyüyememesine neden olur. Her dönemdeki azot noksanlığı yaprakların açık yeşil renkli ve sarı olması ile kendini gösterir. Sürgünler kısa, zayıf, ince olur ve ağacın değişik yerlerinde düzensiz bir şekilde sürgünlerde ölme görülür. Meyveler küçük, açık renkli, kalın kabuklu olur ve erken olgunlaşır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Elma ağaçlarında yapraklar küçük, dar, açık yeşil renkli olur. Yaşlı yapraklar sarımsı portakal renkli veya kırmızımsı mor renkli olabilir ve erken dökülürler. Yaprak sapları dal ile dar açı oluşturacak şekilde bir görünümdedir, ince ve kısadır ve eğer noksanlık çok şiddetli ise sapların öldüğü görülür. Sürgün gelişimi zayıftır. Tomurcuk ve çiçek sayısı az, çiçeklerin döllenme süresi kısadır. Meyveler olgunlaşmadan renklenirler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Armut, kiraz ve erikte azot noksanlığının simptomları elmadakine benzemektedir. Kirazda meyveler koyu renkli olurlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Kayısıda yapraklar kısa ve sarımsı yeşil renkli olurlar. Dallar ince gelişirler. Genellikle çiçek bol olmakla birlikte, meyve sayısı az ve meyveler küçük olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Şeftalide dal ve sürgünler kısa ve zayıf, kabukları kahvemsi ve morumsu renkli olur. Yapraklar sarımsı yeşil renkli, yaşlı yapraklar kırmızımsı sarı ve bazen nekrozludurlar. Erken yaprak dökümü olur. Meyveler küçük ve ekseri bozuk şekillidirler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Asma yaprakları yeşil renklerini kaybederek açık yeşil ve sarıya döner. Yaprak kenarları nekrozlu ve aşağı doğru kıvrık olur. Yaprak sapları pembemsi bir renktedir. Sürgünler zayıf, uçlar ölgün vaziyettedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çilekde azot noksanlığı gelişmeyi çok zayıflatır. Yapraklar sarımsı yeşil renkli ve küçük olurlar. Yaprak sapları sert ve yukarı doğru dik vaziyettedir. Stolon sayısı az olur. Yaşlı yapraklar kırmızı tonu renklere döner. Yaprak kenar dişleri en önce renk değiştirir ve ölürler. îz element noksanlıklarına benzer şekilde, yaprak damarları yeşil renklerini bir süre korurlar. Çiçeklenme ve meyve tutumu azalır ve meyveler küçük kalırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azot Fazlalığı</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Aşırı azotlu gübreleme ile bitkide azot fazlalığı yaratılırsa bunun da çeşitli zararları vardır. Aşırı azotlu gübreleme bitkinin vegetatif gelişme peryodunu uzatır, çiçeklenmeyi geciktirir. Vegetatif aksam yani yaprak, dal, sürgün miktarı fazla ve iri, geniş, uzun olurlar. Buna karşılık bitkinin generatif gelişmesi zayıf kalır. Dolayısıyla azot fazlalığında başlangıçta bitkilerin genel durumu göze iyi görünse bile, ürün miktarı az olacaktır. Ancak ot için yetiştirilen bitkiler bundan istisnadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azot fazlalığı şeker sentezini azaltır, bu nedenle pancarda aşırı azotlu gübrelemeden özellikle kaçınılmalıdır. Ayrıca amino azotunun birikmesi nedeniyle şekerin ekstraksiyonu da güçleşir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Aşırı fazla azot, bitkilerde çeşitli simptomların da ortaya çıkmasına neden olur. Örneğin örtü altında yetiştirilen hıyar bitkisi yapraklarında fazla azotun simptomlarına sık rastlanmaktadır. Simptomların özelliği azotun formuna göre de değişmektedir. Amonyum fazlalığı hıyar yapraklarında beyazımsı kahve nekrozlar oluştururken, nitrat fazlalığında nekrozlar daha koyu kahvedirler. Nekrozlu bölgeler arasında renk koyu yeşildir. îleri durumlarda yaprak kenarları aşağı doğru kıvrılır ve sonunda ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domateste azot fazlalığında yapraklar fazla geniş ve uçları aşağı doğru kıvrık olur. Meyveler güç olgunlaşır, renkleri açık olur. Amonyum azotu fazlalığı gövdede yanmalara ve çökmelere neden olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Marulda nitrat fazlalığı uç yanıklığı yapar. Bu görüntü klor toksisitesinin yarattığı görüntüye benzer. Özellikle molibden noksanlığı durumunda nitratın uç yanıklığı etkisi daha belirgin olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azot fazlalığı meyvelerde geç olgunlaşmaya neden olur. Bazen erken meyve dökümü görülür. Meyvelerin depolanma kabiliyeti oldukça zayıftır. Depo hastalıklarından fazla zarar görürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.1.2.FOSFOR</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprakta bulunan fosforun başta gelen kaynağı kaya ve minerallerdir. Kaya ve minerallerin parçalanması ile serbest hale gelen fosfor bitkiler tarafından kullanılabilir. Ayrıca organik maddenin yapısında da fosfor bulunduğu için toprakta organik fosfor bileşikleri de bulunmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprakta fosforun çok büyük bir kısmı bitkilerin yararlanamayacağı formda bulunur. Gerek inorganik gerekse organik fosfor bileşiklerinde bulunan fosfordan bitkilerin faydalanabilmesi için bunların parçalanarak fosforun, fosfat anyonları haline dönüşmesi gerekmektedir. Serbest halde bulunan fosfat anyonlarından bitkiler kolay yararlanmakla beraber, birçok toprakta fosfat anyonlarının serbest halde kalabilmesi güçtür. Gübrelerle verilen fosforun dahi büyük bölümü hızla bitkilerin faydalanamayacağı formlara dönüşebilmektedir. Özellikle kireçli ve pH'ı yüksek topraklarla. fazla derecede asit topraklarda bitkilerin fosfordan faydalanması zordur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fosfor bitkide çok önemli bir takım organik bileşiklerin yapısında bulunur. Bitkide enerji transferi yapan ATP bu bileşiklerin en önemlilerindendir. Fosfor, bitkide genetik özellikleri belirleyen DNA’nın oluşumu için de gereklidir. Kısaca açıklanan bu nedenlerden ötürü fosfor, bitki besinleri arasında önemli bir yere sahiptir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fosfor, bitkinin generatif organlarında diğer organlara göre daha çok bulunur. Ayrıca fosfor bitkinin daha çok generatif gelişmesi üzerine etkili olan bir element olarak bilinir. Fosfor noksanlığından en çok çiçek, meyve, tohum gibi generatif organlar zarar görür. Bununla birlikte fosfor noksanlığı bitkinin vegetatif gelişmesini de olumsuz etkiler. Fosfor noksanlığı olan bitkilerde büyüme geriler. Tahıllarda başaklanma olumsuz etkilenir. Meyve ağaçlarında sürgün ve tomurcuk oluşumu azalır. Tohum ve meyvenin kalitesi bozulur, olgunlaşma gecikir. Narenciyc ve diğer meyve ağaçlarında olgunlaşmadan meyve dökümü görülür. Sebzelerde çiçeklenme azalır. Meyveler küçük kalır, kalitesiz olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fosfor noksanlığında yapraklar genellikle normalden daha koyu yeşil renkli olur. Birçok tek yıllık bitkilerin yaprak ve gövdesinde fosfor noksanlığında kırmızı, kırmızımsı mor renk meydana gelir. Kırmızı renk, fosfor noksanlığında antosiyanin oluşumunun artmasından kaynaklanmaktadır. Yapraklarda ve bazı bitkilerde örneğin mısır bitkisinin gövdesinde görülen kırmızı ve kırmızımsı mor renk,. fosfor noksanlığının tipik belirtisi olup tanınması kolaydır. Meyve ağaçlarında fosfor noksanlığı yaşlı yaprakların kahve ve kırmızımsı kahve rengine dönüşmesine ve erken döküme sebep olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fosfor noksanlığı belirtileri önce yaşlı yapraklarda görülür. Genç yapraklar sağlıklı gibi görünmekte iseler de normalden daha küçük olurlar. Noksanlığın uzun sürmesi halinde yaşlı yapraklarda kahve renkli nekrozlar oluşur. Fasulye, patates ve pancar gibi bazı bitkilerde nekrotik lekeler siyah ve siyaha yakın renkte olmaktadır. Nekrotik oluşumlar daha çok yaprak kenarlarına doğru gelişir. Noksanlığın sürekli olması halinde yaşlı yapraklar ölür ve dökülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domates bitkisi fosfor noksanlığına şiddetli reaksiyon verir. Yapraklar sert ve dik bir yapıda ve koyu yeşil veya mavimsi yeşil görünümdedirler. Yaprakların altında, damarlar boyunca kırmızımsı menekşe renk oluşumları görülür. Yapraklar geriye doğru kıvrılır. Yaşlı yapraklar sarıya döner, kahvemsi siyah lekeler oluşur ve erken ölürler. Gövde ince ve lifsi bir hal alır ve gövdede koyu menekşe lekeler oluşur. Çiçeklenme ve meyve oluşumu zayıftır. Meyveler küçük ve sert bir yapıda olup olgunlaşmadan, vakitsiz sararırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Hıyar bitkisinde yapraklar donuk koyu yeşil renkli ve küçük olurlar. Yapraklarda kimi zaman bronz renkli lekeler görülür. Solgun ve sarkık bir şekilde dururlar veya erken dökülürler. Gövde kısa ve incedir. Meyveler donuk yeşil renkli ve bronz lekelidir. Yaşlı yaprakların ayasında, şeffaf görünümlü, kahverengi nekrozlar görülür, ve yaprak sapları kurur</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Marulda büyüme çok geriler. Bitki rozet şeklinde bir görünüşe sahip olup, göbek doldurma geç olur veya hiç olmaz. Yapraklar koyu fakat cansız bir yeşil renkte ve bazen kırmızımsı menekşe renkli lekelidir. Yaşlı yapraklar sarımsı kahve renk alır ve erken ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Havuç yapraklan donuk yeşil renkli ve hafif menekşemsi lekeli olur. Gövde incelir. Yaşlı yapraklar soluklaşır ve erken ölür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Turp bitkisinde bodur bir görüntü oluşur. Yapraklar donuk ve koyu yeşil olup yaprakların özellikle alt kenarlarında kırmızımsı menekşe renkli lekeler görülür. Yaşlı yaprak kenarlarında yanmalar ve erken ölüm görülür. Kök gelişimi zayıftır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Soğan yapraklan da fosfor noksanlığında donuk ve koyu yeşil renkli ve mavimsi kırmızı, menekşe rengi lekeli olur. Yaprakların ucundan alta doğru yeşil, sarı ve kahve renkli nekrotik lezyonlar dağılmış vaziyettedir. Yaşlı yapraklar siyahımsı kahve renk alır, solar ve ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fasulye ve bezelye gibi baklagillerde yapraklar koyu yeşil ve mavimsi yeşil veya zeytuni yeşil renkli olurlar. Sert ve dik fakat zayıf bir yaprak sistemi vardır. gövde ince ve kısadır. Büyüme geriler. Çiçeklenme zayıftır, bakla ve tohum oluşumu azdır. Bezelyede yaşlı yapraklar kenarlarından sarararak ölürler. Fasulyede yaşlı yapraklarda kahvemsi siyah veya siyah lekeler oluşur ve erken ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Pamukta büyüme yavaşlar ve yapraklar koyu yeşil renk alırlar. Olgunlaşma gecikir. Dallanma az ve kısa olur. Çiçek ve koza sayısı azalır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Patateste yaprak sistemi sert ve dik bir görünümdedir. Bitkide büyüme geriler ve ince bir gövde oluşur. Özellikle yaşlı yapraklar yukarı doğru kıvrılır ve daha sonra yaprak kenarlarında nekrotik lezyonlar oluşur. Yapraklar normalden küçük olur. Yaşlı yapraklar kahverengine döner ve erken döküm olur. Bazen yumrularda kahve rengi lekeler olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mısırda yaşlı yapraklarda ve gövdede kırmızı menekşe rengi değişimler görülür buna karşılık genç yapraklar koyu yeşil renkli olurlar. Yaşlı yapraklarda daha sonra kıvrılma görülür ve erken ölürler. Gövde ince olur, olgunlaşma gecikir. Düzensiz taneli koçanlar oluşur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Şeker pancarı ve yemlik pancarda fosfor noksanlığı etkisini çimlenme aşamasından itibaren gösterir, düzensiz bir çimlenme görülür. Gelişme geriler ve bitkiler normale göre kısa kalırlar. Buna karşılık yapraklar sert ve dik haldedirler. Bazı durumlarda yaprak sapları yatık, yere paralel dururlar. Yapraklar normalden küçük olurlar ve mor veya siyahımsı kahve lekelerle kaplıdır. Yaprak kenarlarında nekrozlar oluşur. Yaşlı yapraklar sarımsı yeşile döner ve erken ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tahıllarda kardeşlenme azalır. Gelişme zayıf olur, gövde kısa ve ince kalır. Yapraklar koyu yeşil ve mavimsi yeşil renktedirler. Yaprakların rengi azot fazlalığı varmış gibi bir izlenim verir. Yaşlı yapraklar, uçlardan başlayarak sararır, solar, kurur ve erken ölürler. Yapraklar sert fakat uçları aşağı sarkıktır. Başaklar küçük, bazen morumsu kırmızı renkte olurlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Narenciye ağaçları canlı durmayan donuk yeşil bir yaprak sistemi oluştururlar. Yaşlı yapraklarda nekrozlar görülür ve erken dökülür. Çiçeklenme çok zayıftır. Meyve sayısı çok az, meyveler iri fakat ekşi, kaba lifsi dokulu ve kalın süngerimsi kabukludur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Elma ağaçlarında yapraklar küçük, koyu yeşil renkli, bronz veya mor lekeli olurlar. Yaprak sapları kırmızımsı renkli olup dal ile bağlantıları dar açı yapacak şekilde dik dururlar. Seyrek bir yaprak sistemi vardır. Yaşlı yaprakların kenarlarında koyu kahve nekrozlar oluşur. Erken yaprak dökümü görülür. Çiçek ve meyve sayısı azdır. Meyveler küçük kalır ve olgunlaşmadan dökülür. Meyveler cansız donuk renkli, sert ve sık bir dokuya sahip olup, tatsızdırlar. Fosfor miktarı azota oranla aşırı fazla olduğu taktirde de meyve eti yine kaba dokulu olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Şeftali yaprakları fosfor noksanlığında yine öncelikle koyu yeşil olur, daha sonra bronz veya kahverengi lekeler oluşur, bu lekeler özellikle soğuk havalarda kırmızı veya mor renge döner. Yapraklar dik, noksanlığın ileri aşamalarında oldukça dar, mızrak §eklindedirler. Yaşlı yapraklar erken dökülür. Ağacın büyümesi geriler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Diğer taş çekirdekli meyve ağaçlarında da fosfor noksanlığı ağacın büyümesini yavaşlatır. Yaprak sistemi koyu yeşil görünümlü, yaprak sapları ve genç sürgünler mor renklidir. Yaşlı yapraklarda bronzlaşır ve erken dökülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bağda fosfor noksanlığı koyu yeşil bir yaprak sistemi yaratır. Yapraklar sert, bozuk şekilli, siğil gibi kabarık benekli ve metalik bir parlaklığa sahiptirler. Yaşlı yapraklarda kenarlardan başlayan bronz veya mor nekrozlar görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çilek yapraklarında ince damarlardan başlayarak yayılan mavimsi yeşil ve koyu yeşil renk oluşur. Yapraklar aşağı kıvrık, kenarlarda kırmızı, ortalarda mor renkler vardır. Yaprak sapları koyu kırmızı renklidir. Yaprakların alt yüzeyinde orta ve yan damarlar mor görünümlüdür, Çiçeklenme zayıf, meyve az olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tütün yapraklarında normalden koyu yeşil renk oluşurken yapraklar küçük ve dar olurlar. Alt yapraklarda hafif kırmızımsı ve siyahımsı kahve lekeler oluşur. Yaşlı yapraklarda solma görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fosfor Fazlalığı</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Normal koşullarda fosfor fazlalığının bitkiler üzerindeki olumsuz etkileri daha çok dolaylı etkilerdir. Çünkü fosfat iyonlan toprakta sıkı bir şekilde tutulma özelliğine sahiptirler ve bu nedenle bitki bünyesine aşırı yüksek miktarlarda fosfat iyonu girişi kolay rastlanan bir durum değildir. Bununla birlikte aşırı miktarda verilen fosforlu gübreler, çinko ve demir gibi mikroelement noksanlıklarına neden olurlar. Fosfor fazlalığı kalsiyum, bor, bakır ve mangan noksanlıkları da yaratabilmektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.1.3.POTASYUM</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Potasyum noksanlığı kumlu, hafif tekstürlü topraklar üzerinde yetiştirilen bitkilerde daha çok görülür. Potasyum noksanlığı bitkilerde hemen görülebilir simptomlar çıkarmaz Önce büyüme oranında bir gerileme olur, ancak daha sonra kloroz ve nekrozlar görülür. Potasyum noksanlığı simptomları genelde önce yaşlı yapraklarda görülür. Çünkü noksanlık durumunda yeni oluşan genç yapraklar yaşlı yapraklardan potasyum desteği yapılmaktadır. Noksanlık belirtileri birçok bitkide önce yaprak kenarlarında ve uçlarında görülmeye başlar. Yaprak kenarları önce sararır, daha sonra bu kısımlarda renk koyu kahverengine döner. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde bu kısımlar siyaha döner, ölür ve kuruyarak dökülür. Özellikle meyve ağaçlarında çok tipik olarak görülen noksanlık belirtilerinde, yaprak kenarlarının anlatılan şekilde renk değişikliği gösterip ölmesine karşın, yaprağın geri kalan kısmı uzunca bir süre normal yeşil rengini ve görüntüsünü koruyabilmektedir. Bazı bitki türlerinde, örneğin üçgüllerde potasyum noksanlığı simptomları yaprak kenarlarında görülmeyip, yaprak üzerinde düzgün olmayan bir şekilde dağılmış nekrotik lekeler şeklinde görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bazı virütik hastalıklarla kuraklık gibi elverişsiz iklim koşullan da yukarıda anlatılan simptomlara benzer simptomlar yaratabilmektedir. Bu durumda simptomun potasyum noksanlığından ileri gelip gelmediğini anlamak için yaprak analizlerine başvurulabilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Potasyum noksanlığı çeken bitkilerde turgor basıncı düşer ve su stresi olunca bitkiler gevşek dokulu bir hal alırlar. Kuraklığa ve dona karşı dayanıklılık zayıflar. Aynı şekilde hastalık etmenlerine ve tuzlu toprak koşullarına karşı bitkiler çok daha duyarlı olurlar. Bitki dokularında ve hücre organellerinde anormal gelişmeler görülür. Bitkide ksilem ve floem dokularının oluşumu geriler. Dokularda ligninleşme azalır. Bunun sonucu olarak potasyum noksanlığında gövde zayıflar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Potasyum bitkilerde bir çok kalite unsurunu etkileyen bir besin elementidir. Bu nedenle potasyum noksanlığı bitkinin özelliğine göre çeşitli kalite bozulmalarına yol açar. Özellikle sebze, meyve, tütün ve lif bitkilerinde potasyum noksanlığı kalite özelliklerini çok olumsuz etkiler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domatesde potasyum noksanlığında yapraklar genelde koyu yeşil renkli olup yaşlı yapraklar griye çalan yeşil renktedir. Yaşlı yapraklarda beyazımsı açık sarı noktalar halinde nekrozlar oluşur. Gövde ince, zayıf ve noksanlığın şiddetli olduğu durumlarda nekrozlu olur. Meyvelerde olgunlaşma düzensiz ve renk açık olur. Sera domateslerinde daha çok tarla domateslerinde ise daha az görülen lekeli olgunluk (blotchy ripening) potasyum noksanlığı ile ilgili bulunmakta ve potasyum uygulaması ile giderilmekte veya azaltılabilmektedir. Lekeli olgunluk (blotchy ripening) probleminin potasyum yetersizliği yanında, magnezyum yetersizliği ve kalsiyum fazlalığı ile ilgisi olduğu konusunda görüşler bulunmaktadır. Lune ve Goor (1977), yapraklarda ve meyvede (K+Mg) / Ca oranı büyüdükçe lekeli olgunluğun azaldığını tespit etmişlerdir. Lekeli olgunluk (blotchy ripening) probleminin görülme sıklığının domates çeşidi ile de yakından ilgisi bulunmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Hıyar bitkisinde potasyum noksanlığında yapraklar damarlar civarında mavimsi yeşil renkte, yaprak kenarları ise bronza kaçan renk değişimleri vardır. Genç yapraklar dalgalı bir hal alırlar. Nekrozlu yapraklar sarımsı kahve ve kahve rengine döner ve kenarlardan başlayarak kuruma görülür. Meyve yumuşak ve gövde tarafı ince olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Marul bitkisinde yapraklar koyu yeşil ve bazen benekli olur. Yaşlı yaprakların uçlarından başlayarak yayılan lekeler şeklinde kloroz görülür. Antosiyan kapsamı yüksek olan çeşitlerin yaprak kenarları ve uçlarında renk morumsu kahveye döner. Bitki küçük ve gevşek olur, göbek doldurma zayıf olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Soğanda yaşlı yapraklar orta derecede klorozludur, solgunluk görülür ve erken ölürler. Baş oluşumu zayıf ve kalitesi düşük olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Pancar bitkisinde potasyum noksanlığında yapraklar mavimsi yeşil renkli ve aşağı doğru kıvrık olurlar. Damar aralarında sarıdan kırmızımsı kahveye kadar değişen tonlarda renk açılmaları olur. Renk değişiklikleri yaşlı yapraklardan ve yaprak kenarlarından başlayarak ilerler sonunda yapraklar solar ve ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Patatesde yapraklar koyu yeşil üzerinde metalik bronz renklidir. Bitki bodur ve çalımsı bir görüntü hal alır. Yaşlı yaprakların kenarlarında renk açılır. Yaprak ayasında başlangıçta toplu iğne başı büyüklüğünde, kahverenkli lekeler görülür, bu lekeler daha sonra büyüyerek yaprak yüzeyini kaplar. Yapraklarda kıvrılmalar görülür. Patates yumrularının üzerinde siyah noktalar oluşur. Potasyum noksanlığı yumrunun iç kısmında da kahverengileşmeye neden olabilmektedir, ancak bunu bor noksanlığından ileri gelen ve kahverengi öz denilen problemle karıştırmamaya dikkat edilmelidir. Potasyum eksikliği patates yumrusunda kuru madde ve nişasta miktarının azalmasına neden olduğu gibi, ayrıca potas eksikliği olan yumrularda kesildikten sonra, bir saat gibi kısa bir süre içinde kararma başlamasına karşılık, potasyum beslenmesi tam olan bitkilerin yumrularında iki gün sonra dahi böyle bir durum görülmez.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mısır bitkisinde potasyum eksikliği boğum aralarının kısalarak bitkinin bodur kalmasına neden olur ve ince bir gövde oluşur. Yaşlı yaprakların uç ve kenarlarında kloroz ve kuruma görülür. Kloroz zamanla yaprak içlerine ilerler. Koçanların uç kısımlarında gelişmenin zayıf olduğu dikkati çeker.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Pamuk bitkisinde potasyum eksikliği yaprak kenarlarında ve damar aralarında sarımsı yeşil lekelerle kendini belli etmeğe başlar. Bu bölgelerdeki hücreler ölür ve yaprak sarımsı kahve, kırmızımsı kahve renkli bir görüntü alır. Yaprak kenarları ve uçları aşağı yukarı kıvrılır. Erken yaprak dökümü görülür. Kozalarda gayri muntazam bir oluşum görülür ve olgunlaşmadan dökülme olur. Lif kalitesi de olumsuz etkilenir. Normal olarak potasyum eksikliği yaşlı yapraklarda görülmesine karşılık, bazen genç yapraklarda da rastlanmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Elma yapraklarının kenarlarında esmer ve kahve renkli kloroz oluşur ve bu bölgeler kurur. Buna karşılık yapraklar bu haliyle ağaç üzerinde çok uzun süre kalabilirler. Meyveler küçük ve soluk, kalın kabuklu olurlar. Şeker miktarı az ve tadı ekşi olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Armut yaprakları sarımsı yeşil renkli olur ve tipik bir şekilde kıvrılma gösterirler. Yaprak kenarlarında potas noksanlığının tipik belirtisi olan nekrozlar oluşur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Kiraz, kaysı ve şeftali gibi taş çekirdekli meyve ağaçlarında potas noksanlığı yapraklarda kıvrılma ve kırmızımsı kahve lekelerle beliren simptomlara neden olur. Sürgün uçlarında ölme, zayıf çiçek oluşumu ve normalden küçük meyveler olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Narenciye çeşitlerinde yaprak kenarlarında sarımsı kahve renkli nekrozlar oluşur, geriye doğru kıvrılma ve olgunlaşmadan dökülme görülür. Meyveler normalden küçük, ince kabuklu ve asidik olurlar</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Asma yapraklarında da yaprak kenarlarında sararma ve kahverengileşme görülür. Çiçeklenme zayıf meyve tutumu az ve meyveler ekşi olurlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Burada değinilmeyen diğer bitki türlerinde de potas noksanlığı genelde tarif edilene benzer simptomlarla kendini belli eder.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.1.4. KALSİYUM</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprakta genellikle bitki ihtiyacını karşılamaya yetecek düzeyde kalsiyum bulunur. Özellikle Türkiye gibi kurak ve yarı kurak bölge topraklarında yıkanma olmadığı için bazla doygunluk oranı yüksektir. Toprakta bulunan bazik elementler içinde kalsiyum başta gelmektedir. Kireçli ana materyal üzerinde oluşmuş kurak bölge topraklarında kalsiyum diğer bazı besin elementlerinin, özellikle mikro elementlerin alınmasında antagonistik etki yaratacak kadar fazla bulunabilmektedir. Türkiye toprakları da bu özellikler taşıdığından, topraktan kalsiyumlu gübreleme yapılmasına pek gerek duyulmamaktadır. Ancak asit karakter taşıyan yerlerde kireçleme amacıyla kalsiyumlu bileşiklerin kullanılması söz konusu olmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bununla birlikte bazı faktörlerin etkisiyle bitkilerde kalsiyum noksanlıkları görülmektedir. Bitkilerin meyve ve depo organlarına kalsiyum akışında ortaya çıkan azalmalar kalsiyum noksanlığına bağlı problemler yaratır. Örneğin elmalarda görülen acı benek; domates, biber, patlıcan gibi sebzelerde görülen çiçek burnu çürüklüğü; kerevizde meyve içinin kararması; brüksel lahanasında içten kahverengileşme kalsiyum noksanlığının meydana getirdiği zararlardır. Bütün bu bitki dokularına kalsiyum iyonları transpirasyona bağlı olarak ksilem borularda oluşan aşağıdan yukarı doğru su hareketi ile taşınır. Ksilem suyunda kalsiyum iyonlan konsantrasyonu düşük ise veya meyveden terleme (transpirasyon) düşük ise, meyvelere ulaşan kalsiyum iyonları miktarı yetersiz kalır ve simptomlar ortaya çıkar. Yüksek oranda amonyum azotu ile beslenme, toprakta su yetersizliği ve yüksek tuz konsantrasyonu ksilem suyundaki kalsiyum miktarını azaltır. Bu nedenle bu faktörler domatesde çürümelere yol açan faktörler olarak bilinir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprak çözeltisinden kalsiyum iyonlannm alınıp yukarı taşınması kök uçları vasıtasıyla olmaktadır. Bu nedenle yeni köklerin oluşumunu engelleyen düşük sıcaklık, yetersiz havalanma gibi faktörler kalsiyum alımını engelleyerek noksanlığa neden olabilir. Floem dokularda bulunan kalsiyum immobildir. Bu nedenle daha önce absorbe edilmiş olan kalsiyumun meyve olumu döneminde floemde taşınarak meyveye ulaşması güçtür. Meyve olumu devresinde topraktan kalsiyum iyonları alınarak ksilem yolu ile meyveye ulaşmadığı takdirde meyvelerde kalsiyum noksanlığı zararları görülebilecektir. Aynı nedenle, kalsiyum beslenmesi durumunu saptamak için bitki yapraklarının analiz edilmesi herhangi bir yarar sağlamamaktadır. Çünkü yapraklarda bulunan kalsiyumun meyveye taşınması gerçekleşmemektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Yukarıda açıklanan nedenlerle, bitkilerin meyvelerinde görülen kalsiyum noksanlığı zararlarını önlemek için en uygun yöntem, kalsiyum içeren çözeltilerin doğrudan meyveye püskürtülmesidir. Ancak bu içlem, döllenmeden sonra meyvelerin büyüme döneminde yapılmalı ve birkaç kez tekrarlanmalıdır. Bu şekilde meyvelerde kalsiyum noksanlığına bağlı zararların ortaya çıkması önlenebilir. Noksanlık zararları meyvede görüldükten sonra bunun tedavisi mümkün değildir. Yer fıstığı, patates gibi meyve ve depo organları toprak içinde gelişen bitkilerde, bu organlar kalsiyum iyonlarını doğrudan absorbe edebilirler. Bu bitkilerde meyveye kalsiyum sağlanması transpirasyona ve ksilem taşınmasına bağlı değildir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Torf üzerinde yetiştirilen süs bitkilerinde de kalsiyum noksanlığı sık görülen beslenme problemlerinden birini oluşturur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Kalsiyum noksanlığında meristem dokuların büyümesi yavaşlar, noksanlık belirtileri önce büyüme noktalarında ve genç yapraklarda kendini gösterir. Genç yapraklar deforme olur ve yaprak kenarlarında siyah ve kahverengi nekrozlar oluşur. Noksanlıktan zarar gören dokularda hücre duvarları eridiğinden buraları yumuşak bir yapı alır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.1.5. MAGNEZYUM</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Klorofilin merkez atomu olan magnezyum fotosentezde oynadığı önemli rol ile hayatın devamlılığını sağlayan anahtar elementlerden biridir. Klorofilin yapısındaki magnezyum, bitkideki toplam magnezyumun ancak % 15 20'sini oluşturmakla birlikte, magnezyum noksanlığında hemen klorofil miktarı düşer ve fotosentez geriler. Bunun doğal sonucu bitkide gelişme geriliği ve ürün kaybıdır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Magnezyum noksanlığı simptomları bakımından bitki türleri arasında farklılıklar olabilmektedir. Bununla birlikte bazı ortak karakterler magnezyum noksanlığının tanınmasını kolaylaştırır. Magnezyum iyonları bitki bünyesinde hareketli olduğu için, noksanlık halinde yaşlı yapraklardan kolaylıkla, yeni oluşan genç yapraklara taşınmaktadır. Bu nedenle de magnezyum noksanlığı simptomları önce yaşlı yapraklarda görülür. Magnezyum noksanlığının tipik belirtisi yaşlı yapraklarda damarlar arasında görülen sararmadır. Primer ve sekonder damarlar (birinci ve ikinci damarlar) yeşil renklerini korurlar, üçüncü ve daha ince damarlar ve damarlar arası bölgelerde renk sararır. Yaprak bu haliyle benekli bir görüntüye sahip olur. Ekstrem durumlarda klorotik dokular ölerek kahverengi nekrozlar oluşturur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Özellikle kumlu topraklarda, bitki gelişmesinin olgunluk dönemlerine doğru magnezyum noksanlığı sık görülür. Geç dönemde ortaya çıkan magnezyum noksanlığı ürün miktarında büyük bir azalmaya yol açmayabilir. Ancak özellikle yaprakları için yetiştirilen bitkilerde pazar kabiliyeti düşer. Toprak sıkışması, su altında kalma ve kuraklık etkisi, noksanlığı şiddetlendirir. Bazı hallerde toprakta yeterli miktarda magnezyum bulunsa bile bitkilerde magnezyum noksanlığı görülebilmemektedir. Toprak çözeltisinde yüksek miktarda bulunan hidrojen, potasyum, amonyum, kalsiyum gibi iyonlar magnezyum alımını azaltarak noksanlığa neden olabilmektedirler. pH 5 ve daha düşük olan topraklarda bulunan yüksek miktardaki aluminyum iyonları da magnezyum alımını azaltarak noksanlık yaratmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Magnezyum noksanlığına en duyarlı sebzeler maml, karnıbahar, lahana, havuç, soğan, bezelye, turp bitkileridir. Tütün, patates, pancar, mısır, pamuk, meyvelerden narenciye türleri ve bazı elma çeşitleri magnezyum gereksinimi yüksek olan bitkilerdir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domatesde yaşlı yapraklarda damar aralarında, kenarlardan başlayıp içe doğru ilerleyen sararma şeklinde kloroz görülür. Sonunda bütün yaprak sarıya döner. Kahverengi lekeler oluşur. Yapraklar gövdeye doğru sarkar ve ölür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Hıyar bitkisinde yaşlı yapraklarda, damarlar ve yaprak kenarlarında ince bir bant yeşil kalarak, yaprağın diğer kısımları sararır. Yaprakların kenarlarında kahverengi lekeler görülebilir. Budanmış bitkilerde ana gövde yeni sürgünlerin gereksinimini karşılayacak kadar magnezyum absorbe edemediği için, budamadan sonra noksanlık görülme ihtimali yüksektir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Ispanak bitkisinin yapraklarında beyaz, kağıt gibi bir dokuya sahip lekeler oluşur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Şeker pancarının yaprakları hareli sarı bir görüntü alır. Renk değişimi yaprakların uç ve kenar kısımlarından başlayıp içeriye doğru yayılır. Kahve renkli nekrozlar meydana gelir. Yapraklar sarkar. Bu görüntü pancar sarı virüsünün yarattığı simptoma benzer, sadece virüs simptomu, kenarlardan içeri doğru daha muntazam bir yayılma gösterir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Elma ağaçlarının özellikle uzun sürgünlerin yaşlı yapraklarında, damar aralarında, gayri muntazam şekilli, açık yeşil, san, bazen grimsi yeşil renkli lekeler oluşur. Damar arası lekeler bazı durumlarda yaprak kenarlarına kadar genişler. Lekeler hızla kırmızımsı kahve rengi nekrozlara dönüşür. Yapraklar daha sonra solar, kıvrılır, kurur ve erken dökülür. Meyveler tatsız ve kokusuz olurlar. Golden Delicious çeşidi elmalar magnezyum noksanlığına fazla duyarlıdırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Armut yapraklarında ana damar çevresi ve kenarlara yakın bölgelerde nekrozlar oluşurken, yaprak kenarları yeşil renklerini korurlar. Bu simptomların ortaya çıkışı mevsim sonlanna doğru olur. Yapraklarda erken dökülme de görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Taş çekirdekli meyveler den şeftali magnezyum noksanlığından özellikle fazla etkilenir. Yaprakların damar aralarında kloroz görülür. Renk açılmaları yaşlı yapraklarda, yaprak kenarlarından başlayarak yayılır. Beyaz etli meyve veren ağaçların yapraklarında kırmızı renkli, sarı etli meyve veren çeşitlerin yapraklarında ise sarı renkli lekeler oluşur. Yapraklarda erken dökülme görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Narenciye çeşitlerinde görülen simptomlar, yaşlı yaprakların ana damar çevresinde renk açılması çeklinde başlar, gittikçe genişleyerek tüm yaprak sararır. Yaprak uçları ise yeşil renklerini korurlar. Yapraklarda erken dökülme olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Asma yapraklarında damar aralarında lekeler şeklinde başlayan kloroz, lekelerin hızla genişlemesiyle sapa doğru yayılır ve yaprakta ördek ayağı şeklinde tipik görüntü oluşur. Klorotik bölgelerde kahverengi nekrozlar oluşur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çilek bitkisinde magnezyum noksanlığı yapraklarda küçük küçük kırmızımsı menekşe renkli lekelerin görülmesiyle kendini belli eder. Daha sonra bu lekeler genişleyerek tüm yaprak, kenarlarda bant şeklinde bir kısım hariç, kırmızı menekşe renk alır. Bu görüntü potasyum noksanlığı ile karıştırılırsa da, potasyum noksanlığında renklenme yaprak kenarlarından başlayarak içeri doğru yayılır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tütün yapraklarında magnezyum noksanlığı simptomları, yaprakların uç kısımlarından başlayıp ortaya doğru ilerleyen, ve damar aralarında görülen kama şeklinde sarı veya beyaz lekeler şeklindedir. Noksanlık çok şiddetli ise, yaprak kenarlarında kahve renkli nekrozlar görülür, tüm yaprak klorozlu bir hal alır ve yaprak kağıt dokusuna benzer bir strüktüre sahip olur .</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.1.6. KÜKÜRT</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Kükürt organik maddenin yapısına giren bir elementtir. Bu nedenle toprakta organik ve inorganik formlarda kükürt bulunur. Birçok toprakta kükürt rezervininin büyük bölümünü organik kükürt oluşturur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkilerin kükürt kapsamları, hemen hemen, fosfor kapsamı ile aynı düzeylerde olmasına rağmen, kükürt gübrelemesi bitki gelişmesinde fosfor gübrelemesi kadar Öneme sahip değildir. Bunun nedeni, kükürdün toprakta fosfor kadar sıkı tutulmaması ve kolay alınması, ayrıca atmosferde bulunan kükürt dioksit gazının yapraklardan emilerek kullanılması ve diğer makro besinlerin gübrelenmesinde kullanılan gübrelerin ayrıca kükürt içermeleridir. Zirai mücadele ilaçlarının bir bölümünün kükürt içermesi de bitkilere dolaylı olarak kükürt sağlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkilerde kükürt noksanlığı olduğu taktirde, azot noksanlığına oldukça benzeyen simptomlar görülür. Yani yapraklarda homojen bir sararma vardır. Kükürt noksanlığı simptomlarını azot noksanlığından ayıran taraf, sararmanın önce genç yapraklarda görülmesidir. Oysa azot noksanlığında görülen sararma önce yaşlı yapraklarda ortaya çıkmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Endüstri bölgelerinde atmosferde bulunan fazla kükürt, bitkilerde çeşitli zararlanmalara yol açabilmektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.2. MİKRO BESİNLER</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bazı besin elementleri bitkide az miktarda bulundukları için bunlar mikrobesin veya mikroelement diye adlandırılırlar. Bu besinler bitkide az miktarda bulunmakla birlikte, önemleri makrobesinlerden kesinlikle daha az değildir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mikrobesin elementleri, "iz elementler" olarak da isimlendirilmektedir. Mikrobesin elementlerinin bitkiler için mutlaka gerekli besin maddeleri olduklarının anlaşılması, makrobesin elementlerine göre oldukça geç olmuştur. Bunun bir çok sebebi vardır. Özellikle makrobesin elementlerini içeren kimyasal gübrelerin kullanılmadığı veya az kullanıldığı zamanlarda, bitkilerin büyüme oranı toprakda bulunan azot, fosfor gibi makrobesinlerin miktarına bağlı kaldığı için, sınırlı oranda gelişen, düşük verimli bu bitkiler için toprakta bulunan mikrobesin elementlerinin miktarı yeterli gelmekteydi. Mikroelementlerin noksanlıklarının görülmesi, dolayısıyla bu elementlerin bitkiler için gerekli olduklarının anlaşılması, ancak tarımda kimyasal gübrelerin yoğun bir şekilde kullanılmasından sonra olmuştur. Mikrobesinlerin bitkide çok az miktarda bulunması, analiz tekniklerinin yeterli olmayışı nedeniyle bu az miktardaki elementin analizinin doğru yapılamayışı da, mikrobesinlerin bitkiler için gerekli olduklarının anlaşılmasında geç kalınmasının nedenlerinden biridir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Azot, fosfor, potasyum gibi makrobesin elementlerini içeren kimyasal gübrelerin, önemli bir endüstriyel sektör olarak gelişmesiyle birlikte bu gübrelerin tarımda kullanılmalarında çok büyük sıçramalar olmuştur. Öte yandan bitki ıslah çalışmaları ile elde edilen yüksek verimli çeşitlerin üretime girmeleri, sulama ve diğer kültürel önlemlerin de geliştirilerek uygulanmasıyla, son yüzyılda, bitkilerin verimlerinde büyük artışlar olmuştur. Bu artışlar doğal olarak, o zamana kadar olmayan, mikrobesinlerin noksanlıklarının da ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Mikrobesin noksanlıklarının görülmesi sadece artan ihtiyaç nedeniyle de değildir. Kullanılan kimyasal gübrelerle toprağa verilen makrobesin elementleri ve gübrelerdeki kimyasal katkı maddeleri de mikrobesin elementlerinin alınmalarını ve bitkiye faydalılığını azaltıcı etki yapabilmektededir. Mikrobesinlerden özellikle demir elementinin noksanlığı, daha çok bu şekilde diğer bazı faktörlerin olumsuz etkileri neticesinde ortaya çıkmaktadır. Demir dışındaki bazı mikrobesin noksanlıkları da kimi zaman, topraktaki mutlak noksanlıkdan değil, diğer faktörlerin antagonistik etkilerinden ileri gelmektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkinin ihtiyacı ve bitkide bulunan miktarı esas alınarak yapılan sınıflandırmaya göre, makrobesin grubuna giren elementler; karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve kükürtdür. Mikrobesin grubuna giren elementler ise;</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
demir, mangan, çinko, bakır, molibden, bor ve klordur. Bazı bitkiler için sodyum ve silisyumun da mutlak gerekli besin olduğu kanıtlanmıştır, ancak tüm bitkiler için bu iki element mutlak gerekli değildir. Gerekli olan bitkiler için sodyum ve silisyum da makrobesin grubuna girmektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitki besin maddelerinin bu şekilde makro ve mikro besin maddeleri diye gruplandırılması aslında biraz keyfi bir sınıflandırmadır. Birçok durumda, bitkilerdeki makro ve mikro besin maddelerinin miktarları arasında çok belirgin fark bulunmayabilir. Ömeğin, bitki dokularının demir ve mangan kapsamları bazı durumlarda kükürt veya magnezyum kapsamları kadar yüksek olabilmektedir. Ayrıca bitkilerin mikroelement kapsamları çoğu hallerde fizyolojik ihtiyacım çok üzerinde olmaktadır. Bu durum örneğin mangan için genellikle geçerli olan bir durumdur. Aynı şekilde, fotosentezdeki rolü için çok az miktarda klora ihtiyaç bulunmasına rağmen, bir çok bitki türünde nisbeten yüksek miktarlarda klor fosforlu ve azotlu gübrelerin böyle bir sorun yaratması pek olasıdır. Özellikle nitrat iyonlarının toprakta fazla bulunmasına neden olacak gübreleme pratiklerinden kaçınılmalıdır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Pratikte demir noksanlığı toprakta yüksek miktarda bulunan ağır metallerin etkileriyle de ortaya çıkabilmektedir. Özellikle bu konuda manganın etkisi fazladır. Fazla manganın bu konudaki etkisinin, demir alımını azaltmasından değil, demirin enzim aktivitesini sağlamadaki görevini yapmasını engellemesinden ileri geldiği sanılmaktadır. Toprakta bakır, çinko, krom, nikel gibi diğer ağır metallerin yüksek miktarlarda bulunması da demir klorozuna benzer simptomlara yol açmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Türkiye topraklarının da büyük bölümü kurak ve yarı kurak iklim koşulları altında oluşmuş, kireçli, pH'ı yüksek olan topraklardır. Bu nedenle ülkemizde de mikrobesin elementleri içerisinde noksanlığı en sık karşılaşılan iz elementlerden biri demirdir. Demir noksanlığının giderilmesi de diğer iz elementlere göre daha zordur. Çünkü demirin bitkilere yarayışlılığını etkileyen pek çok etmen vardır. Yapılan her demir gübrelemesinden olumlu sonuç elde etmek her zaman mümkün olmayabilir. Bunun nedeni, ya verilen demirin bitki tarafından alınamaması veya bitki tarafından alınsa bile bitkide aktif olmamasıdır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkiler demiri en çok +2 değerlikli demir iyonları şeklinde alırlar. +3 değerlikli demir iyonlan ise oldukça zor ve az alınır. Çeşitli şelat edici ajanlar tarafından şelatlanmış demirin alınması da daha çok demir iyonuunun şelat molekülünden ayrılmasından sonra gerçekleşir. Demirşelat molekülünün doğrudan absorbsiyonu mümkün olmakla beraber çok kolay değildir. Hangi şekilde alınırsa alınsın, demirin bitki bünyesinde fizyolojik işlevini gerçekleştirebilmesi için +2 değerlikli demir formuna dönüşmesi gerekmektedir. Çünkü metabolik bakımdan aktifolan demir, +2 değerli demir iyonlarıdır. Bitki bünyesinde fazla miktarda demir bulunsa ve fakat bu demirin hepsi +3 değerli iyon şeklinde olsa, bitkide yine de demir noksanlığı görülür. Çünkü inaktif olan +3 değerlikli demir, fizyolojik proseslere katılamaz.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkilerde demir noksanlığı sorununun çözülmesini güçleştiren sebeplerden biri de, bitki cins ve türleri ve çeşitler arasında demiri kullanma kabiliyetleri bakımından önemli farklılıklar bulunmasıdır. Bu farklılık hem inorganik demirden, hem de demirkileytlerden yararlanmada görülebilmektedir. Aynı toprak üzerinde, aynı koşullar altında yetiştirilen aynı türden farklı iki bitki çeşidinden biri şiddetli demir noksanlığı simptomları gösterirken, diğeri tamamen normal gelişebilmektedir. Bu durum bazı bitkilerin demir stresi altında kalınca, demir alımını artıracak bir mekanizmaya sahip olmalarından ileri gelmektedir. Bazı bitkiler ise, genetik olarak böyle bir mekanizmaya sahip değildirler. Demir stresi olunca, demir alımını ve demirin yarayışlılığını artıracak genetik özelliğe sahip bitkiler "demir etkin" bitkiler olarak adlandırılır. Demir etkin olmayan bitkilerin demir noksanlığından kurtarılması çok zor ve pahalıdır. Aynı bitki türünün çeşitleri arasında demir etkin olan ve olmayan çeşitler vardır. Örneğin soya, domates, mısır gibi bitkilerin bazı çeşitleri demir etkin özelliğe sahiptir, bazı çeşitleri ise değildir. Demir sorunu olan topraklar üzerinde bu bitkilerin tarımı yapılacaksa, en iyi tedbir, demir etkin çeşitleri yetiştirmektir. (Demir etkin bitkilerin demirden yararlanmayı artırıcı özelliklerinin detayları için 1 ve 3 nolu kaynaklardan yararlanılabilir.)</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Demir noksanlığı simptomları bitkilerin genç yapraklarında ve özellikle son çıkan yapraklarda, damarlar arasında sararma şeklinde ortaya çıkar. Demir noksanlığına maruz kalan yaprakların görünümleri oldukça tipiktir. En ince damarlar dahi yeşil kalarak bu damarlar arasındaki kısımlarda renk tamamıyla sarıya döner, Geniş yapraklı bitkilerde yapraklar adeta sarı zemin üzerinde yeşil bir ağ manzarası gösterirler. Noksanlığın çok şiddetli olduğu durumlarda, damarlar da sararır. Bazı bitkilerde yapraklarda kahverengi nekrozlar oluşabilir. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde yeni çıkan yapraklarda hiç klorofil bulunmadığı için yaprak beyaz bir renk alır. Kimi zaman demir noksanlığı simptomları magnezyum noksanlığı simptomları ile karıştırılmaktadır. Dikkat edilecek husus magnezyum noksanlığının yaşlı yapraklarda görülmesi, buna karşılık demir noksanlığının ise genç yapraklarda, bitkinin tepe kısımlarında, sürgün uçlarında görülmesidir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Noksanlığın hafif olması durumunda, en son çıkan genç yapraklar başlangıçta sarımsı yeşil olur. Noksanlık ilerledikçe damarlar arasında renk tamamen sarıya döner. Damarlar ise kesin sınırlarla yeşil kalırlar. Buğday, arpa, yulaf, mısır gibi monokotiledon bitkilerin yapraklarında, paralel yeşil damarlar ve aralarda sarı çizgiler yaprak ucundan başlayarak uzanır. Benzer simptom mangan noksanlığında olmakla beraber, manganda sarı yeşil paralel çizgiler yaprağın orta kısımlarında görülür, uçlardan başlamaz.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Demir noksanlığının çok tipik bir özelliği, yapraklar ne kadar genç ise simptomların o kadar şiddetli ve belirgin olmasıdır. Diğer besin noksanlıklarından farklı olarak, demir noksanlığının bir tipik özelliği de, klorozlu yaprakların kolay kolay ölmeden canlı kalmalarıdır. Bununla birlikte noksanlık çok çok şiddetli ise yapraklarda ölme de görülebilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Meyve ağaçlarında demir noksanlığı simptomlarının bazı dallarda görülüp bazılarında görülmemesi de sık rastlanılan bir durumdur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Demir noksanlığının karakteristik simptomları, demirin etkilediği metabolik reaksiyonların bozulmasından, büyüme ve klorofil sentezi için gerekli enerji transferinin kısıtlanmasından kaynaklanır. Demir noksanlığı simptomlarının çok tipik olması ve bütün bitkilerde birbirine benzemesi, kolay tanınmasını sağlar. Bununla birlikte, bir çok durumda demir noksanlığı ile beraber diğer bazı mikro besin elementlerinin (özellikle çinko) noksanlığı aynı zamanda söz konusu olabilmekte, bu da tanınmayı güçleştirebilmektedir. Yaprak analizleri, önemli ipuçları vermekle beraber, demir noksanlığının teşhisinde kesin bir kriter olarak ele alınması güçtür. Çünkü bir çok halde, demir noksanlığı olan yapraklarla, sağlıklı yaprakların demir kapsamları arasında fark görülmemekte, hatta klorozlu yaprakların demir kapsamları daha yüksek çıkabilmektedir. Bu ise yukarıdaki paragraflarda açıklanmış olduğu gibi, demirin bütün formlarının bitkide yararlı olmayışından ileri gelmektedir. Demir noksanlığı olduğundan kuşku duyulan bir simptomun, gerçekten demir noksanlığı olup olmadığını anlamanın en iyi yolu, uygun bir demir çözeltisini yapraklara püskürtmektir. Kloroz kaybolur veya hafiflerse, simptomların demir noksanlığından ileri geldiği anlaşılır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Demir noksanlığının giderilmesinde, yaprak gübrelemeleri başarılı olmaktadır. inorganik demir tuzlarının (örneğin demir sülfat) % 0.05 ile % 1 arasındaki konsantrasyonlarda püskürtülmesi faydalı olabilir. înorganik tuzların kullanılması ucuz olmakla beraber, hem etkilerinin daha az olması, hem de yaprak yanıkları tehlikesi olması nedeniyle, şelatlı demir çözeltilerinin püskürtülmeleri daha güvenli ve başarılı olmaktadır. Çeşitli ticari isimlerle satılan demir şelatların belli başlıları EDDHA ve EDTA ile şelatlanmışlardır. Sentetik demir şelatların tarımda kullanılmaya başlanması, demir klorozunun önlenmesinde çok önemli sonuçların alınmasını sağlamıştır. Şelatlar toprağa ve yaprağa uygulanabilir. Şelat edici ajan tarafından bağlanmış demir immobilize olmadan bitki tarafından kullanılabilir. Günümüzde hemen tüm ülkelerde şelatlı demir bileşikleri, demir noksanlığına karşı etkili bir araç olarak, bir iki hafta aralıklarla bitkilere püskürtülerek kullanılmaktadır. Bu etkili bileşikler dahi, noksanlığın çok şiddetli olması durumunda kesin tedavi edici olmayabilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprağa uygulanma durumunda kullanılacak şelatın o toprak şartlarında stabilitesi gözönüne alınmalı ve doğru bir şelat tipi seçilmelidir. Özellikle pH'ı yüksek olan topraklarda FeEDTA'nın stabilitesi iyi değildir, dolayısıyla FeEDDHA bu şartlarda daha etkili olmaktadır. Bazı şelatlı demir gübreleri, tek bir şelat tipi ile değil, iki şelat tipinin karışımı olarak hazırlanmaktadır. Bu tip demir gübreleri hem yüksek, hem de düşük pH'da etkili olabilirler. Toprağa uygulama halinde tavsiye edilebilecek dozlar şöyle olabilir:</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Meyve bahçelerinde ağacın büyüklüğüne göre genellikle 70 150 g yeterli olmaktadır. Bununla birlikte, noksanlığa duyarlı ve büyük ağaçlarda bu miktar 500 grama çıkarılabilir. Bağlarda asma başına 10 50 g, sebzeler ve çilekler için metrekareye 3 6 g, çiçekler ve süs bitkileri için metrekareye 6 12 g ortalama olarak uygun dozlardır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Demir şelatların toprağa verilmeleri, genellikle yaprağa verilmelerine göre daha kesin sonuç alıcı olmakla birlikte, kullanılacak miktar fazla olduğu için, bu yöntem oldukça pahalıya gelmektedir. Bu nedenle de yaprak uygulamaları daha yaygın olarak kullanılır. Ancak noksanlığın çok şiddetli olması halinde, daha kesin sonuçlar almak için toprak uygulaması tercih edilmelidir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Sentetik şelatlar çok etkili olmakla beraber, pahalı olmaları çok önemli bir dezavantaj teşkil eder. Bazı durumlarda kullanılmaları ekonomik olmayabilir. Bu nedenle, bazı organik bileşiklerin üretilmeleri sırasında yan ürün olarak elde edilen bazı şelatlayıcı maddeler de demir klorozuna karşı önlem olarak kullanılmaktadır. Demir lignosulfanat, demirpoliflavonoid ve demirheptonat böyle maddelerdir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.2.2. ÇINKO</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Topraklarda çinko miktarı çoğu kez düşük düzeydedir. Özellikle yüksek pH'a sahip ve kireç miktarı yüksek olan topraklarda çinko oldukça düşük miktarlarda bulunur ve bunun neticesinde de bu gibi topraklarda yetişen bitkilerde çinko noksanlığı görülür. Yıkanmış, asidik topraklarda da bitkiye yarayışlı çinko miktarı oldukça düşüktür. Aynı §ekilde bu tip topraklarda yetişen bitkiler de çinko noksanlığı çekerler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fazla miktarda fosforlu gübrelemenin de çinko noksanlığı yarattığı bilinmektedir. Yüksek fosfat konsantrasyonu bitkide metabolik bozukluk yaratarak çinko noksanlığına sebep olmaktadır. Diğer bir ifade ile yüksek fosfat konsantrasyonu çinkonun fizyolojik yarayışlılığını etkilemektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprağa fazla miktarda organik gübre uygulanmasının ardından bitkilerde çinko noksanlığı görülebilir. Bunun nedeni organik maddenin çinkoyu bağlayarak bitki köklerince alınmasını güçleştirmesidir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprağın ıslaklık nedeniyle veya ağır tekstürlü olması nedeniyle yetersiz havalanması, düşük sıcaklık, su yetersizliği gibi faktörler de çinkonun hareket kabiliyetini olumsuz etkileyerek, çinko noksanlığı yaratırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Sayılan tüm bu nedenlerden ötürü, pratikte birçok durumda çinko noksanlığının önüne geçilmesi zordur. Bu gibi hallerde yapılacak uygun toprak ve yaprak gübrelemelerinden müsbet sonuçlar elde edilir. Çinko noksanlığının tedavi edilmemesi durumunda bitkiler bundan büyük zarar görürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çinko noksanlığı simptomları yapraklarda damarlar arasında kloroz şeklinde ortaya çıkar. Yapraklarda damarlar yeşil kalırken, damarlar arasında renk açık yeşil, sarı ve hatta beyaza döner. Çinkonun bitki bünyesinde hareket kabiliyeti iyi olmadığından, noksanlık halinde yaşlı yapraklardan yeni oluşan yapraklara çinko taşınamaz. Bu nedenle de noksanlık belirtileri genç yapraklarda kendini belli eder Meyve ağaçlarında yaprak oluşumu olumsuz etkilenir. Sürgün uçlarında rozet teşekkülü görülür. Rozet oluşumu normal yapraklara göre 20 30 kere daha küçük, çok sayıda yaprağın sık bir şekilde bir arada toplanarak meydana getirdiği rozete benzer bir oluşumdur. Ağacın yaprak sistemi seyrekle§ir. Tomurcuk sayısı azalır ve bazı tomurcuklar açılmadan kalır. Sürgünler ölür ve yapraklar erken dökülür. Genellikle yapraklarda 20 ppm düzeyinde çinko noksanlık sınırıdır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çinko noksanlığına özellikle meyve ağaçlarında sık rastlanır. En duyarlı meyveler turunçgiller ve şeftalidir. Tarla bitkileri ve sebzelerden mısır, soya, pamuk, patates, fasjlye, soğan çinko noksanlığına duyarlı türlerdir. Lahana, havuç, marul, kereviz, bezelye ve ıspanak orta derecede duyarlı sebzelerdir. Buğdaygiller çinko noksanlığına duyarlı olmamakla birlikte, çinko miktarı aşırı derecede düşük olan topraklarda yetişen buğdaygil bitkilerinde yapılan çinko gübrelemesinden çok olumlu sonuçlar alınabilmektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çinko noksanlığında önemli bazı bitkilerde görülen simptomlar aşağıda tarif edilmiştir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Buğdayda yaşlı yaprakların üst kısımlarında gayri muntazam klorozlu lekeler oluşarak, gayri muntazam bir ağ manzarası gösterir. Klorozlu bölgeler önce beyaza, sonra kahverengine döner. Daha sonra lekeler birleşerek tüm yaprağı kaplar ve yaprak ölür. Genç yapraklar normal renkli fakat küçük kalmışlardır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mısırda genç yapraklarda açık yeşil renk ve orta damarın her iki yarımda beyaz veya sarı renkli çizgiler şeklinde bir görünüm vardır. Özellikle soğuk ve nemli havalarda bu görüntü daha bariz bir hal alır. Boğum araları kısalır ve bitki cücemsi bir görünüm alır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çeltik bitkisinde çinko noksanlığı yaygın bir biçimde görülür. Genç yaprakların orta damarları sarımsı yeşil bir renk alırlar. Bu renk değişimi yaprağın orta kısımlarında daha belirgindir ve uç kısma doğru azalır. Yaşlı yaprakların uç kısımlarında koyu kahve nekrotik lezyonlar oluşur. Gövde kısa kalır. Kardeşlenme olmaz.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Patatesde çeşitler arasında çinko noksanlığına duyarlık bakımından önemli farklar vardır. Büyüme çok zayıflar. Yapraklar deforme olur ve grimsi kahve veya bronz renkli lekelerle kaplanır. Bu görüntüler genç yapraklarda daha hakim vaziyettedir. Yaprak ayası çoğunlukla kalınlaşır. Noksanlığın şiddetli olması halinde yaprak dökümü olur ve sonunda bitki ölür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Şeker pancarında yeni çıkan yapraklar sarımsı yeşil renkli olurlar. Noksanlığın devamlı olması halinde, yaprak ayası beyazımsı bir renk alırken, damarlar ve yaprak sapları bir süre yeşil renklerini korurlar. Bu görüntü pancarda beyaz leke hastalığı olarak adlandırılır. Sıcak, güneşli havalar bu simptomu artırır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Pamukda boğum araları kısalarak bitki bodur çalımsı bir görüntü alır. Klorotik lekeler önce orta kısımlardaki tam olgunlaşmış yapraklarda, damar aralarında görülür. Daha sonra damarlar da etkilenerek, yaprak ayasını kırmızı lekeler kaplar. Yapraklar normale göre daha kalın olurlar. Olgunlaşmasını tamamlamış genç yapraklarda kahve rengi lekeler vardır. Daha küçük yapraklar anormal şekilde kalın ve gevrektir ve kenarları yukarı doğru kıvrık vaziyettedir. Noksanlığın ileri devrelerinde yapraklar çok küçülerek rozet oluşumu görülür. Meyve tutumu azalır ve olgunlaşma gecikir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fasulye bitkisinde boğum aralarının kısalması neticesinde bitki bodur, çalımsı bir hal alır. Yapraklar açık yeşil sarı renk alır. Çiçek dökümü olur. Baklalar küçük ve boş olur. Soyadaki simptomlar da benzer şekildedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Sera salatalıklarında çinko noksanlığı şiddetli olumsuz etkiler yapar. Boğum aralarının kısalması nedeniyle bitki küçük boylu kalır. Yaşlı yapraklar ağ şeklinde, veya mozaik şeklinde lekeli, sarımsı yeşil renklidirler. Noksanlık ilerledikçe yapraklar tamamen sarıya veya sarımsı beyaza döner. Damarlar uzun süre yeşil renklerini korurlar. Yapraklardaki kloroz, magnezyum ve mangan noksanlıklarından farklı olarak, daha az uniform bir görüntü sergiler. Bununla birlikte bu elementlerin noksanlık simptomları birbirine benzer. Genç yapraklar ve büyüme noktaları küçülerek rozet şeklini alırlar. Son çıkan yapraklar olağanüstü küçük, ok ucu gibi kalmışlardır. Orta yapraklar açık yeşil ve sarımsı yeşil yamalı bir görüntüdedirler. Çiçek sayısı az ve genellikle döllenmemiş durumdadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domates bitkisinde boğum araları incelmiş ve normalin yarısı veya üçte biri oranına kısalmıştır. Dolayısıyla bitki bodur görünümdedir. Yaşlı yaprakların kenarları bazen yukarı doğru kıvrık olur ve gayri muntazam dağılmış, sarımsı yeşil lekeli bir görüntüdedir. Klorozlu bölgelerde sonradan beyazımsı kahve ve kahve renkli nekrotik lezyonlar oluşur ve hızlı tüm yaprak yüzeyini kaplar. Takiben yaprak kurur ve ölür, portakal veya sarı renkli görünüm almıştır. Başlangıçta damarlar etrafında dar bir şerit halinde yeşil alan kalır. Orta yapraklar oluşumundan itibaren küçüktür ve koyu yeşil renklidir, kenarları az çok yukarı doğru kıvrıktır. Yaprak sapının ucuna doğru, yaprak iyice daralır ve kıvrılır. Yapraklar normalden kalın ve gevrek bir yapıdadır. Yaprak ana damarları bazen aşağı doğru kıvrılırlar. Bazen, yaprakların özellikle alt yüzeylerinde damar renkleri menekşe, menekşemsi kahve renk alırlar. Yaprak tüylülüğü artar ve bunun neticesinde gümüşümsü gri yeşil bir renk sergilerler. Meyveler küçük kızarırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Marul rozet şeklinde bir görüntü alır ve büyüme geriler. Yaşlı ve orta yapraklarda kenarlarda kahverengi lekeler, aralarda ince kağıt gibi sarımsı yeşil nekrotik lekeler oluşur. Sonraları bu nekrotik lekeler genişleyerek tüm yaprağı kaplar. Yaprakların ışık görmeyen kısımları yeşil ve sağlıklı kalırlar, ancak bitki genel görünüm itibariyle yanık bir manzara sergiler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Meyve ağaçlarının hepsinde çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış , küçülmüş yapraklar ve rozet oluşumudur. Bu oluşumun nedeni ise boğum araları uzunlukların oldukça kısalmış olmasıdır. Yaprak kenarları bazen dalgalı bir hal alırlar. Yaprak yüzeyinde damar kenarları yeşil kalmak üzere, damar aralarında sarı mozaik şeklinde lekeler oluşur. Noksanlık çok şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler, sürgün gelişimi normal devam eder. Ancak noksanlık şiddetli ise sürgün gelişimi tamamen durur. Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur. Taş çekirdekli meyvelerin meyve etlerinde kararmalar görülür. Elma ağaçları çeşitlerine göre çinko noksanlığını duyarlık bakımından aralarında büyük farklılıklar gösterirler. Turunçgil ağaçlarında noksanlığı en çok görülen besin maddesi çinkodur. Özellikle fosfor fazlalığı nedeniyle ortaya çıkan çinko noksanlığı, turunçgillerde çok yaygındır. Yapraklarda 25 ppm'in altında Zn bulunması halinde simptomlar görülür. Simptomlar, yeşil damarların etrafında gayri muntazam şekilli, sarı lekeler halinde kendini belli eder. Küçülmüş, daralmış ve klorozlu yaprak demetleri oluşur. Sürgünlerde boğum araları çok kısalır. Bu görüntüler ağaçların güneye bakan yönlerinde daha yaygın olarak görülür. Meyveler susuz ve lezzetsiz olurlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bağlarda da çinko noksanlığı yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Erken ilkbaharda oluşan yapraklar küçük, dar ve dişli olurlar. Damarlar arasında çok sayında klorotik lekeler oluşurken damarların etrafında 12 mm genişliğinde bir bölge yeşil rengimi korur. Alt yapraklar yeşil kalır veya hafif klorozlu olurlar. Simptomlar sürgün uçlarına doğru daha şiddetli bir hal alırlar. Büyüme geriler, ana sürgünler çalımsı bir hal alırlar. Salkımlar seyrek ve üzüm taneleri küçük olur. Noksanlık şiddetli ise meyve çok az olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çayda çinko noksanlığında yapraklar olağanüstü küçük, orak şeklinde kıvrık ve klorozlu olurlar. Daha çok sürgün uçlarında oluşan kloroz bahçeye sarı bir görüntü verir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.2.3. MANGAN</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Toprakta bulunan mangan bileşikleri ile toprak pH'ı arasında yakın bir ilişki vardır. Asit topraklarda mangan bileşiklerinin çözünürlüğü nedeniyle mangan alınabilirliği oldukça yüksektir. Buna karşılık, pH'ı yüksek topraklarda mangan alınabilirliği düşüktür. pH'ın bir birim yükselmesi ile çözünen Mn4'2 iyonu miktarı 100 kez azalmaktadır (Lindsay, 1972). Bu nedenle de pH'ı yüksek olan topraklarda yetiştirilen bitkilerde mangan noksanlığı sık görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mangan noksanlığı çoğu kez kireçli, pH'ı yüksek topraklar üzerinde yetiştirilen bitkilerde görülür. Böyle durumlarda toprağa mangan sülfat gibi tuzlar vermek genellikle yarar sağlamaz. Çünkü toprağa verilen Mn4'2 kısa sürede yükseltgenir ve alınamaz hale geçer. Bu gibi topraklara eğe mangan gübresi verilecekse, serpme yerine, banda uygulama tercih edilmelidir. Zira böylece Mn+2'nin oksitlinmesi azaltılır veya geciktirilir. Manganlı gübrelerin yaprağa uygulanmaları mümkündür. Manganlı gübre olarak kullanılmak üzere çeşitli Mnşelatlar üretilmektedir. Ancak şelatlanmış Mn kolayca diğer bazı katyonlar tarafından yerinden çıkarılabilmektedir. Bu nedenle Mnşelatların da toprağa verilmeleri pek yararlı olmamaktadır. Yaprak gübrelemelerinde % l'lik MnS04 çözeltisi veya dekara 1050 gr Mn hesabıyla şelatlı gübreler kullanılabilir. Manganın bitkide hareket kabiliyeti iyi olmadığından, yaprak uygulamaları genellikle iki, üç kere tekrarlanmalıdır. Toprağa verilecekse dekara 3 kg Mn hesabıyla MnS04 verilebilir</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkilerin Mn kapsamları çoğunlukla 20 400 ppm arasında bulunmaktadır. Bununla birlikte bir çok bitkide yapraklarda 20 25 ppm ve üzerinde Mn bulunması bitki için yeterli olmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkide hücre organelleri içerisinde mangan noksanlığına karşı en duyarlı olan organeller kloroplastlardır. Mangan noksanlığında kloroplast oluşumu bozulur. Mangan noksanlığı çeken bitkilerde hücreler küçülür, hücre duvarı hakim duruma geçer.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mangan noksanlığına ait simptomlar magnezyum noksanlığına benzer. Yapraklarda damarlar arasında sararma görülür. Ancak magnezyum noksanlığında simptomlar önce yaşlı yapraklarda görülmesine karşılık, mangan noksanlığı genç yapraklarda görülür. Dikotiledon bitkilerde mangan noksanlığında damarlar arası kloroza ilave olarak, yapraklarda sarı noktalar halinde lekeler oluşur. Monokotiledon bitkilerde, özellikle yulafta yaprakların alt bölümlerinde yeşilimsi gri benekler ve çizgiler oluşur. Yulafta sık görülen mangan noksanlığının bu belirtisine gri benek hastalığı adı verilmektedir. Noksanlıktan etkilenen bitkinin turgoru bozulur ve hastalığın ileri aşamasında yapraklar orta kısımlarından kırılarak üst bölümleri aşağı sarkar. Buğday ve arpa bitkilerinde noksanlık simptomları da yulaftakine benzer, ancak daha az belirgin haldedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mangan noksanlığının görülme sıklığı ve şiddeti mevsimsel koşullara da bağlıdır. Noksanlık genellikle soğuk ve yağışlı mevsimlerde şiddetli görülmektedir. Bu koşullarda kökün metabolik aktivitesi düşmekte ve mangan alımı azalmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mangan noksanlığına en duyarlı sebzeler, fasulye, soğan, bezelye, salatalık, domates; en az duyarlı sebze pırasa olup diğer sebzeler orta derecede duyarlıdırlar. Tarla bitkileri ve meyvelerden mangan noksanlığına özellikle duyarlı olanlar yulaf, bezelye, şeker pancarı, patates, pamuk, yer fıstığı, elma, kiraz ve turunçgillerdir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Salatalık bitkisi mangan noksanlığına çok duyarlıdır. Noksanlık yapraklarda ağ şeklinde yeşilimsi sarı veya tamamen sarı kloroz şeklinde görülür. Başlangıçta en ince damarlar dahi yeşil renklerini korurlar. Sonraları ana damarlar dışında renk san ve sarımsı beyaza döner. Kahve renkli lekeler oluşur. Uç yapraklar neredeyse tamamen beyaz olurlar. Büyüme geriler ve yeni çıkan yapraklar küçük kalırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domates bitkisi de mangan noksanlığına oldukça duyarlı bir bitkidir. Noksanlık kendini yapraklarda ince damarlar arasında renk açılması şeklinde belli eder. En ince damarlar dahil, yeşil damarlar arasında, damarlarla çevrelenmiş açık renkli adacıklar §eklinde bir görüntü oluşur. Oldukça tipiktir. Daha sonra hücrelerin ölmesi neticesinde, beyaz lekeler kahverengine döner. Yaprak sapları ve gövde üzerinde de kahve ve siyahımsı kahve renkli nekrotik lekeler oluşur. Noksanlık sürerse büyüme noktalan ölür. Noksanlık şiddetli ise çiçek ve meyve azalır. Meyvede şeker ve vitamin C kapsamı düşük olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Marulda noksanlık tüm bitkide rengin sarıya çalan yeşil, veya belirgin sarı bir görüntü almasına neden olur. Öncelikle yaşlı yapraklarda damarlar arasında renk açılır. Kahverengi noktalar şeklinde nekrozlar oluşur. Bu lekeler özellikle yaşlı yapraklarda ve yaprak kenarlarında kendini gösterir. Antosiyan içeren çeşitlerde kırmızımsı renk görülür..</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Kireçli topraklar üzerinde yetişen turunçgillerde mangan noksanlığı sık görülür. Esasen kireçli topraklarda elma, armut, kiraz, erik gibi meyve ağaçlarında da mangan noksanlığına oldukça sık rastlanır. Özellikle uzun süren kurak dönemlerden ve uzun süren yağışlı havalardan sonra mangan noksanlıkları ortaya çıkabilmektedir. Meyve ağaçlarında mangan noksanlığı simptomları birbirlerine benzerlik gösterir. Hafif ve orta derecede noksanlık halinde, genç yapraklarda, damar aralarında hafif renk açılması ortaya çıkar. Bu renk açılması oldukça hafif olup, ancak, yaprak ışığa tutulduğunda görülebilir derecededir. Noksanlığın daha şiddetli olması halinde renk açılması artar ve yaprak ağ görüntüsü alır. Daha sonraki aşamada, tüm yaprak yüzeyini beyazımsı sarı renkli noktalar kaplar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Meyve ağaçlarında mangan noksanlığı simptomları, kolaylıkla, demir noksanlığı ile karıştırılabilir. Yaprak analizleri doğru teşhis için önemli bir araçtır. 25 30 ppm'den az Mn bulunursa, mangan noksanlığı muhtemeldir. 20 ppm'den düşük Mn ise kesin noksanlığa işaret eder. Taş çekirdekli meyvelerden şeftali, kayısı ve erik ağaçlarına göre daha çok mangana ihtiyaç gösterir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Asmada yaprak yüzeyinde uniform bir sararma olur. Yapraklar normalden küçük ve açık yeşil renklidirler. Zamanla çok sayıda, küçük nekrotik lekeler ortaya çıkar ve sonunda sarı bölgeler kahve rengine döner ve yaprak ölür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çilek bitkisinde yapraklarda damarlar ve yaprak kenarları koyu yeşil renkli görünürler. Aralarda renk donuk sarımsı yeşildir. Menekşe ve kahve renkli noktalar oluşur; bu noktalar yaprak kenarlarına doğru daha yoğundur. Simptomlar orta yapraklarda kendini gösterir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çiçekli süs bitkilerinde mangan noksanlığı, diğer bitkilerde tarif edilenlere benzer simptomlara neden olur. Ancak yaprağın ve damarların şekline göre bazı değişiklikler olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Şeker pancarı ve yemlik pancarda genç yapraklar açık, parlak yeşil renkli olurlar. Yaşlı yapraklarda ağ şeklinde veya noktalar halinde klorotik lezyonlar oluşur. Özellikle yaşlı yapraklarda damarlar koyu yeşil renklerini korurlar. Yapraklar kenarlardan içe doğru kıvrıktırlar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Patateste en genç yapraklar açık renkli ve solgun görünümdedirler. Genç yaprakların damar aralarında renk açılarak kloroz çıkar ve hemen arkasından çok sayıda kahverengi noktalar şeklinde lekeler çıkar. Lekeler daha çok ana damar çevresinde toplanırlar ve yaprak sapına doğru iyice sayılan artar. Bitki bodur kalır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Fasulye çeşitlerinde mangan noksanlığında, genç yapraklarda damarlar arasında benekli ağ şeklinde kloroz görülür ve aynı anda yaprak kenarlarında noktalar halinde nekrozlar oluşur. Noksanlığın şiddetli olması durumunda, nokta şeklindeki bu nekrozlar birleşerek geniş lekeler oluştururlar. Yaprak kenarları kıvrılır ve kurur. Eğer noksanlık uzun süre şiddetli şekilde devam ederse yaşlı yapraklarda da damarlar arası sararma olur ve yapraklar ölür. Tane oluşumu yok gibidir, olan tanelerin üzerinde de kahve siyah renkli lekeler mevcuttur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mısırda genç ve yaşlı yapraklarda, yaprakların orta kısımlarında sarımsı yeşil çizgiler oluşur. Benzer kloroz demir noksanlığında da görülmekle beraber, demirde bu simptom başlangıçta sadece genç yapraklardır. Mangan noksanlığının şiddetli olması durumunda sarı renkli çizgiler nekrotik bir hal alır ve iyice beyaza döner. Genç yapraklar çıkarken genelde beyaz soluk yeşildirler. Noksanlık hafif olsa dahi ürün miktarında azalma kaçınılmazdır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çeltik bitkisinde daha çok genç yapraklarda, damarlar arasında sarı ve açık yeşil çizgiler oluşur. Yaşlı yapraklar da sarımsı yeşil renktedirler. Çizgiler yaprak ucundan başlayarak damarlara paralel olarak orta kısımlara doğru yayılır. Daha sonra koyu kahve renkli, nekrotik lekeler oluşur. Yeni çıkan yapraklar kısa, dar ve açık yeşil renkli olurlar ve hızlı bir şekilde nekroz geliştirirler. Kardeşlenme çok zayıftır veya hiç yoktur. Kök gelişmesi gerilemiştir. Tane oluşumu ise ya yoktur veya çok azdır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.2.4. BAKIR</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkilerin bakır ihtiyacı oldukça düşük düzeydedir. Bir çok bitkinin Cu kapsamı kuru maddede 220 ppm arasındadır. Bitkilerde bakır noksanlığı pratikte fazla rastlanan bir durum değildir. Organik madde miktarı çok yüksek olan topraklarda veya pit topraklarda bakır noksanlığı görülebilmektedir. Bunun nedeni organik maddenin bakırı çok kuvvetli bağlamasıdır. Pratikte bakır noksanlığının sık görülmeyişinin nedeni, bitkilerin düşük olan ihtiyacını karşılayacak kadar toprakta bakır bulunması, bitkilere verilen bir çok zirai mücadele ilacının önemli miktarda bakır içermesi, kullanılan gübrelerin safsızlık olarak bir miktar bakır içermeleri ve hayvan gübrelerinin bakır içermesidir. Topraksız yetiştiricilikte, yetiştirme ortamına yeterli miktarda bakır verilmediği taktirde bakır noksanlığı görülecek ve bitki normal gelişmeyecektir. Genel bir ortalama olarak yapraklarda 5 ppm Cu yeterli olmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bakırın bitki bünyesinde hareket kabiliyeti iyi değildir. Bu nedenle noksanlık belirtileri yeni meydana gelen yapraklarda görülür. Grimsi yeşil renk, hatta beyazlaşma gibi renk değişimleri ve solma olur. Gelişme zayıflar. Meyve ağaçlarında dalların uç kısımlarında kurumalar olur. Bazı durumlarda, uç kurumalarının görülmesinden önce, normalden büyük yapraklar oluşur. Tahıllarda simptomlar kardeşlenme döneminde yaprak uçlarından başlar. Yaprak uçları beyazlaşır, yaprak daralır ve kırılır. Noksanlık şiddetli ve sürekli olursa başak oluşmaz. Bakır noksanlığının bir diğer özelliği, bitkilerin generatif gelişmesinin, yani çiçek ve meyve oluşumu, vegetatif gelişmeye göre daha fazla etkilenmesidir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Torf üzerinde yetiştirilen saksı süs bitkilerinde ve özellikle çiçekli bitkilerde bakır noksanlığı, gelişme gerilemesi yanında, bitkilerin yapraklarında ve çiçeklerinde deformasyon, renk bozukluğu, çiçek azlığı veya hiç oluşmaması gibi olumsuzluklar yaratarak önemli zararlar yaratabilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bakır noksanlığı görülmesi halinde, şelatlı bakır bileşiklerinin yapraktan verilmeleriyle olumlu sonuçlar alınır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bakır içeren fungisitlerin fazlaca kullanılması, özellikle bağlarda ve narenciye ağaçlarında bakır toksisitesi yaratabilmektedir. Bakır toksisitesinde, noksanlıkta olduğu gibi bitki gelişmesi geriler ve yapraklarda yanmalar görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.2.5. BOR</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Borun toksik etkileri içinde bulunduğumuz yüzyılın başından beri bilinmektedir. Bitkiler için gerekli bir besin elementi olduğunun anlaşılması ise daha yenidir. Borun bitkiler için gerekli bir besin elementi olduğunun anlaşılmasını takiben, bir çok bitki hastalığının gerçekte bor noksanlığından ileri geldiği tespit edilmiştir. Örneğin tütünde tepe hastalığı, şeker pancarında öz çürüklüğü, elmalarda mantarlaşmış çekirdek evi, karnıbaharda kahverengi çürüklük, kerevizde çatlak gövde, turpta kahverengi öz, patatesin içinde kahverengi lekeler ve yoncada uç yaprakların sararması gibi hastalıklar bor noksanlığından ileri gelen beslenme bozukluklarıdır. Normal beslenen bitkiler 25 100 ppm arasında bor içerirler. Bitki kuru maddesinde 20 ppm bor yeterlilik sınırı olarak değerlendirilir (Scaife ve Tumer, 1983). Bununla birlikte değişik bitki gruplarının bor kapsamları arasında önemli farklar vardır. Genellikle dikotiledon bitkilerin bor kapsamları, monokotiledon bitkilere göre daha yüksektir. Bu bitkilerin bor gereksinimleri de daha yüksektir. Tahıllarda bor noksanlığının seyrek görülmesinin nedeni de bu bitkilerin bor kapsamlarının ve gereksinimlerinin düşük olmasıdır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor noksanlığına en duyarlı bitkiler, şeker pancarı, hayvan pancarı, kereviz ve ıspanaktır. Karnıbahar, şalgam, lahana, brüksel lahanası, havuç, pırasa, marul, turp bitkileri de bor noksanlığına duyarlı bitkilerdir. Meyve ağaçlarından elma ve armut bor noksanlığına duyarlı bitkiler olarak bilinirler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor noksanlığı öncelikle bitkilerin büyüme noktalarına zarar verdiği için bitkilerde büyüme çok yavaşlar. Yapraklar ve dallar kolay kırılan, gevrek bir yapı alırlar. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde büyüme noktaları ölür ve büyüme tamamen durur. Çiçek ve meyve oluşumu engellenir, Yapraklar kıvrılır. kalınlaşır ve koyu maviyeşil bir renk alır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tahıllarda bor noksanlığı fazla görülmez. Noksanlık söz konusu olduğu zaman, gövdede kısalma, genç yapraklarda rengin açık yeşil olması, başaklarda ve tanelerde küçülme, başakların normalden uzun süre yeşil kalması gibi arazlar görülür. Bu devrede bor alımını artıracak uygulamalar yapılırsa, yeni küçük yan başak oluşumu görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mısırda boğum aralarının kısalması neticesinde bitkide bodurlaşma, orta yaprakların her iki yüzünde orta damar çevresinde beyaz nekrotik lekeler görülür. En genç yapraklar kuruyup kıvrılır ve ölür. Koçanlar küçük, çarpık şekilli, koçanda tane sayısı olağanüstü az olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Çeltik bitkisinde boyuna büyüme geriler ve bu sebeple bitkiler çalımsı bir görünüm alırlar. Renkleri koyu yeşil olur. Genç yapraklarda ve büyüme noktalarında çok sayıda sarımsı beyaz renkli lekeler görülür. Lekeler yaprakların her iki yüzünde, yaprak uçlarında orta damar civarında yoğunlaşırlar. Yeni çıkmakta olan yapraklar tamamen beyaz, kıvrık olup açılınca alt yarıları kahverengileşir ve ölürler. Noksanlığın ileri devrelerinde, küçük beyaz klorotik lekeler tüm yaşlı yapraklara da sıçrar. Bitki yeni yan dallar çıkarır, bu yan dallarda da aynı arazlar görülür. Tohum oluşumu tamamiyle durur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor noksanlığının sebep olduğu hastalıklar içerisinde, pancarlarda görülen öz çürüklüğü en çok bilinenidir. Pancarlardaki bor noksanlığı özellikle kurak yıllarda ve uzun süren kurak peryotlardan sonra görülür. Bu bakımdan bor noksanlığının sorun olduğu yerlerde sulama aralıklarının ayarlanmasına özel dikkat gösterilmelidir. Noksanlık halinde önce büyüme geriler, genç yapraklar birbirine yakın bir şekilde oluşurlar ve alt kısma doğru daralırlar. Damarlar arasında sarımsı yeşil ve sarı renkli lekeler oluşur. Yapraklar kıvrılır. Genç ve orta yaprakların sapları üzerinde yara kabuğuna benzer, gri koyu kahve kabarcıklar oluşur. Yumru içinde kahverengi halkalar şeklinde başlayan öz çürüklüğü, ilerledikçe dokuları tamamen öldürür ve pancarın içinde siyah çürük bir kısım oluşur. Özçürüklüğü depolama sırasında artar. Özçürüklüğü çok ciddi ürün kaybına neden olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Patates bitkisinde boy kısalır, yan dallanma artar, bitki çalımsı bir görüntü alır. Yapraklar kalın ve gevrek olur ve bazı durumlarda kenarları içe doğru kıvrıktır. Yaprak sapları düzleşir. Genç yapraklar ve büyüme noktaları başlangıçta koyu yeşil renkli olurlar, sonraları kloroz gelişerek ölürler. Yaprakcıkların kenarlarında kahve rengi noktacıklar şeklinde nekrozlar oluşur, daha sonra bunlar birleşerek büyürler. Eğer bor noksanlığı bu aşamada giderilirse, yeni sürgünler çıkar. Noksanlığın sürekli olması halinde yaşlı yapraklar da sararır ve solar. Yumru içindeki yuvarlak halka şeklindeki damarlar kahverengine döner. Kabuk koyu renklidir ve kaba bir yapıya saliptir. Melanin oluşumu nedeniyle, kesilen yüzeyler kısa sürede kırmızımsı koyu kahve renge döner.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Pamukda büyüme gerilemesi, yan sürgünlerde artma, tepe tomurcuklarının ölmesi, kalın ve gevrek yapılı içe kıvrık yaprakların oluşumu bor noksanlığının belirtilerindendir. Tomurcukların çoğu açılamaz. Kapsüller bozuk şekilli olur ve çoğu olgunlaşmadan açılır. Lif kalitesi düşer, ürün azalır ve kapsüller olgunlaşmadan dökülür. Yapraklarda ve bitkinin genel görünümünde açıklanan arazlar olmadan da kapsül dökümü ve lif azalması ve kalite bozulması görülebilmektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Ayçiçeğinde bodurlaşma, yan dallarda artma, genç yapraklarda sararma , küçülme ve şekil bozukluğu, yapraklarda içe doğru kıvrılma, bazen nekroz oluşumu ve ölme bor noksanlığının simptomlarıdır. Çiçekler az ve bozuk şekilli, tohum sayısı az ve içi bo§ olur. Yapraklarda tarif edilen simptomlar, noksanlığın şiddetli ve devamlı olması durumunda yaşlı yapraklara da sıçrar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Karnıbahara çekici bir görüntü veren süt beyaz renk bozularak kahverengileşme olur. Doku oldukça gevşek ve sapa doğru iç boşluğu oluşur (içi bo§ gövde). Yaprak kenarlarında bazen sarımsı kırmızı parlak lekeler oluşabilir. Brüksel lahanasının açık oluşması, havuçda gövdede geniş ve derin çatlaklar oluşması, kerevizde içte kahverengileşme bor noksanlığının verdiği zararlardandır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Domatesde küçük genç yapraklar kalınlaşmış ve kırılabilir yapıda oluşurlar, kahverengi nekrotik lekeler vardır. Yaşlı yapraklar sarı renkli olup, kenarlarda renk kahveye dönüktür. Gövde zayıf bir yapıya sahiptir. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde büyüme noktaları ölür, gövdede morumsu renk oluşur. Meyve sayısı az ve içlerinde kararma görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Salatalık bitkisinde büyüme noktaları ölür. Genç yapraklar grimsi kahve renkli içe doğru kıvrıktırlar ve çabucak ölürler. Yaşlı yapraklar klorozludur. Boğum araları kısaldığından bitki boyu normalden kısa olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Marulda dış yapraklar normalden koyu yeşil renkli olur. Genç yapraklar lekeler şeklinde kloroz gösterirler veya tamamen sarı renkli olurlar. Aynı zamanda genç yapraklarda şekil deformasyonu vardır. Kalın dokulu ve kırılgan olurlar. Kenarlarda, kenar yanıklarını andıran kahve renkli lekeler vardır. Bu belirtiler kalsiyum noksanlığının neden olduğu kenar yanıkları ile karıştırılabilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Armut ve elma ağaçlarında bor noksanlığı benzer zararlanmalar yaparlar. Çiçekler soğuktan zarar görmüş gibi aniden solar ve siyah kahve renk alırlar. Fakat bu haliyle dökülmeyip bir süre dalda dururlar. Don zararı aynı görüntüyü yaratmakla beraber, dondan etkilenmiş çiçekler hemen dökülürler. Şiddetli noksanlık halinde yaprak çıkışı gecikir. Vegetatif büyüme noktaları ölür, sürgünler kısa olur, yapraklar küçük ve bozuk şekilli olurlar. Ancak yapraklarda kloroz görülmez. Elma ve armut meyvelerinde büyük şekil bozuklukları ve iç ve dışta mantarlaşmalar görülür. Meyveler normalden küçüktür ve bazen çatlamalar olur. Bor noksanlığından ileri gelen dış mantarlaşmalar, kalsiyum noksanlığından ileri gelen acı benek hastalığı ile karıştırılmamalıdır. Acı benek dalda ya çok geç dönemde, veya daha çok hasattan sonra, depolama sırasında ortaya çıkar.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Şeftali ve kayısı meyvelerinde kahve renkli lekeler veya mantarımsı doku oluşur. Bazı durumlarda meyvelerde çatlama ve büzülme görülebilir. Olgunlaşma gayri muntazam olur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tumnçgil türlerinin genç yapraklarında yarı şeffaf görünümlü lekeler oluşur. Damarlar kalm, çatlak ve mantarımsı yapıda olurlar. Genç yapraklarda solma, içe doğru kıvrılma ve uçlardan başlayarak ölüm görülür. Sürgünlerde ve meyve sapında zamk akıtma görülür. Meyveler küçük ve sert olurlar. Meyve içinde kahve rengi lekeler, içte ve dışta zamk damlacıkları görülür. Meyve susuz ve kalın kabukludur. Çiçek dökümü görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Asmada genç yapraklarda damarlar arasında sarı lekeler şeklimde kloroz ortaya çıkar. Kloroz yaprak kenarlarından başlayıp ortaya doğru yayılır. Kloroz çoğu kez şekil bozukluğu ile birliktedir. Sonraları yaprak kenarları kahve rengine döner ve kurur. Yaprak sapları kısa ve kalın olur. Vegetatif gelişme noktaları kalınlaşır ve ölür, buna bağlı olarak da yan sürgünlerin sayısı artar. Ancak bu yan sürgünler de arazlı olurlar. Meyve az olur. Salkımlarda üzüm tanelerinin çoğunluğu buruşuk ve çekirdeksizdir, sadece aralarında bir kaç tanesi normal durumdadır. Çilek bitkisinde genç yapraklar küçük, uçlan ve kenarları kahve renkli ve kurumuş vaziyettedir. Bazen yaprak ayası açık renkli bir kloroz gösterir. Çiçek az ve solgun olur. Meyveler küçük ve deforme olmuş durumdadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tütünde genç yapraklar sarımsı yeşil veya tamamen sarı renkli, küçük, bozuk şekilli ve kıvrık vaziyette olurlar. Gövdede kalınlaşma vardır. Büyüme noktaları ölür, bazı yan sürgünler çıksa da onlar da çabucak aynı şekilde ölürler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor fazlalığı</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor toksisitesi diğer pek çok elementin toksisitesinden daha önemlidir. Çünkü bitkiler için yeterli ve gerekli bor miktarı ile zararlı olacak toksik seviye arasındaki fark çok azdır. Toprakta bitkilerce alınabilir bor miktarı 1 ppm'den düşük ise bor noksanlığı, 5 ppm'den yüksek ise bor fazlalığı söz konusu olabilmektedir. Bu sebeple bor gübrelemesi yaparken toksik etki ortaya çıkması olasılığı yüksektir. Eğer toprağa birkaç yıl ardarda bor içeren gübreler verilecek olursa, izleyen yıllarda yetiştirilecek bitkilerde fazla bordan ileri gelen zararlanmaların görülmesi çok mümkündür. Bu nedenle toprağa yapılacak bor gübrelemelerinde oldukça dikkatli davranılmalıdır. Yaprak gübrelemesi yoluyla bor verilmesi durumunda gübreleme sadece o bitkiye yapıldığı için böyle bir risk yoktur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor toksisitesi daha çok kurak ve yarı kurak bölgelerin topraklarında görülür. Bu topraklarda bor düzeyu çoğu kez yüksek olmaktadır. Böyle topraklarda bor toksisitesi bakımıdan özellikle önemli olan başka bir husus, sulama suyunun bor kapsamıdır. Sulama suyunda bulunan 1 ppm düzeyinde borun duyarlı bitkilerde gözle görülür derecede toksisite simptomlarına neden olduğu, 10 ppm düzeyindeki borun ise dayanıklı bitkilere bile toksik etki yaptığı gözlemlenmiştir (Reisenauer vd, 1973).</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor toksisitesine en duyarlı bitkilerden bazıları şeftali, asma, incir ve fasulyedir. Orta derecede duyarlı bitkiler arpa, bezelye, mısır, patates, yonca, tütün ve domates bitkileridir. Şalgam, şeker pancarı ve pamuk bor toksisitesine en dayanıklı bitkilerdendir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bor toksisitesinde yaprak uçları sararır ve nekrozlar oluşur. Simptomlar daha sonra yaprak kenarlarına ve orta damara doğru yayılır. Yapraklar yanık bir görünüm alırlar ve erken dökülürler. Bu simptomlar yaşlı yapraklarda görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.2.6. MOLİBDEN</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkiler için gerekli besin elementleri arasında toprakta en düşük miktarda bulunan molibdendir. Normal bir tarım toprağının alınabilir molibden kapsamı çok kaba bir ortalama olarak 0.2 ppm kadardır. Bununla birlikte bitkilerin molibden gereksinimleri çok düşük olduğundan, çoğu toprakta bulunan molibden miktarı bitkilerin gereksinimini karşılamaya yeterli olmaktadır. Bu nedenle bitkilerde molibden noksanlığı sık görülen bir durum değildir. Ancak asit topraklar (pH 5.5'den küçük) üzerinde yetiştirilen bitkilerde kimi hallerde molibden noksanlığı görülmektedir. Bitkide 0.1 ppm Mo bulunması bitki için yeterli olmaktadır.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bazı bitkilerin molibden ihtiyaçları nisbeten daha yüksektir. Herşeyden önce, dikotiledon bitkilerin molibden gereksinimleri monokotiledonlara göre daha yüksektir. Dikotileton bitkiler içeresinde Cruciferae familyası bitkilerinin, özellikle karnıbahar ve lahananın molibden gereksinimleri yüksektir. Marul , ıspanak, domates, pancar ve turunçgil türleri de molibdene karşı duyarlılıkları yüksek bilinirler. Baklagil bitkilerinin köklerinde simbiyotik yaşayan Rhizobium bakterilerinin molibden gereksinimlerinin yüksek olması nedeniyle baklagil bitkileri için de molibdenin önemi yüksektir. Tahılların molibden alım kabiliyetleri yüksek olduğundan, bu bitkiler molibden noksanlığına fazla duyarlı değillerdir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Molibden noksanlığı nitrat asimilasyonunu engellediği için molibden noksanlığında ortaya çıkan arazlar azot noksanlığı simptomlarına benzer. Yaşlı yapraklar sararır. Ancak azot noksanlığından farklı olarak, yaprak kenarlarında çabucak nekrozlar oluşur. Bunun nedeni ise nitrat birikmesidir. Yaprak aya genişliği azalır ve değişik şekilli yapraklar oluşur. Örneğin orta damar büyümeye devam etmesine karşı, yaprağın geri kalan kısımlarında büyüme olmaz ve ince uzun kamçı gibi yapraklar oluşur. Karnıbaharda büyüme konisinde nekrozlar oluşur ve bu bölge ölür, dolayısıyla baş oluşmaz. Turunçgil yapraklarında damarlar arasında başlangıçta hafif sarı renkli, sonraları kahverengi nekrozlara dönüşen lekeler oluşur ve buna sarı benek hastalığı denilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Molibden noksanlığı asit topraklarda görüldüğü için, çoğu kez mangan ve aluminyum toksiskesi ile birlikte görülür.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Asit topraklarda görülen molibden noksanlığı genellikle kireçleme ile giderilir. Kireçleme ile toprağın pH'ının yükselmesine paralel olarak toprakta bulunan molibdenin alınabilirliği de artar. Eğer toprak pH'ının yükseltilmesine gerek duyulmuyor ve bu nedenle kireçleme yapılmayacak ise, molibden gübrelemesi gerekli olabilir. Molibden gübrelemesi daha çok yaprak gübrelemesi yoluyla yapılır. Toprağa yapılacak gübrelemelerde gayet az miktarda sodyum molibdat veya amonyum molibdat tuzları kullanılabilir. Örneğin fide yetiştiriciliği için 1 metreküp harca 23 g ; tarla bitkileri, sebze ve meyve yetiştiriciliğinde 15 20 g yeterlidir. Bu miktar, diğer gübrelerle karıştırılarak verilebilir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.2.7. KLOR</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Klorun bitkiler için gerekli bir element olduğunun kesin olarak anlaşılması 50 yıldan daha az bir zaman önce olmuştur. Bitkilerin klor ihtiyaçları oldukça düşüktür ve pratikte klor noksanlığı çok ender hallerde görülür. Atmosferde ve yağmur sularında bulunan klor bitki ihtiyacını karşılamaya yetecek düzeydedir. Ayrıca sahil şeridinde deniz etkisiyle, diğer bazı yerlerde klor içeren sularla sulanan topraklarda bulunan klor bitki ihtiyacını karşılamanın ötesinde, bitki için zararlı olabilecek düzeylerde bulunabilmektedir. Yıkanmanın olmadığı kurak bölge toprakları da nisbeten yüksek düzeyde klor içerirler. Bu nedenle de bitkiler pratikte ihtiyaç duyduklarından daha fazla miktarda klor absorbe ederler. Ayrıca yapraklarıyla da atmosferden gaz şeklinde klor alabilirler. Modern tarımda kullanılan ilaç, gübre, bitki gelişim düzenleyicisi, hormon gibi kimyasalların bir kısmı da klor içermektedir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Klor noksanlığında yaprak kenarlannda solma , bazı durumlarda kloroz görülür. Bitkilerde klor toksisitesi daha sık karşılaşılan bir sorundur. Tuzlu topraklar üzerinde yetiştirilen bitkilerde çoğu kez klor toksisitesi görülür. Buna ait simptomlar; yaprak uçları ve kenarlarında yanma, bronzlaşma, erken sararma ve dökülme şeklinde ortaya çıkar. Tütün, fasulye, turunçgiller, patates, marul, bezelye, soğan klor toksisitesine karşı duyarlı bitkilerdir. Bu bitkilerin makro elementlerlerle gübrelenmelerinde klor içermeyen gübrelerin seçilmesi daha güvenli ve uygun olur. Şeker pancarı, arpa, mısır, ıspanak ve domates klor toksisitesine dayanıklı bitkiler olarak bilinirler.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
4.3. DİĞER ELEMENTLER</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bitkilerin beslenmeleri ve hayat devrelerini tamamlamaları için buraya kadar anlatılmış olan 16 elementten başka diğer bir çok element de bitkiler tarafından az veya çok miktarlarda alınmaktadır. 'Bunların bazılarının hiç olmazsa bazı bitkiler için yararlı etkileri olduğu saptanmıştır. Ancak yararlı etkileri olan bu elementler, henüz bitkiler için mutlak gerekli besin elementi sayılmamaktadırlar. Bunlar şimdilik, bitkiler için faydalı elementler olarak nitelendirilmektedirler. Bunlar sodyum, silis, kobalt ve vanadium elementleridir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bu elementlerden başka, diğer bir grup elementler daha vardır ki bunların bitkilerde daha çok, toksik yani zararlı etkileri bilinmektedir. Bu nedenle bu elementler de şimdilik, bitkiler için toksik elementler diye nitelendirilirler. Ancak, toksik elementlerden bazılarının dahi çok az miktarlarının bazı yararları tespit edilmiştir. Esasen toksiklik, bir miktar meselesidir. Bitki için hayati önemi olan besin elementleri dahi, belli bir miktarın üzerinde, toksik etki yapmaktadır ve bu konu önceki bahislerde açıklanmıştır. Önemli olan husus, toksisite sınırının bazı elementlerde yüksek, diğer bazı elementlerde ise bu sınırın çok düşük olmasıdır. İşte bitkiler için toksik, yani zehirli olarak bilinen alüminyum, nikel, selenyum, kurşun, kadmiyum, krom, iyot, brom ve flor gibi elementlerin toksisite sınırları çok küçük olduğu için pratikte daha çok toksik etkilerine rastlanmaktadır. Toksik elementlerden örneğin nikelin yararlı etkileri üzerinde son yıllarda önemli buluşlar yapılmıştır. Alüminyumun çay bitkisi için yararları tespit edilmiştir.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
KAYNAKLAR</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Aktaş, M. 1995. Toprak Verimliliği ve Bitki Besleme. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ders Kitabı No. 395.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Aktaş, M. and Egmond, R, 1979. Effect ofnitrate nutrition on iron utilization by an Feefficient and an Feinefficient soybean cultivar. Plant and Soil 51, 257274.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Aktaş, M., 1981. Bitkilerde iyon dengesi ve bunun bitki beslenmesi açısından önemi, Doğa, Vt. Hayv. Tar. Orm. 5, 259267.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Bergmann, W., 1992. Nutritional Disorders of Plants. Gustav Fischer Verlag Jena Stutgart.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Brown, J.C., Tiffin, L.O., Holmes, R.S., Specht, A.W. and Resnicky, J,W. 1959. mternal inactivation of iron in soybeans as affected by root growth medium. Soil Sci. 87, 89 94.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Egmond, F. van aııd Aktaş,, M. 1977. Iron nutritional aspects ofionic balance ofplants. Plant and Soil 48, 685 703.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Gupta, U.C., 1979. Boron nutrition ofcrops. Adv. Agron. 31, 273307.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Iljin, W:S., 1951. Metabolism ofplants affected with lime induced chlorosis. Plant and Soil 3, 239256, 339351.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Lindsay, W.L., 1972. Inorganic phase equilibria of micronutrients in soils.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Micronutrients m Agriculture, 4157. Soil Sci. Soc. America. Inc. Madison USA.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Lindsay, W.L., 1974. Role ofchelation in micronutrient availability. The Plant Root and Its Environment, 507524. Ed. E.W. Carson. Univ. Press of Virginia.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Lune, P. and Goor, B.J., 1977. Ripening disorders of tomatoes as affected by the K/Ca ratio in the culture solution. J.Hort.Sci. 52, 173180.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Macy, P. 1936: The quantitative mineral nutrient requirement of plants. Plant physiol. 11,749764.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Maples R L Thompson,W.R.Jr. and Varvil, J. : Potassium defficiency in cotton takes on a new look. In: Better crops with plant food, winter 1988/1989, Publ. Potash and Phosphate institute, Saskatoon, Sask. Canara 1989;69.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Mengel, K. and Kırkby, E.A., 1987. Princıples of Plant Nutrition. 4 th ed. International Potash Institute, Bern, Switzerland.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Reisenauer, H.M., Walsh, L.M. and Hoeft, R.G., 1973. Testing soils for sulphur.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
boron, molybdenum and chlorine. Soil Testing and Plant Analyses. Soıl Scı.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Soc. America Inc., Madison Wisconsin.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Scaife, A. and Turner, M., 1983. Diagnosis of Mineral Disorders in Plants. Volume 2 Vegetables. London.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Tisdale, S. and Nelson, W., 1975. Soil Fertility and Fertilizers. Macmillan Publishmg Co. Inc. New York.</div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
<br /></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0976563); -webkit-composition-frame-color: rgba(191, 107, 82, 0.496094); -webkit-tap-highlight-color: rgba(26, 26, 26, 0.296875); -webkit-text-size-adjust: auto; font-family: '.Helvetica NeueUI'; font-size: 20px; line-height: 26px;">
Zerling, V.V., 1971. The diagnostics of plant nutrition. Proc. Intern. Symp. of Soıl Fertility Evaluation, New Delhi, v. 1, 211217.</div>
</div>
<div>
<br /></div>
Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-10589618329159305002013-08-14T21:54:00.002-07:002013-08-14T22:07:03.022-07:00Turunçgil Yaprak Galeri Güvesi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-7rRVOnaIrt4/UgxexFX9YjI/AAAAAAAAAkc/5PBpuvnOXy8/s1600/Phyllocnistis+citrella1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-7rRVOnaIrt4/UgxexFX9YjI/AAAAAAAAAkc/5PBpuvnOXy8/s1600/Phyllocnistis+citrella1.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial;"><small><b>Genel Görünümü<br />
</b>Erginler beyazımsı renkte, ince ve uzun antenlere sahiptir. Kanatların ön
kısmında boyuna koyu renkli üç çizgi bulunur.Yumurtaları teşilimsi beyaz renktedir.<br />
<br />
<b>Ayırtedici Özellikleri<br />
</b>Larvalar yapraklarda açtığı galeriler içerisinde beslenirken, yılan
şeklinde pislik çizgileri oluşmasına neden olurlar. Bu çizgiler sayesşnde kolayca
ayırt edilebilirler.</small></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-SDzTRJQpIBw/Ugxe20HRNKI/AAAAAAAAAkk/RyOHL1ZJRbM/s1600/12346.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-SDzTRJQpIBw/Ugxe20HRNKI/AAAAAAAAAkk/RyOHL1ZJRbM/s1600/12346.jpg" height="248" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: Arial;"><small><br />
<br />
<b>Yaşam Döngüsü<br />
</b>Ergin yumurtalarını akşam veya geceleri alaca karanlıkta, taze yaprakların
alt kısmına tek tek bırakır. Bu yumurtalardan 2-10 gün sonra çıkan larvalar
yaprakların içerisinde galeriler açarak beslenmeye başlarlar ve 5-20 gün sonra
olgunlaşarak yaprak kenarına yakın bir yerde pupa olurlar. Pupa dönemi 6-22 gün
sürer ve daha sonra erginler çıkar. Yılda 9-15 döl verir.<br />
<br />
<b>Yaşam Alanı<br />
</b>Taze sürgünlerde bulunur bu nedenle ağacın yeni sürgün verdiği dönemlerde
populesyon artar.<br />
<br />
<b>Konukçuları ve Etkilediği Çeşitler<br />
</b>Turunçgiller konukçusudur. En çok tercih ettiği konukçu greyfrut, sonra
portakal, en az tercih ettiği ise mandalina'dır.</small></span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-PiyD4esiByU/Ugxe9-2u1gI/AAAAAAAAAks/oBfQ0W3XCzk/s1600/yaprak_galeri_guvesi.jpg" /></div>
<span style="font-size: xx-small;">kaynak:http://www.turuncgiller.com/turuncgilyaprgalrriguve.htm</span>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-59672914501031355042013-06-30T15:38:00.000-07:002013-06-30T15:45:41.000-07:00ASMA YETİŞTİRİCİLİĞİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="640" src="http://2.bp.blogspot.com/-xzDvrNE5VjY/UdCzETyY9fI/AAAAAAAAAj8/I8lox9BlIK8/s640/86059838.jpg" width="522" /></div>
<span style="background: white; font-family: 'century gothic'; font-size: 12pt; mso-ansi-language: tr; mso-bidi-font-family: tahoma; mso-bidi-font-weight: bold; mso-bidi-language: ar-sa; mso-fareast-font-family: 'times new roman'; mso-fareast-language: tr;"><span style="color: #006600; font-size: x-small;"><br style="mso-special-character: line-break;" /></span></span>
<span style="color: #006600; font-family: Century Gothic; font-size: x-small;">
<span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #006600;">ASMA YETİŞTİRİCİLİĞİ </span></span></span><br />
<span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #006600;">Bağcılık Takvimi</span> </span></span><span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #006600;">OCAK: a) Ilık bölgelerde asma dipleri açılır. Boğaz kökleri temizlenir. Gübreleme yapılabilir. Bazı ılıman bölgelerde derin krizme yapılır.b) Soğuk hava depolarında muhafaza edilen üzüm çeşitleri piyasaya sevk edilir<br /><br />ŞUBAT:
a) Bağ kurulacak yerlerde ve eski tesislerde derin belleme (Krizma)
yapılır, gübrelenir) Köklü ve köksüz asma çubuğu dikimi devam eder) Budama yapılmaya başlanır) Bağlarda kış mücadelesi yapılır. Omcalar bordo bulmacası ile yıkanırlar<br /><br />MART: a) Bağ kurulacak yerlerde ve eski tesislerde toprak işlemesi ve gübrelemeye devam edilir) Köklü ve köksüz bağ çubuğu dikimine devam edilir) Don tehlikesi olmayan yerlerde bu ay içinde bağ budamasına
son verilir. Tehlikesi olan yerlerde donların geçmesi beklenmelidir.
Nispeten mutedil iklimli yerlerde ve ılıman bölgelerde aşılama
işlemlerine de başlanır) Hastalık ve zararlılarla mücadele edilmeli,
omcalar gözler patlamadan bordo bulamacı ile yıkanmalıdır (soğuk
bölgelerde)<br /><br />NİSAN: a) Bağlarda İlkbahar kirizması yapılır. Asmaların boğazları açılır. Gerekli gübreleme işleri yapılır) Bazı bölgelerde asma çubuğu dikimi bu ay boyunca da devam eder) Bağlarda budama
sıkı bir şekilde devam eder. Bazı ılık bölgelerde uç alma işlemi
uygulanır. Omcalar hereklere alınır. Bazı bölgelerde aşılama devam eder)
Hastalık ve zararlılara karşı ilaçlama önemle yürütür<br /><br />MAYIS: a) Bazı serin bölgelerde bağlarda toprak işlemesi ve gübreleme
uygulaması yapılır) Asma çubukları dikimi devam eder) Serince
bölgelerde budama, boğaz açma, aşılama devam eder. Ilık bölgelerde uç
alma ve hereklere bağlama işleri yürütülür) Mildiyu ve küllemeye karşı
mücadele yapılır. Diğer zararlılarla da savaşılır<br /><br />HAZİRAN: a) Bazı bölgelerde toprak işlemesi ve gübreleme
devam eder) Bağlarda sulama, uç alma, boğaz açma, çapalama, hereklere
bağlama ve diğer bakım işleri devam eder) Her türlü hastalık ve
zararlılarla mücadele yapılır. Ay sonuna doğru turfanda üzümler hasat edilmeye başlanır. Piyasaya arz edilir<br /><br />TEMMUZ: a) Bağlarda toprak
işlemesi durmuştur) Dikim işleri görülmez) Bağlarda uç alma, filiz
alma, yaprak seyreltme, sülük ve bilezik alma, koltuk alma ve hereklere
bağlama işleri devam eder. Sulama, çapalama gibi bakım işleri yürütülür)
Her türlü bağ hastalık ve zararlıları ile mücadele edilire) Bağlarda üzüm hasadı başlar. Ambalaj ve pazara sevki yanında değerlendirme usullerine de başvurulur. Bilhassa kurutmacılık ay sonunda başlar<br /><br />AĞUSTOS:
a) Bağlarda uç alma, yaprak toplama, sulama gibi bakım işleri yapılır)
Her türlü bağ hastalık ve zararlıları ile mücadele edilir) Hasat,
pazarlama ve değerlendirme işleri devam eder<br /><br />EYLÜL: a) Bağlarda
sulama, hereklere bağlama gibi bakım işleri devam eder) Çeşitli hastalık
ve zararlılarla mücadele yapılırc) Üzüm hasadı, pazarlaması ve çeşitli
yollarla değerlendirilmesine devam edilir<br /><br />EKİM: a) Bağlarda toprak
işlemesi ve bakım işleri durmuştur) Kışı yaprak altlarında ve
kovuklarda geçirecek böceklerle yumurtalarına karşı mücadele devam eder)
Üzüm hasadı ay ortalarına kadar yapılır. Kurutulma, pekmez, sirke, şıra şeklinde değerlendirme devam eder<br /><br />KASIM:
a) Bağlarda sırık ve herekler toplanır ve gelecek yıla saklanır.
Bağlara koyun ve sığır sürüleri salınarak yapraklar yedirilir. Böceklere
yuva teşkil eden örtü böylece kaldırılır. Bazı soğuk bölgelerde omcalar
toprakla höyük şeklinde örtülür) Bazı sıcak bölgelerde üzüm hasadı ve değerlendirilmesi devam eder<br /><br />ARALIK: a) Bağlarda herekler toplanır ve saklanır) Üzümler depolarda muhafaza edilir ve pazarlanır.</span> </span></span><br />
<span style="color: #006600;"><span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;">TOPRAK HAZIRLIĞI<br />Bağ
yeri seçildikten sonra toprağın hazırlanması işlemine geçilir. Arazide
varsa, büyük kayalar, ağaçlar ve çalılar temizlenir. Omcaları muntazam
ve düzgün dikebilmek için tümsekler düzeltilir, çukurlar doldurularak toprak tesviyesi yapılır. Fazla su tutan yerlerde drenaj için önlemler alınır. <br /><br />Asmanın
ekonomik ömrü bakım koşullarına göre değişmekle birlikte 40 yılın
üzerindedir. Bu nedenle ömrü bitinceye dek dikildiği yerde kalacağından,
tesisinde çok titiz davranılmalıdır. İyi hazırlanmayan bir yere tesis
edilen bağ iyi gelişemez, ömrü kısa, verimi az olur ve hastalıklara daha
kolay yakalanır.<br /><br />Yeni kurulacak bağ yeri, hiç işlenmemiş bir toprak
üzerinde olacaksa alan iyi bir şekilde işlenmelidir. Eğer eski bir bağ
alanı ise toprağı bir kaç yıl dinlendirilerek bol yeşil gübre ile
gübrelenmelidir.<br /><br />Asmanın iyi büyüyebilmesi, köklerinin derine gitmesi, toprak içinde iyi gelişmesine bağlıdır. Gelişme toprak yapısı
ile ilgilidir. Tınlı kumlu topraklarda kökler çok derine gider. Sert
yapı gösteren topraklarda köklerin derine gitmesi sınırlıdır. Bu tip
toprakların krizma yapılmasi şarttır. Bilhassa yeni bağcılıkta krizma
işine daha çok önem vermek lazımdır. Çünkü yeni bağcılıkta kullanılan
Amerikan asma anaçlarının kökleri, çok kuvvetli ve süratli
büyüdüklerinden toprağın gevşek ve süzek olması lazımdır. Asmaların
gelişmemesi ve bazı bağların zamanından önce kuruması, krizmanın
yapılmaması veya yüzlek yapılmasından ileri gelmektedir.<br /><br />Krizma, bağ toprağının
en az 40 cm derinlikte işlenmesidir. Bu işlem günümüzde krizma
pullukları ile yapılmaktadır. Krizma pullukları, beygir gücü yüksek
traktörlerle çekilir ve toprak 40-50 cm derinlikte işlenir. Krizmanın
yapılma zamanı sonbahar mevsimidir. Krizma erken yapılmalı ve krizmanın
bitimi ile asma fidanı dikimi arasında en az 6-8 haftalık bir zaman olmalıdır.</span></span></span><span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #006600;">Dikim<br /><br />Sonbaharda
krizma yapılmış arazi ilkbaharda düzeltildikten sonra, hayvan veya
makina gücü ile işlenebilecek aralık ve uzunlukta çukurlar açılır.
Bölgemiz iklimi sıcak olduğundan güneş zararlarını azaltmak için
sıralamanın doğu-batı yönünde yapılması, meyilli arazilerde dik olması
gerekir. Şimdiye kadar yapılan denemeler yeni tesis edilecek bağlarda sıra üzerinin 1,5-2 m. sıra arasının 2,5-3 m. olması gerektiğini ortaya koymuştur. <br /><br />İşaretlenmiş
yerlere iki kürek derinliğinde, bir kürek genişliğinde çukur açılır.
Çukur açmanın makina ile yapılması daha avantajlıdır. Çukurların dip
kısmına yanmış çiftlik gübresi, ince toprakla karıştırılarak konmalıdır.
Dikim için fidanda budama
yapılır. Yan ve boğaz kökleri tamamiyle, dip kökler ise 10 cm üzerinden
çepeçevre kesilir. Oluşmuş sürgünlerin en kuvvetlisi bırakılır.
Budaması yapılan köklü çubuk veya aşılı köklü topraklı fidan, açılan
çukurun tam ortasına gelecek şekilde konur, fidanın gövde kısmının en az
10-15 cm.i toprak üzerinde kalacak şekilde açılan çukurlara 10-15 cm
kalınlığında toprak atıldıktan sonra fidan hava almayacak şekilde
sıkıştırılmalıdır. Daha sonra can suyu verilir ve fidanın yerini belli
etmek için yanına bir herek dikilir.<br /><br />Asma fidanı dikimi
yapılırken kısır çeşitler (morfolojik erdişi, fizyolojik dişi) saf
olarak dikilmemelidir. Çünkü bu çeşitlerin polen tozlarının döllenme
yeteneği yoktur. Bunun için dikim planı sekiz omcaya bir babalık veya
iki sıraya bir dölleyici dikmek suretiyle yapılmalıdır. <br /><br />Yalnız babalık olarak kullanılan çeşitlerin çiçek açma tarihleri döllenecek çeşitle aynı tarihe denk gelmelidir.<br /><br />Bağcılıkta standart dikim şekilleri vardır. Bunlar;<br /><br />a.
Kare dikim: İnsan gücü ile toprağı işlenen, zayıf, toprağa dikilmiş ve
kısa budama isteyen çeşitlerde uygulanır. Bu şekilde dikimlerde mesafe
1-2 m. dir.<br /><br />b. Dikdörtgen dikim: Yüksek terbiye sistemleri ile
kurulmuş bağlara verilen şekildir. Bu şekilde bağların işlenmesi hayvan
veya makina gücü ile yapılır. Sıra üzeri dar, sıra araları ise geniş
tutulur. Sıra üzerlerinin araları 1-2 m, sıra araları ise 2-3 m arasında
değişir.<br /><br />c. Üçgen dikim: Bu dikimde her üç kenar birbirine
eşittir. Altı omca birleştirilince bir heksagonal şekil oluşur zor bir
dikim şeklidir. Daha çok küçük işletmelerde uygulanır.</span></span></span><br />
<span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #006600;">SULAMA<br /><br />Bağların
sulanması konusu, özellikle yurdumuzda sulama sistemlerinin giderek
yaygınlaşması nedeniyle önem kazanmaktadır. Asmanın büyüyüp gelişmesi
için topraktaki su miktarının daimi solma noktasının üstünde olması
gerekir. <br /><br />Asmanın hızlı gelişme devresi olan mayıs-haziran ayları
ile salkımların ben düşme zamanında (Temmuz ) kök bölgesinde yeterli su
bulunmadığı hallerde omcaların gelişmesi yavaşlar, yapraklar pörsür ve
renkleri solar.<br /><br />Salkımlardaki taneler normal iriliklerini alamaz
ve rengi donuklaşır, üzerlerinde güneş yanıkları artar. Böyle durumlarla
karşılaşınca bağın suya ihtiyacı olduğu anlaşılmalıdır.<br /><br />Kış
yağmurları normal düşmüşse toprak tarafından tutulmuş olan su bağların
bahar gelişmesine yeterli olmaktadır. Sulama imkanı olan taban bağlarda
iki defa sulama ve sulamalardan sonra tava gelince toprak işleme çok iyi
sonuç vermektedir. Kışın kurak geçmesi halinde bir de bağlar uyanmadan
önce bir su verilip ardından toprak işleme yapılması yerinde olur.<br /><br />Bölgemizde
gerek su kaynaklarının kıtlığı, gerek bağ alanlarının eğimi ve gerekse
halkın ön yargısı nedeniyle bağlarda sulama yapılmadığı görülmektedir.
Ancak, yeni dikilen bağlarda yılda 2-3 defa sulama yapıldığı
gözlenmiştir. Oysa Güneydoğu Anadolu Projesi içinde yer alan bölgemizde
ilkbahar ve yazın kurak geçtiği düşünülürse bağların sulanmasının
zorunlu olduğu anlaşılacaktır. Bu nedenle özellikle Haziran, Temmuz ve
Ağustos aylarında 3-6 kere iklim durumuna göre sulama yapılması
uygundur.<br /><br />Bağlarda çiçeklenmenin hemen sonrasında ve tanelere ben
düşme başlangıcında sulamaya özellikle dikkat etmek gerekir. Kurutmalık
ve şaraplık bağlarda ise meyvenin olgunlaşmasından 3-4 hafta önce
sulama kesilmelidir.<br /><br />Bağa verilecek su miktarı iklime, toprağa ve
çeşide göre değişiklik gösterir. Toprağın üstten 60-70 cm'lik kısmı
suya doymalıdır. Bunu anlayabilmek üzere sulama yapıldıktan sonra bir
demir çubuk toprağa batırılmalı ve rahatça ilerlediği derinlik suyun
işleme seviyesi olarak kabul edilmelidir. Karığın suyla doldurularak
suyun sıra sonuna ulaşması da verilecek su miktarının yeterliliğinin
tesbitinde bir ölçü olarak kullanılmaktadır.<br /><br />Yurdumuzda bağlarda
sulama çoğunlukla karık usulüyle yapılmaktadır. Ancak son yıllarda damla
sulama ve sprink yöntemi ile bağların sulanması önem kazanmıştır.</span></span></span><br />
<span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #006600;">BUDAMA<br /><br />Asmanın budanması çok bilgi ve beceri isteyen bir teknik iştir. Bu nedenle asmanın fizyolojisini ve budama esaslarını bilmek gerekir. Aksi halde üzümün kalitesi düşmekte, verim azalmaktadır. <br /><br />Ekolojik
ve kültürel sebeplerin etken olduğu budamada esas, bir yıllık sürgünler
üzerinde, üzüm çeşitlerine göre mahsuldar gözlerin yerinin bilinmesi
şartı ile asmanın kaldırabileceği kadar verimli çubuk (göz) bırakmak ve
lüzumsuz çubukları kesmektir.<br /><br />Bölgemiz bağları genel olarak karışık budama şeklinde budanmakta ve şekil olarak da düzgün olmayan gobleyi andırmaktadır. Budama zamanı olarak görülen en hatalı uygulama sonbaharda yapılan budamadır. Bölgemizde budama ocak-şubat, hatta mart aylarında yapılması uygundur.<br /><br />Budama
şekli açısından hem daha yüksek bir verim ve kalite elde edilmesi, hem
de özellikle boncuklanmanın önlenmesi açısından 5-8 göz üzerinden uzunlu
kısalı karışık budamaya imkan sağlayan telli terbiye şekillerinden
60-80 cm gövde yüksekliğine sahip "guyot sistemi" ya da "guyot + T"
terbiye şeklinin uygulanması önerilmektedir.</span></span></span><br />
<span style="color: #006600;"><span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;">BAĞ HASTALIK VE ZARARLILARI <br /><br /><br />Bu
dersimizde daha iyi ürün elde edebilmek için, önemli bağ hastalık ve
zararlılarını tanımlayacak, bunlara karşı yapacağınız kültürel ve
kimyasal mücadele metodlarından bahsedeceğiz. <br /><br />Bağ Küllemesi <br /><br />Bağ
hastalıkları arasında en fazla bilinen ve en sık görülenidir. Hastalığı
bir tür fungus (mantar) meydana getirir. Hastalık omcanın bütün yeşil
organlarında görülebilir. İlk gelişme döneminde genç yapraklarda
hastalık güç farkedilir. Yaprağın alt yüzünde yağ lekesine benzeyen, üst
yüzünde renk açılması gösteren belli belirsiz tekeler oluşur. Yaprak
yaşlandıkça normal parlaklığını kaybeder, kalınlaşıp gevrekleşir. Daha
ileri dönemde yaprak yüzeyinde kirli beyaz renkte kül serpilmiş gibi
lekeler oluşur ve kenarlarından içe doğru kıvrılır. Hastalığa erken
yakalanan tane büyüyüp gelişemez, olgunluğa yakın dönemde hastalığa
yakalanırlarsa danelerin çatladığı, çekirdeklerin dışa doğru çıktığı
görülür. <br />Çubuklar üzerindeki lekeler, yeşil dönemde iken siyahımsı,
sonbaharda odunlaşmış dönemde ise kahverengimsidir. Hastalık Türkiye'nin
hemen her yöresindeki bağ sahalarına yayılmış durumdadır. Mücadelesi
yapılmadığı zaman büyük oranda ürün kaybına yol açar ve omcayı
zayıflatarak bir sonraki yılın ürününü de etkiler. <br /><br />Mücadelesi <br /><br />Hastalıkla mücadelede kültürel önlemler önem taşır. Kısa budama
ile omcaların çubuk ve tomurcuk pullarında kışı geçiren mantarın
zararını bir ölçüde hafifletmiş oluruz. Omcaların havalanmasına ve
güneşlenmesine imkan veren budama şekliyle de hastalığın şiddetini
azaltma şansı yaratılmış olur. <br /><br />İlaçlı Mücadelesi <br /><br /><br />Külleme
hastalığına karşı ülkemizdeki farklı bölgelere göre ilaçlama sayıları
değişmekle beraber, genellikle yılda iklim şartlarına bağlı olarak, 3-5
arasında olmaktadır. <br /><br />Birinci İlaçlama: Çiçeklenmeden önce ve sürgünlerin 20-25 cm. boya ulaştığı devrede yapılmalıdır. <br /><br />İkinci İlaçlama: Çiçek taç yapraklarının döküldüğü ve korukların saçma tanesi iriliğine ulaştığı devrede uygulanmalıdır. <br /><br />Üçüncü
ve diğer ilaçlamalar kullanılan ilacın etki süresine bağlı olarak 1
hafta ya da 10 gün aralar ile hastalığın durumuna göre yapılmalıdır.
İlaçlamalarda Tarım ve Köyişleri Bakanlığının il, ilçe ve köylerdeki
ilgili uzmanlarına danışılarak hangi ilacın kullanılacağı
öğrenilmelidir. Bu uzmanların Teknik talimatlarla dayanarak yapacağı
tavsiyeler doğrultusunda davranılmalıdır. <br /><br />Bağ küllemesi ile
mücadelede kükürtün yanı sıra kullanma izni olan bazı sistemik ilaçlar
kullanılabilir. Kükürt toz olarak bulunabileceği gibi suda eriyebilir
nitelikte olanlar da vardır. Toz kükürt kullanılacak ise sabah erken
saatlerde yahut akşam üzeri atılması uygundur. <br /><br />Sistemik ilaçları
sık sık ve birbiri ardı sıra bilinçsizce kullanmak bazı durumlarda
sakıncalı sonuçlar doğurabilmektedir. İlgili tarım kuruluşlarından bilgi
alınmalıdır. En iyisi bir kez sistemik ilaç kullanılmışsa arkasından
gelen ilaçlama kükürtle yapılmalı ve ilaçlamalar münavebeli
sürdürülmelidir. <br /><br />Mildiyö <br /><br />Bağcılar arasında Pronos diye
bilinen bir fungal (mantari) hastalıktır. Daha çok yağışlı ve rutubetli
ilkbahar ve yaz başlangıcında dikkati çeker. Kurak bölgelerde ve
yörelerde pek görülmez. Ülkemizde, külleme hastalığı gibi her yıl
görülen bir hastalık değildir. Ancak görüldüğü yıllarda ve yerlerde
mücadelesi yapılmazsa çok büyük ürün kayıplarına yol açar. Asmanın her
türlü yeşil organını (yaprak, sürgün, salkım, sülük) hastalandırabilir.
Sürgünler 25 cm boya ulaşınca hastalık önce yapraklarda dikkati çeker.
Başlangıçta yaprak bir yağ lekesi görünümünde olan lekelerin bir süre
sonra alt yüzünde beyaz bir küf örtüsüyle kaplandığı görülür. Bu
kısımlarda yaprak rengi sarımtıraktır. Lekeler zaman geçtikçe büyür orta
kısımları kızarır kurur ve dökülür. Sürgünler de bazen hastalığa
yakalanır. Hastalık şiddetli olursa sürgünleri kurutabilir. Çiçek
salkımlarının hastalığa yakalanmaları sıkça görülür. Böyle çiçek
salkımları bembeyaz bir küf örtüsüyle kaplanır ve sonuçta kururlar.
Daneler ise külleme hastalığında olduğu gibi çatlamaz sadece suyu
çekilir, buruşur ve adeta meşinleşir. <br /><br />Mücadelesi <br /><br />Kültürel Önlemler <br /><br />Özellikle
hastalığın art arda görüldüğü yıllarda ve yerlerde yere dökülmüş
hastalıklı yaprakları ve omca üzerinde hastalıklı kısımları toplayıp
imha etmek bir sonraki yıl için yararlı olur. <br /><br />İlaçlı Mücadele <br /><br />Bugün
ülkemizde bu hastalık için geliştirilmiş tahmin ve uyarı sistemi ile
uygulamaların yapıldığı bölgeler olduğu gibi klasik mücadelenin
uygulandığı yöreler de vardır. Tahmin ve uyarı sistemine ileriki
sayfalarda yer verileceği için burada klasik mücadele biçimine
değinilecektir. Hangi sistem uygulanırsa uygulansın mücadeleye hastalık
görülmeden önce başlamak esastır. Bu bakımdan genellikle sürgünler 20-25
cm. boya ulaştığında 1. ilaçlamayı yapmak gerekir. 2. ve daha sonraki
ilaçlamalar için yörede hastalığın görülüp görülmediğine ve havanın
yüksek orantılı nemli, yağışlı ve çiğli olup olmadığı dikkate alınarak
karar verilir. Hastalığın çıkışı için uygun koşullar varsa ilaçlamalara
devam edilmelidir. <br /><br />Bu konuda Tarım ve Köyişleri Bakanlığının
kitle haberleşme araçları ile yaptığı duyurular dikkatle izlenmelidir.
Mildiyöye karşı bordo bulamacı veya ruhsatlı diğer hazır ilaçlar
koruyucu olarak kullanılabilir. İlaçlamalara nem ve yağış devam ettiği
sürece devam edilmelidir. <br /><br />İlaçlamalarda dikkat edilmesi gereken
husus pülverize edilen ilacın, omcanın bütün yeşil aksamını ve özellikle
de yaprakların alt ve üst yüzeylerini ince zerreler halinde tam olarak
kaplamasını sağlamaktır. <br /><br /><br />Bağlarda Ölü Kol Hastalığı <br /><br />Bağlarda
görülen fungal (mantari) hastalıklardan biridir. Omcanın bütün yeşil
kısımlarında görülebilir. Ancak daha çok sürgünlerde dikkati çektiği
için, bir sürgün hastalığı olarak bilinir. Bu yüzden bazı yörelerde
sürgün kuruması olarak da anılır. İlkbahar veya yaz başlarında sürgünler
üzerinde önceleri siyah lekecikler halinde görülür. Daha sonra da
birleşip genişleyen bu lekeler yüzeyde çatlak ve yaralar meydana
getirir. Bu belirtiler sürgünlerin daha çok dip kısımlarında ilk 5
boğuma kadar olan bölgelerde yoğunlaşır. Yapraklar ise sararır buruşur
ve parçalanır. Daneler üzerinde de yuvarlak siyah lekeler meydana gelir.
Sonbahara doğru hastalığa yakalanmış çubuklar beyazlaşarak hastalık
için çok tipik olan bir görünüm alırlar. <br /><br />Mücadelesi <br /><br />Kültürel Önlemler <br /><br />Asmalarda budama ve temizleme işleri zamanında yapılmalı hasta sürgünler dipten kesilerek bağdan uzaklaştırılmalıdır. Budama artıkları bağın içinde bırakılmamalı mutlaka imha edilmeli, yakılmalıdır. <br /><br />İlaçlı Mücadele <br /><br /><br />Kış İlaçlaması <br /><br />Budamadan sonra gözler uyanmadan hemen önce yapılmalıdır. <br /><br />Yaz İlaçlamaları <br /><br />1. İlaçlama: Sürgünlerin 2-3 cm boya ulaştığı devrede <br /><br />2. İlaçlama: Sürgünlerin 8-10 cm boya ulaştığı devrede <br /><br />3. İlaçlama: Sürgünlerin 25-30 cm boya ulaştığı devrede yapılmalıdır. <br /><br />Kış
ilaçlamalarında %4'lük bordo bulamacı veya ruhsatlı kışlık ilaçlar
kullanılabilir. Yaz ilaçlamalarında da yine bu hastalık için ruhsatlı
ilaçlardan biri seçilerek kullanılmalıdır. <br /><br />Kurşuni Küf <br /><br />Kurşuni
küf hastalığı sadece bağda değil çok sayıda bitkide görülmektedir.
Hastalığı bir tür fungus (mantar) meydana getirir. Ilıman ve serin,
yağışlı iklimler hastalığı teşvik ederler. Hastalık daha çok üzümlerin
olgunlaşma dönemi ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Özellikle hasadı
sonbaharda olan çeşitlerde daha da önem kazanmaktadır. Hastalıklı
taneler üzerinde yuvarlak açık kahverenginde lekeler oluşur, bu lekeler
parmakla bastırılacak olursa, kabuğun üzümün etli kısmından kolayca
ayrıldığı görülür. Kurak havalarda bu taneler kururlar. Nemli ve yağışlı
havalarda ise taneler yarılır, içindeki tatlı su dışarı çıkar, ve
bunların üzerinde kurşuni renkli küf tabakası oluşur. Küf zamanla
salkımın her tarafını kaplar. Salkım güvesinin, dolunun ve kuşların yol
açtığı yaralar hastalık için kolay birer giriş yoludur. Kurşuni küf
bağda, depoda ve nakliyat sırasında üzümün kalitesini düşürür. <br /><br /><br />Mücadelesi <br /><br />Kültürel Önlemler <br /><br />Bağlarda
aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır. Asmalarda güneşlenme ve
havalanma iyi bir şekilde sağlanmalıdır. Salkımlarda yaralanmalara
meydan verilmemelidir. Özellikle salkım güvesi mücadelesi çok iyi
gerçekleştirilmelidir. <br /><br />İlaçlı Mücadele <br /><br />İlk ilaçlama,
tanelere ben düşme zamanında yapılmalıdır. Diğer ilaçlamalar ilacın etki
süresi bitince yinelenmelidir. Son yapılan ilaçlama ile hasat arasında
geçmesi gereken gün sayısı dikkate alınarak mücadeleye son verilmelidir.
Bu süre, ilaçların üzerindeki etiketlerinde yazmaktadır. Hasat bu
süreden önce yapılmamalıdır. <br /><br />Bağ Kanseri <br /><br />Bu hastalığı
bir tür bakteri meydana getirmektedir. Bağcılık yapılan hemen her ülkede
görülen bu hastalığa ülkemizde Orta Anadolu bağlarında daha sık
rastlanmaktadır. Ege Bölgesi'nde ise soğuk ve don olaylarının fazlaca
görüldüğü kesimlerde dikkati çeker. <br /><br />Bağ kanseri, fidanlıklarda,
asma fidanlarının aşı yerlerinde ve köklerinde omcalarda ise toprak
üstü kısımlarında, fındık veya ceviz büyüklüğünde tümörler şeklinde
görülür. Tümörler yeni meydana geldiğinde yuvarlak, yüzeyleri düz,
renkleri açık kahverengi ve yapıları yumuşaktır. Eskidikçe renkleri
esmerleşir ve yüzeyleri çatlayarak girintili çıkıntılı bir hal alır.
Adeta karnabahar çiçeğini andırır. <br /><br />Kanserle bulaşık fidanlar iyi
gelişmezler ve bu fidanlarla tesis edilen bağlar hastalıklı olur.
Yıldan yıla şiddetini arttıran hastalık asmaları zayıflatır, ürün
miktarı düşer ve sonunda asmalar kurur. <br /><br />Mücadelesi <br /><br />Kültürel Önlemler <br /><br />Fidanlık
toprağının bu hastalıkla bulaşık olması en önemli husustur. Şüpheli
fidanlıklardan köklü fidan ya da aşı kalemi alınmamalıdır. Şüpheli
hallerde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ilgili kuruluşlarının tavsiyeleri
doğrultusunda dezenfekte edilmesi gerekir. <br /><br />Kanser, eğer
fidanlıkta değil de bağda görülmüş ise ilaçlama ile birlikte koruyucu
önlemler almak gerekir. Hasat sonrasında Ağustos Eylül aylarında önce
tümörler bağ bıçağı ile sağlam dokuya kadar derinleşerek çıkarılır ve
temizlenir. Sonra yara yerlerine %5'lik göztaşı eriyiği sürülür daha
sonra bitkisel katranla yara yeri örtülür. <br /><br />Koruyucu önlem olarak
da budama, don ve dolu yaralarından olabilecek bulaşmaları önlemek için
bu gibi olaylardan hemen sonra bağlar %3'lük bordo bulamacı ile
ilaçlanmalıdır. </span></span></span><br />
<span style="color: #006600;"><span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;">Bağ Zararlıları <br /><br />Maymuncuk <br /><br />Maymuncuklar
genellikle siyah veya koyu kahverenkli 5-15 mm boyunda böceklerdir.
Vücutlarının üzeri yaldızla kaplı veya çizgilidir. Ağız parçaları kısa
ve geniş hortum şeklindedir. Yurdumuzda bölgelere göre zaman zaman yoğun
olarak bulunmakla beraber daha ziyade kumsal ve taban yerlerde tesis
edilmiş olan bağlarda her yıl ve yer yer görülürler. <br /><br />Maymuncuk
erginleri ilkbaharda gözler uyanmağa başladığı zaman kışladıkları yerden
çıkarak kabarmakta olan gözleri genç aşıları, filizleri daha sonraları
yaprakları yemek suretiyle zarar yaparlar. Yoğunlukları fazla olduğunda
gözlerin uç kısmından başlayarak taban kısmına kadar tamamen
yediklerinden, zarar yaptığı omcalar yeşermezler. <br /><br />Böyle bir bağa
uzaktan bakıldığında don vurmuş bir bağ gibi, görünür. Maymuncuklar
gözlerden başka olgun yapraklarda da beslenirler. Yaprakların
kenarlarını yarım yuvarlak şekiller meydana getirecek şekilde, damar
aralarını genişçe, muntazam sadece yaprak damarları kalacak şekilde
yemek suretiyle de zararlı olurlar. <br /><br />Larvalar (kurtlar) omcaların
kökleri ile beslenirler. Yoğun larva hücumuna uğrayan omcalar kurur
veya cılız kalıp verimden düşer. Özellikle yeni kurulmuş bağlardaki
zararları önemlidir. <br /><br />Maymuncukların en ekonomik zararı baharda
gözlerde meydana getirdikleri zarardır. Özellikle zararlı yoğunluğu
fazla ise zarar gören omcalardan o yıl ürün almak mümkün olmaz. <br /><br />Maymuncuklar
kışı ergin halde toprakta, omca kabukları altında, yere düşmüş
yapraklar altında geçirirler. İlkbaharda gözler uyanmaya başlarken
omcalara tırmanarak kabaran gözleri, daha sonraları yeni çıkan
yaprakları yiyerek beslenirler. Gündüzleri omcaların dibinde, toprakta,
omcanın yarık ve çatlaklarında, kabuk altında gizlenirler. Geceleri
faaliyete geçerler. Yumurtalarını omcaların dibine veya toprak içerisine
bırakırlar. 15-20 gün sonra yumurtalardan çıkan larvalar bitki kökleri
ile beslenerek gelişirler. Toprak içerisinde yaptıkları odacıklarda pupa
olurlar. Pupa dönemleri genel olarak 20-35 gün devam eder. Çıkan
erginler asma yapraklarında beslenirler. Yılda 1-1,5 döl verirler. <br /><br />Mücadelesi <br /><br />Bağın
içinde ve çevresinde zararlının kışlayabileceği barınak yerleri yok
edilmeli, bağ otlu bırakılmamalıdır. Ayrıca zararlının omcaya yerden
sürünerek tırmanması dolayısıyla, omcaların dallarına yapışkan bir
macunun çepeçevre sürülmesi halinde gelen erginler, yakalanır ve bunlar
kısa aralıklarla yapılan kontrollerde yok edilebilir. <br /><br />Erken
ilkbaharda zararlının çıkması muhtemel olan zamanlarda bağlarda
gözlemler yapılmalı, zararlının kendisi veya zararı görülür görülmez
ilaçlamaya geçilmelidir. İlaçların uygulanmasında omcaların tümüyle
ilaçlanmasına özen gösterilmesi, özellikle gözlerin ve kök boğazlarının
da ilaçla kaplanmış olması gerekmektedir. <br /><br />Bağ Salkım Güvesi <br /><br />Salkım güvesi ergini küçük bir kelebektir. Kelebeğin kanat açıklığı 10-12 mm, boyu 6 mm kadardır. <br /><br />Ön
kanatların zemini gri renkte, üzeri gri-mavi, kahverengi, kızılımsı
sarı ve zeytin yeşili renklerle mozaik gibi süslüdür. Arka kanatlar ise
gri renkte açık sarı, mavi parıltılıdır. Etrafı saçaklıdır. Yumurta
mercimek şeklinde ve çok küçüktür. Larva yumurtadan yeni çıktığında
yaklaşık 1 mm boyundadır. Olgun larva ise 9-10 mm boyundadır. Larvanın
vücut rengi genellikle sarımsı yeşildir. Koyu renkli üzüm çeşitlerinde
beslenen larvanın rengi mor renkte olabilir. Larvanın başı kahve
renklidir. Larva her döneminde çok hareketlidir. Rahatsız edildiğinde
salgıladığı ince bir iplikle kendini yere sarkıtır. <br />Pupa kahve
renginde ve boyu 5-7 mm' dir. Beyaz bir kokon içinde bulunur. Salkım
güvesi yurdumuz bağlarının tümünde yayılış göstermektedir. Salkım
güvesinin 1. döl larvaları salkımın tomurcuk ve çiçekleri, 2. döl
larvaları korukları 3. döl larvaları olgun taneleri delip içine girerek
beslenir. Tomurcuk çiçek veya tanede beslenen larva oradan çıkıp hemen
yanındakine girerek içinde beslenir. Bu şekilde birden fazla tanede
beslenir. Bu arada beyaz renkli salgıladığı ipliklerle taneleri
birbirine birleştirir. Olgun üzümde beslenme esnasında tanelerde sulanma
başladığı için larva bir tane içinde uzun süre kalamaz ve daha fazla
yer değiştirir. Bu arada larvanın girip çıkarken deldiği tanelerden akan
şekerli su çürüklük meydana getiren mantarların çoğalması sonucu
salkımda önemli derecede zarar meydana gelir. Salkım güvesi bu şekilde
direkt olarak üründe meydana getirdiği zararla bağların en önemli ve en
ekonomik öneme haiz zararlısıdır. <br /><br />Ayrıca yaş üzüm ihracatında
ambalajlamada sorun olarak karşımıza çıkar. Zarar görmüş üzümlerden
yapılan şarapların da kalitesi düşük olur. <br /><br />Salkım güvesi kışı
omca kabuklarının altında ya da barınabileceği yerlerde pupa halinde
geçirir. İlkbaharda uygun orantılı nem ve sıcaklıkta pupalardan
kelebekler çıkar. Kelebekler gündüzleri omcanın iç kısımlarında
hareketsiz dururlar. Akşamüstü güneş battıktan sonra sıcaklığın 10°C
üstünde olduğu saatlerde uçuşmaya başlarlar. Uçuşlar gece yarısına kadar
devam eder. Dişiler yumurtalarını baharda çiçek tomurcuklarına,
çiçeklere ve çiçek saplarına bırakırlar. Bir dişi 60-70 yumurta
bırakabilir. Yumurtalardan 8-10 gün sonra larva çıkar. Yeni çıkan larva
bir süre dolaştıktan sonra çiçek kılıflarını delip tomurcuk veya çiçek
kılıfı içine girer ve beslenir. Dört gömlek değiştirdikten sonra olgun
larva salgıladığı iplikçiklerle bir kokon örer ve onun içinde pupa olur.
1. dölün yaşam süresi 35-40 gün kadardır. 2. döl larvaları korukta; 3.
döl larvaları da asmanın olgun üzüm döneminde zararlı olurlar. Bu
dönemlerde hava koşulları zararlının gelişme isteklerine daha uygun
olduğundan bu döllerin gelişme süreleri daha kısadır. Salkım güvesi
genellikle yurdumuzda 3 döl verir. Ancak hava koşulları zararlının
isteklerine uygun olan bölgelerde ve yıllarda 4. bir döl daha meydana
gelebilir. <br /><br />Mücadelesi <br /><br />Salkım güvesi larvalarının
faaliyeti için sıcaklık ve orantılı nem bakımından omcaların iç ve alt
kısımları daha uygun olduğu için salkım güvesi dişi kelebekleri
yumurtalarını iç alt kısımlardaki salkımların üzerine bırakılır. Bu
nedenle omcayı askıya almak, aralama ve uç almayı omcanın iç kısmını
havadar tutacak şekilde yapmak, bağı otlu bırakmamak, kış temizliğine
önem vermek zararlının faaliyetini azaltmak bakımından yararlıdır. <br /><br />Bugün
için salkım güvesi ile en etkin mücadele yöntemi kimyasal mücadeledir.
Kimyasal mücadelede en önemli husus ilaçlama zamanının iyi bilinmesidir.
Bunun için de Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlarda çalışan
Ziraat Mühendisleri ve Ziraat Teknisyenlerince, tahmin-uyarı yöntemi
esaslarına göre yapılan incelemeler sonucunda saptanan ilaçlama
tarihleri, çeşitli araçlarla üreticilerimize bildirilmektedir.
İlaçlamalar için uyarı alındığında görevli elemanların önerdikleri
ilaçları, verilen dozlarda kullanmalıdır. Uygulamalarda özellikle
salkımların ilaçlanmasına özen gösterilmeli ve ilaçlama günün serin
saatlerinde yapılmalıdır. <br /><br />Unlu Bit <br />Ergin dişi oval ve yassı
biçimde, 3.5 mm uzunluğunda, 2-2,5 mm genişliğindedir. Vücut rengi sarı
veya sarımsı turuncudur. Ancak üzeri un görünümünde beyaz mumsu tabaka
ile örtülü olduğu için beyaz renkte görünür. <br /><br />Yumurta, uzunca
oval şekilde ve sarı renktedir. Yumurtalar beyaz mumsu iplikçiklerden
oluşmuş yığınlar arasında kümeler halinde bulunur. Bir kümede 150-200
adet yumurta vardır. <br />Larva açık sarı renklidir. Mumsu örtüleri
yoktur. Unlu bit asmanın her tarafına yayılarak, yaprak sürgün salkım ve
gövdede zarar yapar. <br /><br />Bitkinin özsuyunu emerek omcanın
zayıflamasına, üründen düşmesine ve sonunda kurumasına neden olur. Unlu
bitin salgıladığı tatlımsı maddeler çürüklük yapan mantarların
gelişmesine ortam sağlar. Böylece bitki organlarının üzerinde siyah
renkli küfler oluşur. Bunlar solunuma ve bitkinin güneş ışığından
yararlanarak besin maddesi üretmesine engel olarak bitkiyi zayıf
düşürdüğü gibi meydana gelen ürün de kalitesiz olur. <br /><br />Unlu bit
kışı ergin, yumurta ve çeşitli larva dönemlerinde omcaların kabuk
altında, yarık ve çatlaklar arasında, kök boğazına yakın yerlerde
geçirir. Mayıs ayı sonunda kışlağı terk eden ergin ve larvalar,
beslenmek üzere omcanın yeşil kısımlarına tırmanırlar. Yaz ortalarında,
taneler sulanmaya başlayınca salkımlara geçiş başlar ve bu dönemde
çoğalmaları da hızlanır. Yumurta bırakma süresi uzundur. Bu nedenle, her
zaman ergin yumurta ve larva dönemlerine her zaman birlikte rastlamak
mümkündür. Bir dişi 250-600 adet yumurta bırakabilir. <br /><br />Unlu bit
sıcak ve nemli yerleri seven bir zararlıdır. Bu nedenle ilkbaharda ve
yaz mevsiminde orantılı nem yüksek olduğu zaman çoğalmakta, kurak geçen
yıllarda zarar daha az olmaktadır. Bu nedenle unlu bitin zararı yıldan
yıla değişmekte ve özellikle sık dikilmiş nemli ve gölgelik bağlarda
daha fazla zarar yapmaktadır. Unlu bit yurdumuzda 2-6 döl vermektedir. <br /><br />Mücadelesi <br /><br />Çok
su tutan taban arazide ve gölgelik yerlerde bağ tesis edilmemelidir.
Zorunlu kalındığı taktirde omcalar seyrek dikilmeli ve sürgünler
yükseltilmelidir. <br /><br />Bulaşma görülen bağlarda omcaların yaprakları
seyreltilmeli, salkımların havalanması temin edilmelidir. Ayrıca kışın
budama yapılırken kabuklar soyulup yakılarak, zararlı yoğunluğunun
azalması sağlanmalıdır. <br /><br />Bağda unlu bite karşı kimyasal mücadele
iki devrede yapılabilir. 1. devre omcanın gövdesinde kabuklarda ıslaklık
görülmeye başladığı ve unlu bitin bitkinin yeşil kısımlarına doğru
yürümeye başladığı devredir. Bu devrede koruklar tahminen nohut
büyüklüğündedir. 2. devre unlu bitin yaprak ve salkımlara geçtiği
tanelerin sulanmaya başladığı devredir. <br /><br />Ancak 1. devrede zararlı birkaç omcada ve çok seyrek olarak rastlanmışsa sadece 2. devrede ilaçlama yapılmalıdır. <br /><br />İlk
devrede omcaların çoğunda, bulaşma saptanırsa ve ayrıca ihraç edilen
çeşitlerde her iki devrede de ilaçlama yapmak zorunludur. <br /><br />Her
iki devrede de tarım teşkilatlarınca öğütlenen ilaçlar önerilen dozlarda
yazlık yağ ile karıştırılarak kullanılmalıdır. Ancak yazlık yağların
kükürt ile karışması halinde yakma yapabileceği göz önünde
bulundurularak bağlarda kükürt kullanılması gereken durumlarda unlu bite
karşı yapılan uygulamalarla kükürt uygulaması arasında en az 15- 20 gün
zaman bulunmalıdır. Mecbur kalınırsa, ilaçlar yazlık yağ
karıştırılmadan kullanılmalıdır. <br /><br />İlaçlamalarda gövde, sürgün ve salkımların iyice ilaçlanmasına dikkat edilmeli ve ilaçlama kaplama şeklinde yapılmalıdır. <br /><br />Bağ Uyuzu <br /><br />Bağ
yaprak uyuzunu meydana getiren zararlı, gözle görülemeyecek kadar küçük
bir akardır. Akar kışı asmanın gözlerindeki tüyler arasında, kalın ve
ince dalların çatlakları arasında ergin halde geçirir. İlk baharda taze
yapraklara geçerek beslenmeye başlar. Yaprakları alt yüzünden emer. Emgi
yaptığı yerlerde yaprak üst yüzüne doğru kabarcıklar meydana gelir.
Kabarcıkların içinde beyaz renkli tüyler meydana gelir. Dişiler bu
tüylerin arasına yumurtalarını bırakır. Yumurtalar açılınca çıkan
yavrular da aynı erginler gibi beslenerek zararlı olurlar. <br /><br />Bu
akar türü yılda 7-8 döl vermektedir. Bu nedenle yapraklardaki belirtiler
devamlı olarak görülür. Uygun giden havalarda bulaşmalar çok olduğu
için yaprakların üstünde, çiçek tomurcuklarında ve çiçeklerde de
beslenir ve ağır zararlar meydana gelir. Kabarcıkların içinde önceleri
beyaz renkli olan tüyler zamanla kahverengi olurlar. Yeni bulaşmalarla
meydana gelen kabarcıkların üzerindeki tüyler beyaz renklidir. Beslenme
İlkbaharda gözler açılırken başlar, geç sonbahara kadar devam eder.
Zarara uğrayan yapraklar özümleme işini tam olarak yapamazlar ve
zararının yoğunluğu oranında ürün miktarı etkilenir. <br /><br /><br />Külleme
hastalığı için kükürt kullanılıyorsa bu zararlının zararı pek
hissedilmez. Çünkü kükürt bu zararlıyı da kontrol altında tutar. Ancak
kükürt kullanılmayan bağlarda yapraklarda kabarcıklar görüldüğü zaman
ilaçlama yapılmalıdır<br /><br />Bağ Filokserası <br /><br /><br />Filokseranın köklerde yaşayan formuna kök filokserası, yapraklarında yaşayan formuna yaprak filokserası denir. <br /><br />Kök filokserası yerli asmaların köklerinde, yaprak filokserası ise Amerikan asmalarının yapraklarında zarar yapar. <br /><br />Kök
filokserası oval veya armut şeklinde, sarımsı yeşil esmer, kırmızı
kahverengine kadar değişen renklerdedir. Sırtında koyu renkli lekeler
vardır. Ağız uzun bir emici hortum şeklindedir. Vücut uzunluğu 0,5-1,3
mm' dir. <br /><br />Yaprak filokserası ise 1,5-1,7 mm, sarı renkli sırt kısmı lekesizdir. Emici hortumu daha kısadır. <br /><br />Ayrıca
filokseranın kanatlı ve kanatsız olan formları vardır. Filokseranın
değişik formları tarafından 4 farklı tipte yumurta bırakır. Bunların bir
kısmı küçük bir kısmı büyüktür. Bir kısmı döllenmiş bir kısmı
döllenmemiş yumurtadır. <br /><br />Yumurtalardan çıkan larvalar gözle
görülmeyecek kadar küçüktür. Boyları 0,55 mm kadardır. Yeşilimsi sarı
renklidir. Dört gömlek değiştirdikten sonra ergin olurlar. <br /><br />Yurdumuzun
tüm bağ yetiştiriciliği yapan yerlerinde yayılmıştır. Zaman zaman
hissedilecek derecede zarar yapar. Kök filokserasının köklerde
beslendiği yerlerde emgi sonucu meydana gelen şişkinlikler görülür. Bu
şişkinliklerin çürüyüp dağılmaları ve bu şeklin devamlı tekrarı köklerin
görev yapamaz hale gelmesine sebep olur. <br /><br />Yaprak filokserası ise
yeni açılan tomurcuklara girerek taze tomurcuk ve yaprakları sokup
emer. Emgi noktalarında yaprak dokusu alt yüze doğru çıkıntılar yaparak
şişkinlikler meydana gelir. <br /><br />Filoksera ile bulaşık olan bağlarda
zamanla sürgünlerde genel bir durgunluk, omcada zayıflık, yapraklarda
küçülmeler, sararmalar görülür. Boğum araları daralır. Çubuklar
odunlaşamadıklarından kışın soğuktan etkilenirler. Ayrıca salkımlarda
tanelerin seyrekleştiği, normal şekerleme ve renklenmenin olmadığı
görülür. Omcalar birkaç yıl içinde ağır bir durgunluk göstererek
kururlar. Bu tip omcalar bağın içinde kümeler halindedir: <br /><br />Kök
filokserası, kışı nimf halinde omca köklerinde geçirir. İlkbaharda
beslenerek ergin olurlar ve yeni dölleri vermeye başlarlar. Köklerde
yumurtalar ve larvalar ana etrafında birlikte bulunurlar. Beslenen ve
gelişen larvalar ergin olarak yaz süresince bir kökten diğerine ve
toprak yarık ve çatlaklarına çıkarak diğer omcalara geçerler. Bunlara
göçmen denir ve yeniden çoğalarak yeni bulaşmalara sebep olurlar. Bir
yılda 4 veya daha fazla döl verirler. <br /><br />Yaprak filokserası, kışı
omca gövde ve dallarının kabukları arasında yumurta halinde geçirir.
Havaların ısınması ve gözlerin uyanması ile birlikte yumurtalar açılır
ve genç larvalar genç yapraklara giderek yaprakların alt yüzeylerinde
şişkinlikler meydana getirirler. Yaz boyunca 6-7 döl verir. <br /><br />Filokseranın
omca kökünü emdiği kısımda omcanın gösterdiği reaksiyon ile bir mantar
tabakası meydana gelir ve bu tabaka kökün iç kısımlarını çürümekten
korur. Yerli asmalarda bu reaksiyon yavaş olduğundan mantar tabakası ya
çok ince teşekkül eder veya hiç teşekkül etmez. Amerikan asmalarında bu
tabaka çok kalın olmaktadır. Bu bakımdan %60'dan az kum ihtiva eden
topraklarda bağ tesisinde toprağın tipine göre filokseraya dayanıklı,
toprağın kireç oranına, üzerine aşılanacak asma çeşidine ve bölge
koşullarına uyabilen anaçlar kullanılmalıdır. Filoksera ile mücadelede
en etkili yöntem budur. Bundan başka şu hususlara da dikkat edilmelidir;
<br /><br />Filoksera'nın bulunduğu bölgelerde temiz bölgelere topraklı veya topraksız asma fidan ve çubukları nakledilmemelidir. <br /><br />Kök
filokserasının kimyasal mücadelesi yoktur. Yaprak filokserası için
yapraklarda şişkinlikler görülür görülmez fidanlıklarda bulunan aşısız
köklü Amerikan asma fidanları sökülerek yakılmalıdır. Filokseranın
kontrolü ancak karantina önlemleri ve dayanıklı asma anaçlarının
kullanılmasıyla mümkündür. Bu nedenle filokseraya dayanıklı anaçların
üzerine yerli çeşitlerin aşılanmasıyla oluşmuş fidanlarla bağ tesis
etmek, filokseradan korunmak için tek yöntemdir. </span></span></span><br />
<span style="color: #006600;"><span style="font-family: Century Gothic;"><span style="font-size: x-small;"><span style="font-size: xx-small;">kaynak- www.fidanistanbul.com</span></span></span></span></span>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-5687712286954894242013-06-28T11:23:00.000-07:002014-06-04T00:50:36.401-07:00Fermantasyon Yoluyla Domates Tohumu Nasıl Elde Edilir<div class="smallfont">
<b>Fermantasyon Yoluyla Domates Tohumu Nasıl Elde Edilir?</b>
</div>
<hr size="1" style="background-color: #d1d1c9; color: #d1d1c9;" />
<div id="post_message_1113580">
Bildigim kadariyla Turkiye'de
domates tohumlarinin hasadinda genelde tohumu kurutma yontemi
kullaniliyor. Biz, asagida asama asama anlatmaya calistigim kuflendirme
yontemini kullaniyoruz. Pek bilinmeyen bu yontemi hasat sirasinda dikkat
edilmesi gereken konulardan da bahsederek resimlerle ozetlemeye
calistim:<br />
<br />
1) Eger domatesleri hasat etmeden once sigara ictiyseniz, bitkiyi
yetistirme doneminde Tutun Mozaik Virusu'ne kapi acmamak icin ellerinizi
sabunlu suyla iyice yikamayi ihmal etmeyin.<br />
<br />
2) Tohum hasadi yapilirken genelde bitkinin en cabuk olgunlasan ilk
meyvelerinden saglikli ve iri olanlari secilir. Biz, tohum hasadi icin
meyvelerin saglikli olmasi disinda bir kriter uygulamiyoruz. Irili
ufakli, gec ya da erken olgunlasan meyvelerin tohumlari hep beraber
toplanip birbirine karistiginda bitki cesidi daha saglikli temsil
ediliyor diye dusunuyoruz.<br />
<br />
3) Isleme baslamadan once, etrafta daha onceden hasat edilmis domates
tohumu bulunmamasina ve etrafin temiz olmasina dikkat ediyoruz.
Boylelikle farkli tohum cesitlerinin birbirine karismasini onluyoruz.<br />
<br />
4) Tohumunu alacagimiz meyveleri hasat ettikten sonra genislemesine ikiye kesiyoruz.<br />
<br />
<img alt="Name: Kuflendirme-1.JPG
Views: 951
Size: 48.1 KB" border="0" height="300" src="http://www.agaclar.net/forum/attachments/fidan-ve-fide-bitki-uretim-tohum-cimlenme-celik-asi/375121d1362432287-kuflendirme-1.jpg" style="margin: 2px;" width="400" /><br />
<br />
<img alt="Name: Kuflendirme-2.JPG
Views: 971
Size: 50.0 KB" border="0" src="http://www.agaclar.net/forum/attachments/fidan-ve-fide-bitki-uretim-tohum-cimlenme-celik-asi/375122d1362432287-kuflendirme-2.jpg" style="margin: 2px;" /><br />
<br />
<br />
5) Ikiye kesilmis domatesleri posalarini cikaracak sekilde sikarak
ustune tohumunu almak istedigimiz cesidin adini yazdigimiz cam bir
kavanozun ya da plastik bir bardagin (biz genellikle plastik bardak
kullaniyoruz) icine domates sulariyla birlikte tohumlari aktariyoruz.
Eger sizin tohumunu almak istediginiz domates fazla sulu degilse ya da
meyve sayisinin azligindan dolayi tohumlari icinde tutacak miktarda sivi
karisim elde edemeyecekseniz, karisimi sulandirmak icin su eklememenizi
tavsiye ediyoruz. Cesitli kaynaklar, eklenen suyun hem fermentasyon
surecine zarar verdigini hem de tohumlarin cimlenmesini tesvik ettigini
savunuyor. Boyle bir durumda tohumlari yine kurutarak hasat
edebilirsiniz.<br />
<br />
<img alt="Name: Kuflendirme-3.JPG
Views: 939
Size: 58.2 KB" border="0" src="http://www.agaclar.net/forum/attachments/fidan-ve-fide-bitki-uretim-tohum-cimlenme-celik-asi/375123d1362432287-kuflendirme-3.jpg" style="margin: 2px;" /> <br />
<br />
<img alt="Name: Kuflendirme-4.JPG
Views: 926
Size: 49.0 KB" border="0" src="http://www.agaclar.net/forum/attachments/fidan-ve-fide-bitki-uretim-tohum-cimlenme-celik-asi/375124d1362432287-kuflendirme-4.jpg" style="margin: 2px;" /><br />
<br />
6) Geriye kalan posayi yemekler icin sos yapiminda veya sicak komposta
karistirarak degerlendiriyoruz. Bardagin icine aktardigimiz, icinde
tohumlarin da bulundugu domates suyunu fermantasyona ugramalari icin
birkac gun bardagin icinde agzini kapatmadan bekletiyoruz. Domatesi
sikarken bu sivi karisimin icine ufak tefek domates parcalari da
karisacaktir, bu parcalari temizlemek ve tohumlari tek tek ayirmak icin
ugrasmayacagiz. Siviyi ve tohumlari icine aktardiginiz kabi gozden uzak
bir yerde tutmanizda fayda var cunku kokusu ve goruntusu rahatsiz
edebilir.<br />
kaynak. http://www.agaclar.net/forum/fidan-ve-fide-bitki-uretim-tohum-cimlenme-celik-asi/30572.htm</div>
<a href="http://www.yereltohum.net"><img class="" alt="" src="http://yereltohum.com/FileUpload/ds575571/File/yereltohumlogo5.png" /></a>
Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-2922191566254889072013-06-19T11:03:00.001-07:002013-06-24T11:08:09.202-07:00Tohumda çimlenme nasıl oluşur<b>Çimlenme nasıl olur</b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-kCa35W3AXRs/UcHyAdr8hiI/AAAAAAAAAjE/62IvL1PJ2Lk/s1600/sprout_day1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-kCa35W3AXRs/UcHyAdr8hiI/AAAAAAAAAjE/62IvL1PJ2Lk/s1600/sprout_day1.JPG" height="320" width="237" /></a></div>
<br />
Tohumdaki embriyonun uygun şartlar bulunca, gelişerek ana bitkiye benzer
bitki vermek üzere tohumdan çıkıp serbest hale geçmesi. Tohum
olgunlaştıktan sonra çimlenene kadar çok az su ihtiva ettiğinden bu
esnada hayat olayları çok yavaş olur. Tohumun bu haline uyku hali de
denir. Tohumlar çimlenme özelliğini kaybetmeden senelerce uyku halinde
kalabilirler<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-AaYQiT8ff9E/UcHyLX7UwCI/AAAAAAAAAjU/Db0bDb2jNt8/s1600/108958.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-AaYQiT8ff9E/UcHyLX7UwCI/AAAAAAAAAjU/Db0bDb2jNt8/s1600/108958.jpg" height="140" width="320" /></a></div>
. <br />
Çimlenme ile birçok fizyolojik olaylar ortaya çıkmağa başlar. Mesela
25°C’de tohumun şişmesinden 12-14 saat sonra tohumun embriyonunda, hem
hücre bölünmeleri, hem de hücre uzamaları teşekkül eder. Çimlenmede en
tipik metabolik değişmenin, solunum şiddetlenmesi olduğu ortaya
konulmuştur. Bezelye tohumlarında, şişmeden 2-4 saat sonra çok açık
solunum şiddetlenmesi gözlenmiştir. Ayrıca çimlenme ile enzimler de
yüksek bir faaliyet gösterirler. Yalnız esas olarak tohumlu çimlenmenin
açık olarak ortaya çıkması için öncelikle tohum tarafından su emilmesi
gerekmektedir. Tohumun suyla şişme ve hacmin artışı sonucu tohum gömleği
yırtılır. Birçok tohumlarda ise embriyo kökçüğü tohum gömleğini yırtar
ve kökçük dışa uzanarak çimlenmenin gözle görünen ilk nümunesini
gösterir. Çimlenme ile tohumun yağ, protein gibi maddelerinde azalma
görülür. <br />
Çimlenmenin biraz ilerlemesi ile ilk kök, hızla toprakta büyür ve yan
kökler ile kök tüyleri bakımından gittikçe zenginleşir. Bundan sonra
açığa çıkan fidecikte tipik dış farklılıklar görülmeye başlar.
Çimlenmeye doğrudan doğruya veya dolaylı olarak etki yapan dış ve iç
şartlar vardır. Bu şartlar; su, ısı, oksijen, tohum gömleğinin yapısı,
kimyasal madde etkileri olarak sayılabilir. Kafi miktarda ısı, nem ve
oksijen biraraya gelmedikçe çimlenme başlamaz.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-_g9ozpzdWiY/UcHyFK-nn-I/AAAAAAAAAjM/3IISaxCEljY/s1600/310124_369963173109961_1855430431_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-_g9ozpzdWiY/UcHyFK-nn-I/AAAAAAAAAjM/3IISaxCEljY/s1600/310124_369963173109961_1855430431_n.jpg" height="182" width="320" /></a></div>
<br />
<hr />
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=6246892603643427807" name="cimlenme-nedir"></a><code> Çimlenme Nedir</code>
<br />
Döllenme olayından sonra oluşan tohumlar su, yağmur suları, rüzgâr ve
canlıların etkisiyle çevreye dağılır. Çevreye dağılan tohumlar, uygun
ortam şartlarında su alarak şişer ve kabuğu çatlayarak embriyosu serbest
kalır. Bu olaya çimlenme denir.
Çimlenme demek, tohumun canlı kısmı olan embriyonun bölünüp çoğalarak
kök, gövde, yaprak kısımlarını oluşturup, bitkiyi meydana getirmesi
demektir. Çimlenme sırasında embriyonun ihtiyacı olan besin, besi doku
(çenek) tarafından karşılanır. Çünkü bu esnada embriyo fotosentez
yapamaz. Ancak, solunum yapabilir ve havaya karbondioksit verir.<br />
Çimlenmenin olabilmesi için gerekli şartlar<br />
1)Belli sıcaklık<br />
2) Su (nem)<br />
3) Oksijen ‘dir.<br />
Çimlenme için ışık, besin, toprak, karbondioksit gerekli değildir!!!
(Işık, su, yeterli sıcaklık, besin, toprak büyüme için gereklidir.
Gübre, çimlenmeyi ve de büyümeyi hızlandırır.)<br />
Çimlenme sırasında embriyo büyüklüğü, metabolik etkinlik hızı,
solunum hızı, su emilimi, hücre sayısı, yeni dokuların oluşumu artarken,
çenek büyüklüğü ve bitkinin kuru ağırlığı azalır. Bitkilerin ilk
yaprakları oluşup, fotosentez olayına başladıkları andan itibaren kuru
ağırlık tekrar artmaya başlar.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<object id="BLOG_video-UPLOADING-0" class="BLOG_video_class" contentid="UPLOADING" width="320" height="266" ></object></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-T3SU_yXDDPs/UcHyThzKOYI/AAAAAAAAAjc/C_6Bdn1QHLs/s1600/cimlenme.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-T3SU_yXDDPs/UcHyThzKOYI/AAAAAAAAAjc/C_6Bdn1QHLs/s1600/cimlenme.gif" height="163" width="320" /></a></div>
<br />
<hr />
<b>Çimlenme nedir</b><br />
Tohum içinde embriyo ve besin maddesi bulunan yapıdır. Tohumdan bitki
kökünün, gövdesinin ve yaprak ve çiçeklerin oluşmasına çimlenme denir.<br />
Tohum çimlenirken gerekli besini çeneklerden alır. Tohumun çimlenebilmesi için uygun sıcaklık ve hava gerekir.<br />
Buğday ve mısır gibi bitkilerin bir tana çeneği bulunur bunlara “tek
çenekli bitkiler”, fasulye ve nohut gibi bitkilerde iki tane çenek yer
alır bunlara da “iki çenekli bitkiler” denir.<br />
Çimlenme esnasında tohumun yapısındaki besin kullanılır ve böylece yeni bir bitki oluşur.<br />
<span style="font-size: xx-small;">kaynak= http://www.hakkinda-bilgi-nedir.com</span>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-31628119327704463822013-06-17T10:21:00.001-07:002013-06-17T10:23:23.403-07:00Domateste Çiçek Burnu Çürüklüğü <h2>
</h2>
<h2>
Domateste Çiçek Burnu Çürüklüğü </h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-eQz_MxaUaM4/Ub9E9P9OK-I/AAAAAAAAAik/2w4josqMWIE/s1600/kalsiyum2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-eQz_MxaUaM4/Ub9E9P9OK-I/AAAAAAAAAik/2w4josqMWIE/s1600/kalsiyum2.jpg" /></a></div>
<h2>
</h2>
Domateste verim kayıplarına yol açan çiçek burnu çürüklüğü kalsiyum
noksanlığından kaynaklandığı, buna sebep olarak da tuz stresi
gösterilmektedir. Çünkü tuzun çiçek dokularındaki toplam ksilem alanında
azaltıcı etkisi olduğu bildirilmektedir.<br />
<br />
Başlangıçta meyvenin çiçek burnunda oluşan açık renkli leke, giderek
kahverengi ve siyah renge dönüşür ve sonra da kuru, deriye benzer bir
görünüm alır. Daha sonraki aşamalarsa mantar enfeksiyonu sonucunda bu
bölge yumuşak ve ıslak bir görünüme dönüşebilir. Eğer çiçek burnu
çürüklüğünü oluşturan koşullar fazla ise bu belirtiler meyvelerin erken
döneminden itibaren görülmeye başlar.<br />
<br />
<b>NEDENLER;</b><br />
<b> </b>Gerçek neden, meyvedeki Kalsiyum eksikliğidir. Kalsiyum eksikliğine etki eden nedenler;<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-L3mh4tBcmNM/Ub9FP7ZHHnI/AAAAAAAAAis/apDETwq2K68/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC041.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-L3mh4tBcmNM/Ub9FP7ZHHnI/AAAAAAAAAis/apDETwq2K68/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC041.jpg" height="320" width="255" /></a></div>
<ul>
<li>- Düzensiz sulamalar. (Genellikle çok sulamalardan sonraki susuz koşullar)</li>
<li>- Bitki gelişiminin hızlı olması.(hızlı büyüyen bitkiler çok su ve çok Kalsiyuma ihtiyaç duyar.)</li>
<li>- Bazı besin elementlerinin aşırı seviyede bulunması.(Fazla
Azot, gelişmeyi hızlandırdığı için Kalsiyum ihtiyacını artırır;
fazla Potasyum da Kalsiyumdan yararlanmayı engeller.)</li>
<li>- Dikimin soğuk toprağa yapılması. Kalsiyumu kullanılabilir
forma çeviren organizmalar düşük sıcaklıklarda etkili çalışamazlar
ve bitki yeteri kadar kalsiyum alamaz. Toprak sıcaklığı arttıkça bu
organizmaların çalışması da arttığından, daha fazla miktarda
Kalsiyum, kullanılabilir forma dönüşebilir.</li>
<li>- Kök çevresindeki derin sürümler. Çapa ve ya sürüm işlemleri
derin yapıldığında, kök uçları zarar göreceğinden dolayı, bitkinin su
alımı engellenir ve böylece meyvelere taşınması gereken Kalsiyum
miktarında azalma olur.</li>
<li>- Topraktaki tuzluluğun yüksek oluşu.</li>
<li>- Aşırı azotlu gübrelemeler.</li>
<li>- Köklerde zarara neden olan hastalık ve zararlılar da Kalsiyum
alımını engellediğinden Çiçekburnu Çürüklüğü’ne neden olabilir.</li>
<li>- Bitkilerin susuz kalışı da Kalsiyum alımını azalttığından dolayı Çiçekburnu Çürüklüğü’ne neden olabilir.</li>
<li><br /></li>
</ul>
<b>ÖNLEMLER</b><br />
<ul>
<li>- Toprağa Kalsiyum vermek, toprak tuzluluğunun artmasına neden
olacağı için yararlı bir önlem değildir. Bu nedenle kalsiyumlu
gübreler ya çok olabildiğince erken verilmeli ya da geç kalınmış
ise yapraktan uygulanmalıdır.</li>
<li>- Toprak nemi dengede tutulmalıdır. Sulamalar yeterli olmalıdır
fakat fazla olmamalıdır. Sulamalar arasındaki sürede toprak
kurumamalıdır. Seyrek ve çok sulama yerine, sık ve az sulama tercih
edilmelidir.</li>
<li>- Malçlama toprak nemini stabil tutacağı için yararlıdır.</li>
<li>- Ot mücadelesi için yapılan çapa işlemleri ve ya sürümler yüzeysel yapılmalı, saçak köklere zarar verilmemelidir.</li>
<li>- Azot sadece yeteri kadar verilmeli, fazla verilmemelidir.</li>
</ul>
- Soğuk toprağa dikim yapmaktan kaçınılmalıdır.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-seeRtHrdf7o/Ub9FWgsqQpI/AAAAAAAAAi0/SQoK2sQXNLw/s1600/Foto(742).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-seeRtHrdf7o/Ub9FWgsqQpI/AAAAAAAAAi0/SQoK2sQXNLw/s1600/Foto(742).jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-44980324827424721492013-05-19T15:19:00.001-07:002013-05-19T15:22:33.782-07:00Yoğurt mayalama<div class="post-body entry-content" id="post-body-8882884648470827100" itemprop="articleBody" style="width: 298px; position: relative; "><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Süt ve süt ürünlerine çok düşkün bir aileyiz.Bunun yanında sağlıklı beslenmeye de çok önem veririz.23 yıllık evliliğimde-iki küçük çocuk ve yoğun iş temposuna rağmen-bir kez olsun hazır çorba veya bulyon tablet girmedi evimize.Herşeyi kendim yaptım,sağlıklı beslenme adına.Tabi küçük yerde oturuyor olmak, doğal gıdalara rahatça ulaşabiliyor olmak buna olanak sağlayan bir ortamdı.Evliliğimizin ilk haftasından itibaren köyden,taptaze,yeni sağılmış günlük sütümüz geldi.Haftada bir gün yoğurdumuz mayalandı.Çocuklarımız ek gıdaya geçtiğinde onlar için hergün, günlük yoğurt yapıldı.<span class="goog_qs-tidbit goog_qs-tidbit-0">Bu arada da yoğurt mayalama konusunda -naçizane-bir uzmanlık kazanıldı.</span><br><span class="goog_qs-tidbit goog_qs-tidbit-0">Bir süredir</span> bloklarda gezerken çeşitli yoğurt mayalama tarifleri okuyorum.Küçük yerlerde yaşayanlar için hem doğal malzemelere(süt ve maya) hem de bu konularda bilgi alınabilecek tecrübelere ulaşmak daha kolay.Ben de zamanında -nurlar içinde yatsın-eşimin halasından bu konuda çok şey öğrenmiştim.Artık çok özlesek de doğal süt bulamıyoruz ve hazır sütlerden yapılan yoğurda da gerek duymuyoruz.Bulabilenler ve yapabilenler için bildiklerimi anlatmak istiyorum size, belki birilerine bir faydam dokunur...<br> Yoğurt yapmak için öncelikle sütünüzden emin olmalısınız.Sağlıklı koşullarda sağılmış ve size ulaştırılmış olmalı.Bazen akşamdan sağıp(özellikle sıcak havalarda) bozulmasın diye içine çamaşır sodası atabiliyorlar veya su karıştırabiliyorlar.Onun için aldığınız sütten eminseniz kullanın, aksi halde o sütü ne alın ne de yoğurt yapın;hazırını yeyin daha iyi.<br>Sütünüzü muhakkak sadece bu iş için kullandığınızbir süzgeç ve tülbent bezi ile süzün.(Çünkü başka gıdaların kokusu süte geçmemeli ve içinde olabilecek toz vs.nin ayrılması için çok ince bir süzgüye ihtiyaç vardır.)Sütünüzü karıştırmak için kullandığınız kaşık başka amaçla kullanılmamalı.Sütü kaynatacağınız tencereyi önce suyla çalkalamalısınız.<br>Bazı kişiler yoğurt koyu olsun diye sütü çok kaynatırlar,bu doğru değildir.Süt kesinlikle on dakikadan fazla kaynatılmamalıdır.Kaynama işlemi bitince süt mayalanacağı kaba alınmalıdır.Bunun için bir cam kap seçilmesi idealdir.Kullanılacak kap mermer yada taş gibi sütün sıcaklığını çabuk alacak bir malzeme üzerine konulmamalıdır.Mümkünse tahta bir zemine ve sıcaklığını muhafaza etmesi için kalın bir bezin içine oturtulmalıdır.Süt boşaltılırken mümkün olduğunca yukarıdan boşaltılmalıdır ki köpük köpük olsun ve yoğurdunuzun dokusu daha güzel olsun.Sonra sütünüzün sıcaklığını ayarlamalısınız.Bunun için serçe parmağınızı sütün içine sokup bakacaksınız.Sıcaklığını hissedeceksiniz ama parmağınızı yakmayacak.Süt mayalanma sıcaklığına gelene kadar bu şekilde yerinde soğutulursa üzeri güzel kaymak bağlar.<br>Bu arada siz mayanızı hazırlamalısınız.Bunun için ev yoğurdu bulmalısınız.Pastörize bir yoğurt kullanırsanız iyi sonuç alamazsınız,çünkü bunlar farklı yapıdadır ve oldu zannedersiniz ama kaşığınıza aldığınızda erimiş kaşar gibi uzar gider.<br>Miktar olarak 1 kilo süte bir kaşık maya kullanılır ama bu dolu bir yemek kaşığı değildir kesinlikle.Mayanın fazla olması daha iyi sonuç vermez,tam tersine yoğurdunuzun ekşi olmasına sebep olabilir.Ben bir kiloya bir tatlı kaşığı(dolu dolu) tercih ediyordum.Mayanınızı kaşıkla iyice ezip pütürsüz bir doku elde etmelisiniz.yalnız ne kadar iyi ezerseniz ezin mayanın süte homojen dağılabilmesi için koyu kıvamlı olmaması gerekir yani mayayı sulandırmalısınız.(Koyu bir ayran kıvamında olmalı)Bazı kişiler bu işi sütten bir-iki kaşık koyarak yaparlar ama doğru değildir;çünkü böyle yaparsanız yoğurdunuz pütürlü (kesik kesik)bir yapıda olur.Onun için su ile ezmelisiniz.<br>Mayayı süte karıştırmak için kullanacağınız kaşığın sapı kabın dibine değecek uzunlukta olmalı.Sütün üzerinde oluşan kaymağı tam ortasından,yavaşça, bozmadan delmelisiniz.Kaymak içine karışırsa iyi olmaz.Hem de yoğurt olunca kaymağı üzerinden kolayca toplayıp alabilir ve daha az yağlı bir yoğurt yersiniz yada kaymağı yapacağınız böreklerde veya çorba terbiyelerinde kullanarak muhteşem lezzetler elde edersiniz.Kaşığı sütün içine soktuktan sonra dikkatli olmalısınız, mayayı (çorba terbiyesi yapar gibi)çok yavaş dökmeli buna karşılık kaşığı, kaymağı bozmadan hızlı hızlı sallamalısınız.maya muhakkak sütün her tarafına çok güzel karışmalı.<br><br>Bundan sonraki aşamada yoğurdunuz daha koyu kıvamlı olsun istiyorsanız;Kabınızın üzerine kapak koymayın bunun yerine buharın kolayca çıkabileceği süzgeç tarzı birşey koyun ve üzerini güzelce,kalın bez,battaniye ile örtün<br>Yoğurdu açma zamanını unutma ihtimaline karşı mutlaka saatinizin alarmını kurun.Ne kadar bekleteceğiniz de çok önemlidir.Çok bekletmekle iyi sonuç alamazsınız.Tam tersine yoğurdunuz sulanır ve ekşir.2,5 saat idealdir.Süre dolduğunda kabınızın üzerindeki örtüleri alıp soğumasını beklemeden buzdolabına koyunki şoklama olsun.Soğuyunca kapağını kapatın ki buharlar kapakta birikip yoğurdu sulandırmasın.Bundan sonra 24 saat bekletin.<br>Vee mutlu son. Artık yoğurdunuz yenmeye hazır.Yalnız burada da dikkat edeceğiniz önemli birşey var, yoğurdu alırken dibe doğru değil, üstten üstten almalısınız ki sulanmasın.<br>Bu kadar uzun anlatıma bakarak gözünüz korkmasın,aslında çok kolay.Ben işiniz biraz daha kolaylaşsın ve emekleriniz boşa gitmesin diye oldukça ayrıntı verdim,bütün tecrübemi aktardım.Keşke süt bulabilsem de ben de yapsam.malesef İstanbul'da mümkün değil.<br>Sizlere kolay gelsin ve afiyet olsun....</span><div style="clear: both; "></div></div><div class="post-footer" style="margin: 1.5em 0px 0px; "><div class="post-footer-line post-footer-line-1" style="margin: 10px 0px; "><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span class="post-author vcard" style="margin-right: 1em; margin-left: 0px; "><span class="fn" itemprop="author" itemscope="itemscope" itemtype="http://schema.org/Person"><a href="http://www.blogger.com/profile/06609231906552816601" rel="author" title="author profile" style="text-decoration: none; "><span itemprop="name">Yücel Eser Bandırmalı</span> </a></span></span></span></div></div><br><div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://lh6.googleusercontent.com/-ru3con6Zgks/UZlQp8bJeCI/AAAAAAAAAhE/1ezViM73J_c/s640/blogger-image-770535893.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://lh6.googleusercontent.com/-ru3con6Zgks/UZlQp8bJeCI/AAAAAAAAAhE/1ezViM73J_c/s640/blogger-image-770535893.jpg"></a></div>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-33422905421257126982013-04-26T13:03:00.003-07:002013-05-16T12:59:57.814-07:00çilek yetiştirme<div class="haberBaslik">
Saksıda çilek yetiştirme</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-BWHaNQw__-0/UXrddMAVL_I/AAAAAAAAAfI/qbUU1KN1aSk/s1600/cilek.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-BWHaNQw__-0/UXrddMAVL_I/AAAAAAAAAfI/qbUU1KN1aSk/s1600/cilek.jpg" height="300" width="400" /></a></div>
<div align="center">
<br /></div>
<span class="haberMetin"> Meyveli bitkiler arasında çilek saksıda en kolay yetişen ve sevilen meyvesi ile mükafatlandırıcı bir bitkidir. Kalıcıdır ve neredeyse herdem yeşil bitki sayılabilir. Fazla soğuğa maruz kaldığında bazen toprak üstü bölümü kurusa bile, baharda çabucak yeşerir.<br />
<br />
Çilek bitkisi fazla yer kaplamaz. Pencere önünde bile yetişir. Hastalıklara karşı dayanıklıdır. Saksıda yetiştirilen çilekler bahçedeki gibi toprağa temas etmediği için salyangoz ve çeşitli böcekler tarafından yenmez. <br />
<br />
Mantar hastalıklarına tutulmaz. Çapalama, yabani ot temizliği gibi zahmetleri yoktur. Müsait bir teras vs. varsa kasalar içinde yetiştirilerek epey ürün alınabilir.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Çilek çeşitleri</span><span class="haberMetin"> Çilek çeşitlerinin hemen hepsi saksıda yetiştirilebilir. Bahar sonlarında meyveye duran geleneksel çilek türlerinden başka değişik cinsler de saksıda yetiştirilebilir.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Osmanlı çileği: </span><span class="haberMetin">Ülkemize has bu cins pembe renkli, nisbeten küçük fakat son derece kuvvetli ve hoş bir aromaya sahiptir. <br />
</span><br />
<img align="right" border="1" src="http://www.evdose.com/tur/bahce/resim/bah0260b.jpg" hspace="10" vspace="5" /><span class="haberKucukBaslik">Dağ çileği: </span><span class="haberMetin">Dağ çileği dağlık bölgelerde kendiliğinden yetişir. Bu çok ufak meyveli fakat nefis aromalı cins tohumdan yetiştirilir. Tohumların her yıl yeniden ekilmesi gerekir. Dağ çileği ormanlık bölgelerimizde bolca yetişir ama tohumlarını ülkemizde temin etmek zordur. <br />
<br />
Tohumlar sonbaharda humuslu bir kompostla doldurulmuş saksılara serpilir. Toprağı fideler çıkıncaya kadar püskürteçle sulanır. Kış boyunca camekanlı balkon gibi aydınlık fakat ısıtılmayan bir yerde tutulur. Fideler mart sonlarında asıl yerlerine dikilir.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Yediveren çilekler: </span><span class="haberMetin">Kış ayları hariç devamlı çilek veren bu cins saksıda yetiştirmek için elverişlidir. Çoğunlukla ufak meyveli türü bilinir. Oysa gayet iri meyve veren türleri de vardır.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Işık: </span><span class="haberMetin">Güneşli ve havadar bir mekan elverişlidir. Çilek bitkisi aşırı olmamak şartı ile gölgeye dayanıklıdır. Ancak kaliteli ve lezzetli meyve için mutlaka günde 5-6 saat direkt güneş gerekir.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Sulama: </span><span class="haberMetin">Çilek meyve zamanı bol su ister. Toprağı kurumadan hemen sulamalıdır. Bununla beraber bitkinin çürümemesi için saksı dibinde su beklemesi önlenmelidir. Meyve zamanı geçtikten sonra aşırıya kaçmadan sulanmaya devam edilir.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Saksı: </span><span class="haberMetin">Çilek saksılarının fazla derin olması gerekmez. Fideler uzun çiçekliklere, asma veya duvara monte saksılara, cepli çilek saksılarına, derince kasalara dikilebilir. Hangi cins olursa olsun saksılar biraz yükseğe yerleştirilmelidir. Dikimden evvel drenaj delikleri olan saksıların dibine birkaç saksı kırığı konur.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Toprak: </span><span class="haberMetin">Genel kullanıma uygun hazır torflar çilek için idealdir. Çilek organik maddelerce zengin toprağı sever. Bu yüzden torfun içine bir miktar yavaş yarayışlı organik gübre karıştırılır. Çilek aynı saksıda 2-3 yıl durabilir. Bununla beraber meyve verebilmesi için her kış sonunda toprağına besin takviyesi yapılmalıdır. Saksı değiştirme yerine her yıl çoğalan fidelerden ayrılıp yeni bitkiler elde etmek daha uygun olacaktır. Taze bitkiler yetişince eskiler elden çıkarılır.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Ekim - Dikim</span><span class="haberMetin"> Saksılı fideler her mevsim ekilebilir. Çıplak köklü fidelerin mart veya eylül ayında ekilmesi uygundur. Bununla beraber birkaç gün gölge ve serinde tutulmak kaydı ile yaz ortasında bile böyle fide ekilebilir.<br />
<br />
Fideler sera ve çiçekçilerden saksı içinde alınabileceği gibi, bir çilek bahçesinden alınacak köklü fideler kullanılabilir. <br />
<br />
</span><br />
<div align="center">
<img align="middle" alt="" border="1" src="http://www.evdose.com/tur/bahce/resim/bah0260d.jpg" hspace="0" vspace="10" /></div>
<span class="haberKucukBaslik">Hasat sonrası bakım</span><span class="haberMetin"> Sadece baharda meyve veren çilekler hasat sonrasında budanır. Yani eski yaprakları tamamen kesilir. Kuru yaprak ve saplar toprak yüzeyinden toplanır. Çoğalan kökler ayrılarak saksıda belli sayıda bitki bırakılır. Böylece kalan fideler gürbüzleşir ve hastalık riski azalmış olur. Bitki kısa sürede yeni yapraklar vermeye başlar.İyi bakılan bitki bazen sonbaharda birkaç sürpriz çilek verebilir. Yediveren çileklerde budama kışa doğru yapılır. Çilek meyvesiz zamanlarda da sevimli ve dekoratif görünüşü ile balkonları süsleyecektir.<br />
<br />
Kış aylarında çilek saksıları kuytuya çekilir. Üzerleri biraz kuru ot, yaprak vs ile örtülür. Toprağını kurutmayacak kadar arada bir sulamak lazımdır.<br />
<br />
</span><span class="haberKucukBaslik">Hastalık ve zararlılar</span><span class="haberMetin"> Saksıda yetişen çileklerde uygun şartlarda fazla hastalık görülmez. Çilekler havadar,yeteri kadar güneş gören bir yerde tutulmalı, aşırı sulama yapılmamalıdır. Böylece mantar hastalıklarından etkilenmez. Hazır toprak ve hazır organik gübre kullanılıyorsa böcek türü zararlılardan da korunmuş olur.</span>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-18221893953009532632013-04-02T09:52:00.001-07:002013-04-02T09:52:39.899-07:00erik yetiştiriciliği<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-ZjtlBzS6tao/UVsG7WcV4nI/AAAAAAAAAdY/kiJFFQV4KFk/s1600/can+erik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-ZjtlBzS6tao/UVsG7WcV4nI/AAAAAAAAAdY/kiJFFQV4KFk/s1600/can+erik.jpg" height="400" width="394" /></a></div>
Erikler Prunus cerasifera (Yeşil erikler = Can erikler), P. salicina
(Japon erikleri) ve P. domestica (Avrupa erikleri) olmak üzere üç türe
ayrılmaktadır. Bu türler içinde Can erikleri sofralık ve anaçlık olarak,
Japon erikleri sofralık ve teknolojik (reçel, meyve suyu, marmelat vb.)
olarak, Avrupa erikleri ise kurutmalık ve sofralık olarak tüketilmeye
uygundur.<br />
<strong>İKLİM İSTEKLERİ</strong><br />
Erik türlerinin iklim istekleri birbirinden farklıdır. Can erikleri
ılıman; Avrupa erikleri kışı daha soğuk geçen, soğuk ılıman; Japon
erikleri ise kışı soğuk geçmeyen ılıman veya sıcak ılıman iklimlerde en
uygun şekilde yetişirler. Birçok meyve türlerinde olduğu gibi erik
ağaçlarının da kışın dinlenme döneminde + 7.2 santigrat derecenin
altında belli bir süre üşüme ihtiyaçları vardır. Bu süre can eriklerinde
450-500, Japon eriklerinde 600 saat, Avrupa eriklerinde ise 1000 saatin
üzerindedir. Eriklerde soğuğa ve dona hassasiyet çiçeklenme ve genç
meyve döneminde artar. Bu nedenle erken çiçek açan Can ve Japon
eriklerinin kış ve ilkbahar donlarının sık olduğu bölgelerde
yetiştirilmesi sakıncalıdır. Genç meyvelerin soğuğa dayanıklılığı çok
azdır. Açmış çiçekler -2.2 ile -0.6 santigrat dereceye dayanabildikleri
halde, genç meyveler -1.1 ile -0.6 santigrat derecede zarar görmektedir.<br />
<strong>TOPRAK İSTEKLERİ</strong><br />
Erikler toprak bakımından orta derecede seçicidir. Saçak köklü
olduklarından az derin topraklarda da yetişebilirler. Can erikleri
çeşitli topraklara kolaylıkla uyar. Fakir, kuru ve kireçli topraklarda
olduğu gibi nemli topraklarda da iyi sonuç verir. Şeftaliye nazaran
kireçli topraklara daha iyi dayanırlar. Japon erikleri için en uygun
topraklar humuslu, besin maddelerince zengin, nemli ve sıcak
topraklardır. Ağır topraklarda Avrupa erikleri Japon eriklerine göre
daha iyi sonuç verirler. En uygun toprak pH'sı 6,5 tur.<br />
<strong>BAHÇE KURMA</strong><br />
Dikim şekli ve zamanı: Kendine verimli çeşitlerle bahçe kurulacağı
zaman her çeşit blok şeklinde yerleştirilmelidir. Bloklarda sıra sayısı
arazi büyüklüğüne ve ekonomik şartlara göre saptanır. Kendine kısmen
verimli veya kendine kısır çeşitlerle bahçe kurulacaksa çeşitlerin
birbirini tozlayacak şekilde dikilmesi gerekir. Pazara uygun bir çeşidin
tozlayıcı olarak kullanılması durumunda, 2 sıra ana çeşide 1 sıra
tozlayıcı yeterlidir. Aksi halde 8 ana ağaca 1 tozlayıcı gerekir.Kışı
ılık geçen ve fazla yağışlı olmayan bölgelerde fidanlar Aralık ayından
ilkbahara kadar dikilir. Kışı soğuk ve yağışlı olan bölgelerde ise dikim
ilkbahar mevsiminde yapılmalıdır.<br />
Dikim aralığı: Kapama erik bahçelerinde kare veya üçgen dikim şekli
uygundur. Diğer meyve türleri ile karışık yetiştirilebilecek veya
ziraatı yapılacaksa dikdörtgen dikim tercih edilir. Erikler 5 x 5 veya 6
x 5 aralıklarla dikilir.<br />
Fidan dikimi: Erik bahçesi kurulacak arazi dikimden 1-2 ay önce derin
olarak sürülür, drenaj sorunu varsa drenaj kanalları açılır, tesviye
yapılır. Tesviye edilen arazide fidan dikim yerleri işaretlenir. 60 x 60
cm boyutunda çukurlar açılır. Çukurların genişlik ve derinliği 50
cm'den az olmamalıdır. Dikimden önce fidanlara kök tuvaleti yapılır.
Fazla uzamış, yaralanmış, kuru, kırık veya kıvrık olan kökler kesilip
atılır. Fidanın tepesi 80-100 cm'den, varsa yan dalları 2-3 göz
üzerinden kesilir. Fidan dikimleri mutlaka dikim tahtasıyla
yapılmalıdır. Dikimde fidan, aşı noktası dikim tahtasının 2-3 parmak
yukarısında kalacak şekilde ortadaki kertiğin hizasında tutulur. Çukurun
dip kısmına üstten çıkan toprak ve yanmış gübre karışımı konarak kümbet
yapılır. Fidan, kökleri serbest olarak bu kümbete oturtulur. Çukurun
altından çıkan toprakla örtülerek sıkıştırılır. Fidanın aşı noktasının
toprak altında kalmamasına dikkat edilmelidir. Fidanın etrafına genişçe
bir su yalağı yapılarak can suyu verilir. Hakim rüzgar yönünde olmak
üzere fidanın yanına bir herek dikilir ve fidan ~ şeklinde bu hereğe
bağlanır.<br />
<strong>YILLIK BAKIM İŞLERİ</strong><br />
Toprak işleme: Erik bahçeleri sonbaharda bir, ilkbaharda iki kez
olmak üzere en az üç kez sürülmelidir. Erik kökleri yüzeysel olduğundan
derin toprak işlemeden kaçınılmalıdır. Baharda ağaç dipleri çapalanır.<br />
Sulama: Yıllık yağış miktarı 750 mm'yi geçen bölgelerde erikler
sulamadan da yetişebilir. Bunun dışındaki yerlerde sulamanın yapılması
zorunludur. Erikler saçak köklü olduklarından ve kökler yüzeysel
geliştiklerinden bunların su istekleri derin köklü meyve türlerine göre
daha fazladır. Mevcut erik türleri arasında kuraklığa en fazla dayanan
yeşil eriklerdir. Erik bahçeleri Mayıs ayının ikinci yarısından itibaren
sonbahar yağışlarına kadar geçen süre içinde 8-12 günde bir sulanır.
Sulamada karık, çanak, tava veya karık-çanak kombinasyonu kullanılır.
Sulama sistemi toprağın özelliğine, su kaynağının zenginlik durumuna
göre seçilmelidir. Damla sulama ve mini sprink sistemleri de günümüzde
uygulamaya girmiştir.<br />
Gübreleme: Erik ağaçlarına verilecek gübre miktarlarının yaprak ve
toprak analizlerine göre saptanması gerekir. Ağaçların yaşı, verim
durumları, toprak yapısı ve ekolojik koşulları da gübre miktarlarında
etkilidir. Kimyasal gübrelerden fosfor ve potaslı gübreler kış başında;
azotlu gübreler ise kış sonunda ilkbahar gelişmesi başlamadan önce
verilmelidir. Her yıl dekara 2-3 ton yanmış çiftlik gübresi verilmesi
faydalıdır. İki yılda bir yapılan yeşil gübreleme ise toprağın fiziksel
yapısını düzeltmesi bakımından uygundur.<br />
Budama: Dikim sonrası ilk üç yılda eriklerde şekil budaması, verime
yatmış ağaçlarda da her yıl veya iki yılda bir ürün budaması yapılır.
Budamada modifiye lider sistemi tercih edilir. özellikle sıcak
bölgelerde goble sisteminin uygulanması, güneşin olumsuz etkilerini
arttıracağından sakıncalıdır. Japon erikleri daha fazla çiçek tomurcuğu
meydana getirdiklerinden daha sert budanırlar. Eriklerde budamada kalın
dal kesimleri, ağaçların zamk çıkarmalarına neden olduğundan
uygulanmamalıdır. Budama sırasında eriklerde çiçek tomurcuklarının daha
çok iki yaşlı dallar ile buket dallar üzerinde oluştuğu unutulmamalıdır.<br />
Meyve seyreltmesi: Erik çeşitlerinin büyük bir kısmında meyve tutumu
istenenden çoktur. özellikle Japon erikleri ile bazı Can eriklerinde
çiçek tomurcuğundan 1 - 3 çiçek meydana geldiğinden aşırı yükleme
olmaktadır. Can eriklerinden ağaçtaki meyveler aralıklı olarak hasat
edildiğinden her meyve toplama, seyreltme yerine geçmektedir. Diğer
türlerde seyreltme genç meyve dökümü sona erince yapılmalıdır.<br />
<strong>ERİK ÇEŞİTLERİ</strong><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-ZjtlBzS6tao/UVsG7WcV4nI/AAAAAAAAAdU/Dq8rjcZY8fo/s1600/can+erik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-ZjtlBzS6tao/UVsG7WcV4nI/AAAAAAAAAdU/Dq8rjcZY8fo/s1600/can+erik.jpg" height="400" width="394" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">CAN ERİK</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Can erikleri: Yeşil turfanda olarak tüketilen bu eriklerde meyveler
Nisan-Mayıs aylarında toplanır. Olgun olarak tüketilen Aynalı çeşidi ise
Haziran ortasında toplanır. Ağaçlar sık dallı, yayvan taçlı 4-8
yüksekliğindedir.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-KW7AkI49qsU/UVsHYVzZP8I/AAAAAAAAAdc/Y7b3IiKRK0U/s1600/papaz+erik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-KW7AkI49qsU/UVsHYVzZP8I/AAAAAAAAAdc/Y7b3IiKRK0U/s1600/papaz+erik.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">papaz erik</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Papaz: Meyve orta büyüklükte (15-17 g) yuvarlak, kabuk rengi parlak
koyu yeşildir. Tatlı, sulu ve gevrektir. Kendine kısmen verimlidir.
Bilinen en iyi toplayıcısı Aynalıdır.<br />
<br />
Can: Papaza nazaran daha yuvarlak, açık yeşil, mayhoş ve suludur. Et
dokusu incedir. Olgunluk ilerledikçe yeme kalitesi artar. Meyve ortalama
15-20 gram ağırlığındadır. Kendine verimlidir.<br />
<br />
Kebap: Papaz ve Can'a nazaran daha küçük meyveli (10-13 g) basık
yuvarlak, parlak koyu yeşildir. Tatlı ve gevrektir. Kendine verimlidi<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-U3c1Z1s5di8/UVsIASTvIUI/AAAAAAAAAdk/3K9Km1hBg8U/s1600/kebab+erik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-U3c1Z1s5di8/UVsIASTvIUI/AAAAAAAAAdk/3K9Km1hBg8U/s1600/kebab+erik.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">kebab erik</td></tr>
</tbody></table>
.<br />
Kebap eriği.<br />
Havran: Papazdan 10-15 gün sonra toplanır. Açık yeşil renkte 17-20
gram ağırlığında ve mayhoştur. Kabuğu diğerlerine göre daha ince,
çekirdeği küçüktür. Kendine verimlidir.<br />
Aynalı: Meyve sarı zemin üzerine kırmızı yanaklı, sulu, mayhoş, 35-40 gram ağırlığındadır. Kendine verimlidir.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-lWwZFtQw5OE/UVsIclDbN2I/AAAAAAAAAds/gnM8a9qgquk/s1600/aynal%C4%B1+erigi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-lWwZFtQw5OE/UVsIclDbN2I/AAAAAAAAAds/gnM8a9qgquk/s1600/aynal%C4%B1+erigi.jpg" /></a></div>
<br />
Aynalı eriği <br />
Japon erikleri: Pazarda ve halk arasında İtalyan eriği olarak
bilinirler. Haziran-Eylül aylarında olgunlaşırlar. Çoğu kendine kısır
veya kısmen kendine verimli olduğundan tozlayıcıları ile birlikte
dikilmeleri zorunludur. Ağaçları çeşide göre değişmek üzere sık veya
seyrek dallı, yayvan, dik-yayvan veya sarkık taçlıdır, 6-7 yüksekliğe
ulaşırlar.<br />
Formosa: Meyveler 55-60 gram ağırlığında ve kalp şeklindedir. Sarı
yeşil zemin üzerine morumsu kırmızı renkte, meyve eti sarı, sulu, ince
dokulu, gevrek, tatlı ve aromalıdır. Haziran sonunda Tozlayıcıları Santa
Rosa, Wickson ve Beauty çeşitleridir.<br />
Santa Rosa: Formasa ile aynı anda olgunlaşan 55-60 gram ağırlığında
meyveleri olan bir çeşittir. Kabuk koyu mor renkli, çok puslu ve
caziptir. Meyve eti koyu pembe-kırmızı, tatlı, sulu, aromalıdır.
Formosa, Methley, Morettini, Burmosa, Beaty, Golden Japan veya Wickson
tozlayıcı olarak kullanılır.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-pE_tenJz_eI/UVsJGY9YTDI/AAAAAAAAAd0/VCCsCYCyViA/s1600/japon+erik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-pE_tenJz_eI/UVsJGY9YTDI/AAAAAAAAAd0/VCCsCYCyViA/s1600/japon+erik.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">japon erigi</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Santa Rosa eriği.<br />
Climax: Formosa çeşidinden bir hafta sonra olgunlaşır. Meyve yumurta
şeklinde, kabuk kırmızı-mor, sarı benekli kalındır. Meyve eti sarı,
yumuşak sulu, orta tatlı ve çok aromalıdır. Tozlayıcısı Santa Rosa' dır.
Bilinen bu çeşitler dışında Temmuz ayı ortalarında olgunlaşan Red
Heart, Temmuz sonunda olgunlaşan Burbank; Ağustos ortasında olgunlaşan
Daurte, Reubunnel, Burmosa, Nubiana, Laroda ve Wickson gibi sofralık
değeri yüksek yeni çeşitlerde yetiştirilmeye başlanmıştır.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-jLsErKw7iJw/UVsJrXO5gtI/AAAAAAAAAd8/huwdtP-XGY0/s1600/santA+ROSA+2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-jLsErKw7iJw/UVsJrXO5gtI/AAAAAAAAAd8/huwdtP-XGY0/s1600/santA+ROSA+2.jpg" height="400" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"> Santa Rosa eriği.</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Şekil 6. Wickson eriği.<br />
Avrupa erikleri: Kurutmalık olmakla birlikte sofralık tüketime uygun
olanları da vardır. Kendine verimlidirler. Ağaçları seyrek dallı, dik,
yayvan veya sarkık taçlıdır. 12 metreye kadar yükselebilirler.<br />
Stanley: Ağustos sonunda olgunlaşır. Meyve ortalama 58 gram
ağırlığında, yumurta şeklinde, mor-siyah renklidir. Meyve eti sarı,
gevrek, tatlıdır.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-L-3ohqr8vws/UVsKEufqh_I/AAAAAAAAAeE/3fpnb-IDo5E/s1600/wickson.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-L-3ohqr8vws/UVsKEufqh_I/AAAAAAAAAeE/3fpnb-IDo5E/s1600/wickson.jpg" height="300" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Wickson eriği.</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Stanley eriği.
Giant: Ağustos ortasında olgunlaşan, ortalama meyve ağırlığı 55 gram, koyu kırmızı-mor renkte, tatlı bir çeşittir.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-Z1-GONAxsWw/UVsKYI9iRPI/AAAAAAAAAeM/j1I-fcaymy0/s1600/stanley.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-Z1-GONAxsWw/UVsKYI9iRPI/AAAAAAAAAeM/j1I-fcaymy0/s1600/stanley.jpg" height="266" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Stanley eriği.</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Giant eriği.<br />
President: Temmuz sonunda olgunlaşır. Ağaçları çok verimlidir. Dış
pazarın çok beğendiği kaliteli bir çeşittir. Meyve yuvarlak, puslu
bordo-kırmızı renkte, orta derecede tatlı, ortalama 40-50 gram
ağırlığındadır.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-RxGAGMVSLeU/UVsLG_l4ufI/AAAAAAAAAeU/baMDhb7TRY0/s1600/Giant+eri%C4%9Fi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-RxGAGMVSLeU/UVsLG_l4ufI/AAAAAAAAAeU/baMDhb7TRY0/s1600/Giant+eri%C4%9Fi.jpg" height="233" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"> Giant eriği</td></tr>
</tbody></table>
President erigi <br />
Sugar: Temmuz sonunda olgunlaşır. Meyve ağırlığı ortalama 40-45
gramdır. Meyve yumurta şeklinde, kırmızı-mor renkli, pusludur. Meyve eti
koyu sarı, tatlı, sulu ve hafif aromalıdır.<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-ZpaVyf7wxp8/UVsL7kwklUI/AAAAAAAAAec/LdKpCUhN-EY/s1600/President+erik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-ZpaVyf7wxp8/UVsL7kwklUI/AAAAAAAAAec/LdKpCUhN-EY/s1600/President+erik.jpg" height="299" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"> President erigi </td></tr>
</tbody></table>
<br />Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-10065185191498848432013-03-25T12:14:00.004-07:002013-03-25T23:38:30.667-07:00Kök çeşitleri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-k-24I0zLbuY/UVCh9qA161I/AAAAAAAAAcs/-l4ttwUd6Sg/s1600/87.PNG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-k-24I0zLbuY/UVCh9qA161I/AAAAAAAAAcs/-l4ttwUd6Sg/s1600/87.PNG" height="153" width="320" /></a></div><br />
Genellikle toprağın altında kalan ve bitkiyi toprağa bağlayan kısımdır. Kök, bitkinin beslenmesi için gerekli su ve suda çözünmüş madensel tuzları topraktan emerek alır.<br />
<br />
Kök, ana kök, yan kökler ve emici tüyler olmak üzere 3 kısımdan oluşur.<br />
<br />
Ana kök : Her bitkide bir tane bulunur. Bitkinin toprağa sıkıca bağlanmasını sağlar.<br />
<br />
Yan kökler : Ana kökten yanlara doğru uzanan çok sayıdaki köklerdir. Bitkinin topraktan çıkmasını önler. Yan kökler suyun olduğu yöne doğru ilerleyerek bitkinin suyu almasına yardımcı olur.<br />
<br />
Emici tüyler : Yan köklerin uç kısımlarındaki tüysü yapılardır. Topraktan su ve madensel tuzları emerler. Ayrıca salgıladıkları asitli maddelerle kökün önüne gelen taş, kaya gibi sert engelleri parçalayarak eritirler.<br />
<br />
Kök, yapı ve görevlerine göre kazık kök, saçak kök ve depo kök olmak üzere 3 çeşittir.<br />
<br />
Kazık kök : Ana kök iyi gelişmiş, kalınlaşmış ve toprağın içine doğru uzanmıştır. Yan kökler ise ana köke bağlı ve fazla gelişmemiştir. Ebegümeci, fasulye, havuç, lahana, bakla, bamya, gelincik ve büyük ağaçların kökleri kazık köktür.<br />
<br />
Saçak kök : Ana kök fazla gelişmemiş ve yan köklerle aynı kalınlıktadır. Gövdenin kökle birleştiği yerden hemen hemen aynı uzunlukta çok sayıda yan kökler çıkmıştır. Soğan, buğday, mısır, çilek, çimen, arpa, ayçiçeği ve sarımsak gibi bitkilerin kökleri saçak köke örnektir.<br />
<br />
Depo kök : Ana kök aşırı gelişerek yedek besin depo edebilecek duruma gelmiştir. Yan kökler, ana kökten çıkmış ve oldukça ince görünümdedir. Turp, havuç, şeker pancarı ve şalgam kökleri depo kök olup yedek besin depo ederler. Ayrıca salep bitkisinin yan kökleri yedek besin depo eder.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-on9TLqeCdjw/UVCiDYK6AoI/AAAAAAAAAc0/TDbkkvXFYuU/s1600/kok.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-on9TLqeCdjw/UVCiDYK6AoI/AAAAAAAAAc0/TDbkkvXFYuU/s1600/kok.jpg" /></a></div><br />
Ayrıca bataklık bitkilerinde dik durmayı sağlayan destek kök ve bitkinin hava almasını sağlayan hava kökleri bulunur.<br />
<br />
Çiçekli bir bitkinin diğer bir organı da gövdedir. Bitkinin genellikle toprak üstünde bulunan dal, yaprak, çiçek ve meyve gibi yapılarını taşıyan organıdır. Gövde, içindeki iletim boruları sayesinde topraktan alınan su ve madensel tuzları yapraklara, yapraklarda oluşan besin maddelerini de köke kadar iletir. Ayrıca bitkinin dik durmasını ve yaprakların güneşten en iyi şekilde yararlanmasını sağlar. Tomurcuk,yaprak,çiçek ve meyveyi taşır. Köklerden gelen suyu yapraklara kadar iletmekle görevlidir.Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-28871448301115160962013-03-25T12:04:00.001-07:002013-03-25T12:04:57.855-07:00Barbunya Tohumu Nasıl EkilirBarbunya Tohumu Nasıl Ekilir-Barbunya Tohumu Çimlendirmesi -Barbunya Fidesi Dikimi Nasıl Olur?<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-8-nM50eEoX4/UVCfMcWuW3I/AAAAAAAAAcc/RtVR8qpU010/s1600/pr_01_313_max.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-8-nM50eEoX4/UVCfMcWuW3I/AAAAAAAAAcc/RtVR8qpU010/s1600/pr_01_313_max.jpg" height="160" width="320" /></a></div>
<br />
Barbunya tohumu ekimi genelde İlkbahar, Sonbahar ve yaz ayları içindeki aylar tavsiye edilir.Barbunya tohumunda tohumun kalitesi ve ekimi hasadın verimliliği açısından önemlidir.Barbunya tohumu ekim derinliği 3-5cm , sıralar üzeri mesafe 7-10 cm ,sıralar arası 40-60 cm arasındadır.Barbunya fidesi kullanılacaksa barbunya fidesi ekim aralıkları, barbunya tohum ekim aralıkları ile aynı olabilir.<br />
<br />
Barbunya Tohumu Nasıl Çimlenir?-Barbunya Tohumu Çimlendirme Yöntemleri Nelerdir?<br />
<br />
Barbunya tohumlarını ocaklara atmandan önce 1 gün suda veya nemli bir bez içerisinde bekletmeniz barbunya tohumu çimlendirme yüzdesini artıracaktır.Toprak ısısının 10 derece olması uygundur.Barbunya Tohumlarını kab içerisinde veya viyollarde çimlendireceksiniz kabın veya viyolin üst seviyesine 3-4 cm kala ince elenmiş toprak ve torf karışımından oluşan toprakla doldurunuz ve fısfıs yardımıyla nemlendiriniz.Daha sonra barbunya tohumlarını yerleştiriniz ve geriye kalan kısmı aynı toprakla doldurunuz.Doldurma işlemi bittikten sonra yüzey toprağını fısfıs yardımıyla menlendiriniz ve şeffaf bir naylon(streç film) yardımıyla üzerini kapatınız.Arada bir kontrol ederek toprağı fısfısla nemlendirmeye devam ediniz.Tahmini tohumlarının çimlenmesi 6-10 gün arasındadır.Barbunya tohumları çimlenmeye başladığında şeffaf naylonu kaldırın ve direk güneşten koruyun.Barbunya tohumları fide şekline geldiğinde yaklaşık 4-5 cm şeklinde olduğunda bahçenize veya daha büyük bir saksıya aktarabilirsiniz.<br />
<br />
Barbunya tohumlarını açık arazide çimlendirecekseniz çimlendirecek toprağı işleyiniz.işlenmiş toprağa barbunya tohumlarını yerleştiriniz ve üstünü ince elenmiş toprakla 3-4 cm arasında kapatınız.Toprak yüzeyini şeffaf bir naylonla kapatınız.Periyodik olarak toprağı nemlendiriniz.Çimlenme tahmini 6-10 gün içerisinde gerçekleşecektir.<br />
<br />
<br />
Barbunya Fideleri Nasıl Ekilir-Dikilir?<br />
Almış olduğunuz veya yetiştirmiş olduğunuz barbunya fidelerini dikimi yapmadan önce dikim yapacak olduğunuz bahçenizin tavına gelmiş ve işlenmiş olması gerekir. Toprak ısının uygun olması ,don olayların geçmiş olması ve barbunya fidesi dikimi yapılacak toprağın yeterli mineral yoksa gerekli torf ve organik gübrelerle gıda takviyesi yapılması gerekir.<br />
<br />
<br />
Barbunya fidelerinizin dikimi için toprak uygunsa mümkünse fide dikimi için uygun serin ve rüzgarsız havaları seçin.Barbunya fidesinin daha fazla güneş ışığından yararlanması için kuzey-güney istikametindeki dikimleri tercih ediniz.Fide dikimlerinde sıralar üzerinde çift dikim yapmanız uzun vadede size hem sulama ve hasat açısından maliyetleri azaltacaktır.<br />
<br />
Barbunya fidelerini , fideler arası 7-12 cm arasında, sıralar arası 40-60 cm olacak şekilde dikebilirsiniz<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-a5pD6H3Q_QU/UVCfN394saI/AAAAAAAAAco/6W-EVX09Lts/s1600/oturak+barbunya+tohumu%252C+barbunya+tohumu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-a5pD6H3Q_QU/UVCfN394saI/AAAAAAAAAco/6W-EVX09Lts/s1600/oturak+barbunya+tohumu%252C+barbunya+tohumu.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Barbunya Fidelerini Dikim sırasında şekilde gördünüz gibi bitkinin viyolde kalan kısmınının tamamı(fidenin yaklaşık 3 te 2 si) toprak altında olmalıdır.Barbunya fidesi dikimini yaptıktan hemen sonra mutlaka can suyu vermeniz gerekmektedir.<br />
<br />
E-fidancim.com barbunya tohumu satışında-barbunya fidesi satışında devamlı stoklu çalışmakta olup stoklarımız günceldir.Barbunya tohumu satışında-barbunya fidesi satışında çalışmış olduğumuz firmalar Türkiyenin önde gelen tohumve fide firmaları olup satışa sunulan barbunya tohumu çeşitleri , barbunya tohumu fiyatları, barbunya tohumu özellikleri hakkında bilgi almak için aşağıdaki linklere tıklayınız<br />
<br />
<br /><br />
<br /><br />Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-78039398744233468812013-03-22T09:28:00.000-07:002013-03-22T09:30:17.142-07:00Biber yetistiriliciligi<h1>
5 ADIMDA BİBER NASIL FİDELENİR</h1>
Biber
yetiştirmek oldukça keyiflidir. Özellikle ilk kez tohumdan birşeyler
yetiştirmek isteyenler için , ekim yapanı ödüllendiren bir bitkidir. Pek
çok türü, pek çok renklerde biberler veren çeşitleri vardır. <br />
Çoğu
çok yıllık olan biber ailesinin bu minyatür meyveler veren türü, sıkça
Bonsai uygulamalarıda yapılarak, saksıda minyatür ağaç formuna dahi
sokulabilirler. Her geçen yıl budamalar ve şekillendirmelerle ,saksıda
fazlaca bakımda istemeden gelişirler. <br />
Süs biberleri renkli ve
alaca yapraklı varyeteleri ile çok da güzel peyzaj bitkileridir aynı
zamanda. Neredeyse her türlü toprakta yetişen bitki, verimli geçirgen
toprakta çoşar. Biraz güneş hemen çiçeklenmesine parlak renkli
meyvelerini vermesine bahane olur. Her bitkide olduğu gibi taze ve
fotoğraftaki biberi yetiştirmenize olanak tanıyacak " Adına Doğru "
tohumu ektiğinizde en başarılı sonuçları kısa sürede alırsınız.<br />
Kendi
biberinizi yetiştirmeye yeni başlıyor olabilirsiniz. Aşağıdaki
resimlerden ekim, çimlenme, şaşırtma ve fideleme bilgilerine ,Zengarden
tarafından sizin için hazırlanmış Fotoğraflı kılavuza erişebilirsiniz.
Hem fotoğraflarla neler yapacağınızı görür hem de fideleme aşamasına dek
geçen sürecin temel prensiplerini anlayabilirsiniz. Geriye sadece bu
sezon yetiştirmek istediğiniz biberleri seçmek kalır.<br />
<div align="center" class="auto-style2">
<span style="font-family: Verdana;"><img alt="biber tohumu ekimi" border="0" src="http://www.s291989508.onlinehome.us/www.zengardentr.com/ZENPEPGRO1.jpg" height="375" width="500" /></span></div>
Kaliteli
, steril, nemli çimlendirme torfu yüzeyine tohumları ekip, üzerlerine
3-5 mm kalınlığında elenmiş torf serin. Çimlenme gerçekleşene dek
toprağın nemli kalmasına özen gösterin. <br />
<div align="center" class="auto-style2">
<span style="font-family: Verdana;"><img alt="biber çimlendirme" border="0" src="http://www.s291989508.onlinehome.us/www.zengardentr.com/ZENPEPGRO2.jpg" height="375" width="500" /></span></div>
Filizler
elle alınabilir boya geldiklerinde , dikkatlice topraktan alarak
şaşırtma işlemini gerçekleştirin. Filizi tutarken gövdeden değil ancak
yapraklarından kuvvet alarak tutarsanız, gövdeyi incitmezsiniz. <br />
<div align="center" class="auto-style2">
<span style="font-family: Verdana;"><img border="0" src="http://www.s291989508.onlinehome.us/www.zengardentr.com/ZENPEPGRO3.jpg" height="375" width="500" /></span></div>
Şaşırtma
işlemi denen bu işlem bitkinin sağlıklı gelişmesi için gereklidir.
Tarla ya da doğrudan toprağa bahçe ekimlerinde zayıf filizler
seyreltilerek yapılan bu işlem; yukarıdaki gibi üretim saksılarında
filizlendirilen tohumlarda, daha geniş 7-8 cm çaplı saksılara filiz
alınarak yapılır. Birden; daha geniş bir ortam ve taze toprak bulan
filiz , fide olmak için hazırdır. Şaşırtma daha geniş saksılara
yapılmamalıdır. Bu bitkinin sadece kök gelişimine yönlenmesine sebep
olacak, üst gövdenin gelişimi yavaşlayacaktır. Her bitki farklı boyda
saksıda şaşırtılır, Zengarden tohumları size kaç cm saksıya şaşırtma
yapacağınızın bilgisi ile gelir. <br />
<div align="center" class="auto-style2">
<span style="font-family: Verdana;"><img alt="biber fidesi" border="0" src="http://www.s291989508.onlinehome.us/www.zengardentr.com/ZENPEPGRO4.jpg" height="375" width="500" /></span></div>
Bu
şekilde fidelenmeye bırakılan bitki, aydınlık ancak öğle güneşini
doğrudan görmeyen bir yerde, toprağının üstü açık kahverengine dönmeye
yakın olduğunda sulama yapılarak gelişmesine izin verilir. Asla aşırı
sulama yapılmaz. Çimlenme ısısından daha serin bir ortamda fidelemek,
meyve kalitesini artıracak, çiçeklenmeyi teşvik edecektir. <br />
<div align="center" class="auto-style2">
<span style="font-family: Verdana;"><img border="0" src="http://www.s291989508.onlinehome.us/www.zengardentr.com/ZENPEPGRO5.jpg" height="375" width="500" /></span></div>
Fidelenen biber kalıcı yerine son don tehlikesi geçtikten ve toprak
ısınmaya başladıktan 10 gün sonra alıştıra alıştıra alınır. Gündüzleri
dış mekanda saksısı ile tuttuğunuz bitkiyi geceleri yine korumalı bir
yere alarak, bitkiyi yavaş yavaş dış ortam ısı ve hava şartlarına
alıştırırsınız. Bu onun şok yaşamasını engeller. Artık çiçeklerin
polenlenip meyveye dönme vakti yakındır. Çok sıcak yaz günlerinde susuz
bırakmayıp, sularsanız, arada bir organik gübre takviyeside yaparsanız,
bereketli bir hasat sağlıklı bir biberiniz olacaktır. <br />
Diğer
sebzeler gibi, biberide bahçe toprağında yetiştirmek en verimli
sonuçları almanızı sağlar. Tek başına torfta yetiştiricilik için düzenli
sıvı gübre ile beslemeniz gerekir bitkiyi. Oysa toprakta yetişen ,
güneş altında kızarıp olgunlaşan biberin tadını, kokusunu hiçbir şey
dolduramaz. <br />
Bol bereketli sezonlar.kaynak/http://www.zengardentr.com/Biber-nasil-fidelenir,DP-36.htmlHakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-82555008511295123402013-03-22T07:33:00.000-07:002013-03-28T12:59:22.069-07:00Vazo çiçeği bakımı<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; text-align: center;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-T6fr3pm5-3s/TmiTM_rAE4I/AAAAAAAAArY/xGomvkg2O5E/s1600/Vazo+%25C3%25A7i%25C3%25A7ekleri.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="http://3.bp.blogspot.com/-T6fr3pm5-3s/TmiTM_rAE4I/AAAAAAAAArY/xGomvkg2O5E/s400/Vazo+%25C3%25A7i%25C3%25A7ekleri.jpg" width="370" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Vazo Çiçekleri</td></tr></tbody></table><br />
<span style="font-size: medium;">Vazo çiçeklerinizin daha uzun süre canlı kalmasını istiyorsanız aşağıdaki önerileri dikkate alarak bunu başarabilirsiniz.</span><br />
<br />
<div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Aldığınız ister tek çiçek olsun, isterse büyük bir <b>buket</b> olsun önerilere uymanız çiçeklerinizin daha uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır. </div><a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=6246892603643427807" name="more"></a><br />
<div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Buket aldığınızda vazoya koymadan önce altında sarılı olan kağıt, ip vs. gibi ne varsa mutlaka çıkarın. Aksi taktirde bakterilerin çoğalmasını hızlandırmış olursunuz.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Eğer aldığınız <b>çiçekler</b> sünger içerisinde geldiyse süngeri sulayın.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Kesme çiçekler için hazırlanmış vitamininiz varsa suya ( <b>kesme çiçek vitamini </b>) koymanız çiçeklerinizin ömrünü uzatacaktır.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Vazo suyu bulanıklaştıysa suyu tamamen değiştirin. Hem bakteri üremesini yavaşlatmış olursunuz hemde vazo suyunun kötü kokusundan kurtulursunuz. Eğer mümkünse bu sırada çiçeklerin saplarını bir iki santimetre daha kesin.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Çiçek saplarını keskin bir bıçak veya makas yardımıyla kesin. Sapları hava ile temas ettirmeden kesmek için kesimi su içerisinde yapın. Böylelikle saplarda hava kabarcığı oluşmadan sapların suyla temasını sağlamış olursunuz.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Kesim yaptığınız su temiz olsun. Ayrıca çiçek saplarını keserken mümkün olduğunca açılı keserek çiçek sapının suyla en fazla şekilde temas etmesini sağlayın.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Vazoya koyacağınız su sıcaklığı çok soğuk veya çok sıcak olmasın, en iyisi ılık su kullanmaktır. Çiçeklerinizin suyu kolay emmesini sağlar.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Kesme çiçekleri vazoya yerleştirirken yaprakların suya değmemesine dikkat edin, eğer değme ihtimali varsa yaprakları kesin, çünkü yapraklar suyla temas ettiğinde hızla bakteriler çoğalacaktır.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Çiçeklerinizi doğrudan güneş alan alanlardan, rüzgar akımlarından ve sıcak mekanlardan uzak tutun, ısı yayan nesnelere yakın tutmayın. Hızla su kaybederek solacaktır. Örnek : Fırın, soba, kalorifer, lamba, klima, vantilatör vb...</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;">Bakteri oluşmasını engellemek için 1 litre suya bir çay kaşığı çamaşır suyu ilave edin. Böylelikle çiçekler daha rahat su emecek ve ömürleri daha uzun olacaktır.</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><br />
</div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><b>Önemli hatırlatma :</b></div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><b> </b><span style="color: #990000;">Bu işlemi yalnızca cam vazolarda yapın, metal vazolar çamaşır suyu ile tepkimeye girebilir. </span><span style="color: #990000;">Güller başını eğmeye başladıysa başka bir yere koyup konumunu değiştirin ve yukarıda anlatıldığı gibi saplarını bir kaç cm kadar kesin.</span></div><div style="font-family: "Trebuchet MS",sans-serif;"><span style="color: #990000;">kaynak/ http://www.hobibahcesi.com</span></div>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-35892734856516123422013-03-20T14:29:00.001-07:002013-03-20T16:27:19.807-07:00KABAK YETİŞTİRİCİLİĞİ<h3 class="post-title entry-title">
</h3>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-_9z8xYIELpk/TWapy5O8y_I/AAAAAAAACNo/1eZEWYNbcOY/s1600/Kabak_Tarlasi.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-_9z8xYIELpk/TWapy5O8y_I/AAAAAAAACNo/1eZEWYNbcOY/s320/Kabak_Tarlasi.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<span style="color: blue;"><br />
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<b><u><span style="font-size: 12pt;">Toprak İsteği:</span></u></b><span style="font-size: 12pt;"> Çok
ağır ve kumlu topraklar haricinde tüm topraklarda yetiştiriciliği
yapılabilir. Derin, geçirgen, su tutma kabiliyeti çok iyi, organik ve
mineral maddelerce zengin tınlı topraklarda en iyi ürün alınır. Kumlu
topraklarda çiftlik gübresi ve ticari gübre kullanılır kabak
yetiştiriciliği yapılabilir. Bu topraklarda erkencilik sağlanır. Toprak
pH’sı 6-7 civarında olmalıdır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-S84WFrrLTYE/TWapxFR8zLI/AAAAAAAACNc/4xSnPoUHiqE/s1600/kabak+12.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-S84WFrrLTYE/TWapxFR8zLI/AAAAAAAACNc/4xSnPoUHiqE/s1600/kabak+12.jpg" /></a></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<b><u><span style="font-size: 12pt;">Toprak Hazırlığı, Ekim-Dikim:</span></u></b><span style="font-size: 12pt;"> Ekim
ve dikimden önce bir veya iki defa toprak işlenir, tırmık geçirmek
suretiyle tarla tesviye edilir. Toprak sıcaklığı 10-12 °C bulduğunda
ekim ve dikim yapılır. Yetiştirme kaplarına birer tohum ekilir. Dikimden
bir gün önce fidelerin topraklı olarak dikilebilmeleri için yetiştirme
kapları sulanmalıdır. 4-5 yapraklı oldukları dönemde esas yerlerine
dikilir. Kol atmayan ve toplu halde büyüyen kabak fideleri, sıra arası
60-80 cm, sıra üzeri 50-60 cm aralık mesafeyle dikim yapılır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Kışlık bal ve kestane kabakları çok
dallanan, fazla boy atan çeşitler oldukları için sıra arası 240-300 cm,
sıra üzeri 60-140 cm olacak şekilde dikilmelidir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-M_aimzXOVXI/TWapxrUfxDI/AAAAAAAACNg/URYHKwNfEqU/s1600/kabak+%25281%2529.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-M_aimzXOVXI/TWapxrUfxDI/AAAAAAAACNg/URYHKwNfEqU/s320/kabak+%25281%2529.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
</div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Kabak ışıktan hoşlanan bir
bitkidir.Gölgeli ve ağaç altlarında kabak yetiştiriciliği yapılmaz.
Gölgeli yerlerde bitki hem narin bir yapı kazanır,hemde bitki üzerinde
dişi çiçek oluşturma ve meyve bağlama oranı azalır,verim düşer.
Kabaklarda vegatasyon süresi yazlık çeşitlerde yaklaşık 100, kışlık
çeşitlerde ise 180-200 gündür.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Tohum ekimden 4-8 gün sonra çimlenme
olur. Bitkiler büyümeye başlayınca, özellikle dallanan kışlık çeşitlerde
ilk sürgünün 5-6 yapraklı olduğu dönemde sürgün ucu kesilerek dallanma
teşvik edilir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<b><u><span style="font-size: 12pt;">Bakım İşleri:</span></u></b><span style="font-size: 12pt;"> Yabancı
ot durumuna göre ilk çapa yapılır. İlk çapadan itibaren 2-3 hafta
aralar ile 3-4 çapa tekerrür edilir. Çapa işleri hem yabancı ot
temizliği hem de toprağın havalandırılması ve bitkilerin boğaz
doldurması amacı ile yapılır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">İlk döller görülünceye kadar sulamadan
kaçınılır. Bu dönem kurak geçilirse aşırıya kaçmamak üzere su
verilebilir. İlk meyveler görüldükten sonra sulama işi büyük önem
taşır. Kabak meyveleri çok hızlı büyüdüğü için sulamayı oldukça sık
aralarla ve mümkünse 3-4 gün aralarla yapmak bitkinin gelişmesi ve verim
bakımından çok faydalıdır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;"> Kabaklarda susuzluk sabah ve akşam
saatlerinde yapraklarının anormal olarak pörsüyüp aşağıya doğru
sarkmalarıyla kolayca anlaşılır. Bitkilerde bu belirtiler görülmeden,
zamanında sulama yapılmalıdır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-jmSKIDDzuTY/TWapvK5gEGI/AAAAAAAACNY/mnSnX_OxVu8/s1600/kabak.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-jmSKIDDzuTY/TWapvK5gEGI/AAAAAAAACNY/mnSnX_OxVu8/s1600/kabak.jpg" /></a></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<b><u><span style="font-size: 12pt;">Gübreleme:</span></u></b><span style="font-size: 12pt;"> Kabaklar
toprakta organik besin maddelerinin fazla olmasından hoşlanır. Dekara
3-4 ton arasında iyice yanmış çiftlik gübresi sonbaharda ya da ekim ve
dikimden bir ay önce toprağa verilmelidir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Ticari gübre olarak 25-30 kg/da %33
A.Nitrat ,20-25 kg/da TSP veya DAP, 20 kg potasyum sülfat ve gerekirse
CAN gübresi (çiçek burun çürüklüğü görüldüğü zamanlarda).</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Mücadelesi; yabancı otlarla mücadele en
önemli konudur. Çapa işleri ile hem yabancı ot temizliği hem de
toprağın havalandırılması ve bitkilerin boğaz doldurulması yapılır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Uzun süreli kuraklık ve aşırı nem mantari
hastalıkların yayılmasına neden olur. Kabaklarda görülen en önemli
hastalıklar külleme, mildiyö, kabak mozaik virüsü, fusariumdur.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Zararlılar ise; nematod, kırmızı örümcek, trips ve afitlerdir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Mücadele yöntemleri aynen hıyarda olduğu gibi aksatılmadan düzenli bir şekilde yapılmalıdır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<b><u><span style="font-size: 12pt;">Hasat:</span></u></b><span style="font-size: 12pt;"> Yazlık
kabaklarda hasat iriliği 15-20 cm uzunluğundadır. Hasat günlük
yapılmalıdır. Sabah veya akşam saatlerinde yapmaya dikkat edilmelidir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;"> Hasat süresini uzatmak istiyorsak yaşlı
yapraklar çıkartılarak normal bakım işlemlerine devam edilmelidir. Bitki
başına 2-4 kg ,dekardan da 5-8 ton ürün alınabilir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;">Hasat olgunluğuna gelmiş kışlık bal ve kestane kabakları bitki üzerinde yapraklar kuruyup sararıncaya kadar bekletilir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;"> Mevsim sonunda sonbaharın ilk donları
başlamadan ve meyve üzerine kırağı düşmeden hasat edilir. Verim yazlık
kabaklara göre daha yüksektir. Dekardan 6-10 ton arasında değişen kabak
ürünü hasat edilir.</span><br />
<span style="font-size: 12pt;"><br />
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;"><br />
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="border-collapse: collapse; text-align: justify; text-indent: 36pt;">
<span style="font-size: 12pt;"></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b>ÇEKİRDEK KABAĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ</b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
</div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b>Ruhsar YANMAZ * Burcu DÜZELTİR**</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Özet</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b> </b>Ülkemiz kabakgil yetiştiriciliğinde önemli bir yeri
olan yazlık ve kışlık kabaklar yemeklik olarak kullanımlarının yanında
tohumları da çerez olarak kullanılmaktadır. Çekirdek kabak
yetiştiriciliği, kabak tohumlarının sahip olduğu özelliklerden dolayı
üreticiler için yemeklik kabak yetiştiriciliğine göre daha avantajlı
yönlere sahiptir.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Bu makalede, üreticilerimize yardımcı olması açısından
çekirdek kabağı yetiştiriciliğine yönelik bilgiler verilmiştir</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Anahtar kelimeler: Çekirdek kabağı, yetiştirme tekniği</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Pumpkin culture for seed </b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">ABSTRACT</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Pumpkin growing has important place in our cucurbits production.
Pumpkin fruits are used as a vegetable and as a snake food. In resent
years, pumpkin seed growing are getting popular in our country, because
of growing advantages In this report, brief information about pumkin
seed growing technics. </div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Key Words: Pumpkin seed , growing technics.</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>1. GİRİŞ</b></div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal; text-indent: 36.0pt;">
Ülkemizde <i>Cucurbitaceae </i>familyasına ait olan kabakgil türlerinin
büyük bir bölümü yetiştirilmektedir. Bazı kabakgil türlerinin orijin
merkezi veya sınırları içinde olan ülkemizin sahip olduğu zengin
iklimsel çeşitlilik, kabakgil türlerinin çoğunun ülkemizde sorunsuz
olarak yetiştirilmesine olanak sağlamaktadır.</div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal; text-indent: 36.0pt;">
Ülkemizde yetiştirilen kabaklar, taze tüketiminin yanısıra konserve,
hazır yemek sanayiinde kullanılmakta, tohumları da ülkemizde ve Akdeniz
ülkeleri ile Ortadoğu ülkelerinde kuruyemiş olarak yaygın bir biçimde
tüketilmektedir. Bunun yanında tohumlarının, ekmek ve pasta
endüstrisinde kullanımı da gün geçtikçe artmaktadır. </div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal; text-indent: 36.0pt;">
Ülkemiz genelinde yetiştirilen kabaklar yazlık, kışlık ve süs kabakları
olmak üzere üç grupta incelenmektedir. Yazlık kabaklar arasında yer
alan, sakız kabağı veya zucchini tipindeki ince ve uzun kabakların
yanısıra, <i>Cucurbita pepo L.</i> botanik sınıfı içinde yer alan bir
başka yazlık kabak gurubunu da çerezlik veya çekirdek kabakları
oluşturmaktadır. Çerezlik olarak tüketilen ürünler içerisinde büyük yeri
olan kabak çekirdeği, çiftçiler için iyi gelir getiren önemli bir
üründür.</div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal;">
Kuruyemiş olarak tüketiminin yanısıra, halk arasında barsak
parazitlerini gidermede etkin bir besin olarak bilinen kabak çekirdeği
yağ, protein, mineral maddeler ve aminoasitler yönünden zengindir.
Zengin bir yağ kaynağı olması nedeniyle kabak çekirdeğinden elde edilen
yağ, sadece gıda endüstrisinde değil, ilaç ve kozmetik endüstrisinde de
önem taşımaktadır.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Çekirdek kabağı yetiştiriciliği, yazlık kabak
yetiştiriciliğine benzerlik göstermekle birlikte, bazı farklılıklar da
söz konusudur. Burada sunulan çalışmada çekirdek kabağı yetiştirmek
isteyenlere yardımcı olabilecek bilgilere yer verilmiştir.</div>
<h2>
</h2>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b> * : Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, ANKARA</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>**: Ankara Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı, ANKARA</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>2. ÇEKİRDEK KABAĞI YETİŞTİRİCİLİĞİNİN ÜLKEMİZDEKİ DURUMU</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 36.0pt;">
Ülkemizde son yıllarda çekirdek kabağı yetiştiriciliğinin yayılmaya
başladığı görülmektedir. Bunun nedenlerini aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>1 ) Ekonomik Nedenler : </b>Sakız kabağının taze tüketim amacıyla
yetiştiriciliği özellikle iç bölgelerde ekonomik olmamaktadır. Çünkü;
yemeklik kabak yetiştiriciliği yapmak isteyen üreticiler iklim
faktörleri nedeniyle tohum ekimini Nisan sonu-Mayıs başında yapmakta,
hasadın yapıldığı Haziran ayı ortalarında kabak fiyatları diğer
bölgelerden gelen ürün nedeniyle düşmekte ve bunun sonucu olarak da,
üreticinin gelir düzeyi azalmaktadır. Bu durum aşağıdaki tablodan daha
net bir şekilde görülebilir.</div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal;">
</div>
<table border="1" cellpadding="0" cellspacing="0" class="MsoNormalTable" style="border-collapse: collapse; border: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-insideh: .5pt solid windowtext; mso-border-insidev: .5pt solid windowtext; mso-padding-alt: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-yfti-tbllook: 480;"><tbody>
<tr style="mso-yfti-firstrow: yes; mso-yfti-irow: 0; page-break-inside: avoid;"> <td rowspan="2" style="border: solid windowtext 1.0pt; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 61.5pt;" valign="top" width="82"><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
</td> <td rowspan="2" style="border-left: none; border: solid windowtext 1.0pt; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 121.55pt;" valign="top" width="162"><div class="MsoHeading9">
Yazlık kabak</div>
</td> <td colspan="2" style="border-left: none; border: solid windowtext 1.0pt; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 249.15pt;" valign="top" width="332"><div class="MsoHeading9">
Çekirdek kabağı</div>
</td> </tr>
<tr style="mso-yfti-irow: 1; page-break-inside: avoid;"> <td style="border-bottom: solid windowtext 1.0pt; border-left: none; border-right: solid windowtext 1.0pt; border-top: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 121.55pt;" valign="top" width="162"><div class="MsoNormal">
<b> Sulu koşullar</b></div>
</td> <td style="border-bottom: solid windowtext 1.0pt; border-left: none; border-right: solid windowtext 1.0pt; border-top: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 127.6pt;" valign="top" width="170"><div class="MsoNormal">
<b> Kıraç koşullar</b></div>
</td> </tr>
<tr style="mso-yfti-irow: 2;"> <td style="border-top: none; border: solid windowtext 1.0pt; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 61.5pt;" valign="top" width="82"><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Verim </b></div>
</td> <td style="border-bottom: solid windowtext 1.0pt; border-left: none; border-right: solid windowtext 1.0pt; border-top: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 121.55pt;" valign="top" width="162"><div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
3-4 t/da-meyve</div>
</td> <td style="border-bottom: solid windowtext 1.0pt; border-left: none; border-right: solid windowtext 1.0pt; border-top: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 121.55pt;" valign="top" width="162"><div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
110-120 kg/da-tohum</div>
</td> <td style="border-bottom: solid windowtext 1.0pt; border-left: none; border-right: solid windowtext 1.0pt; border-top: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 127.6pt;" valign="top" width="170"><div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
75-80 kg/da-tohum</div>
</td> </tr>
<tr style="mso-yfti-irow: 3; mso-yfti-lastrow: yes;"> <td style="border-top: none; border: solid windowtext 1.0pt; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 61.5pt;" valign="top" width="82"><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Fiyat</b></div>
</td> <td style="border-bottom: solid windowtext 1.0pt; border-left: none; border-right: solid windowtext 1.0pt; border-top: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 121.55pt;" valign="top" width="162"><div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
250-300 bin TL/kg**</div>
</td> <td colspan="2" style="border-bottom: solid windowtext 1.0pt; border-left: none; border-right: solid windowtext 1.0pt; border-top: none; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-left-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-top-alt: solid windowtext .5pt; padding: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; width: 249.15pt;" valign="top" width="332"><div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
7-9 milyon TL /kg*</div>
</td> </tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; text-align: justify;">
*: 2002 yılı rakamları verilmiştir.</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; text-align: justify;">
**: Yaz ayları ortalama fiyatı</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 36.0pt;">
Buna göre İç Anadolu Bölgesi koşullarında çekirdek kabağı
yetiştiriciliği sakız kabağı yetiştiriciliğine göre yaklaşık 10 kat daha
karlı görünmektedir. Bunun yanında üretim masrafları da dikkate
alındığında karlılığın daha da yüksek olması beklenmektedir.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>2 ) Yetiştiricilik Avantajları :</b>Yemeklik kabak
yetiştiriciliğinde, yüksek verim için sulama zorunlu olmakta ve hasat
sık yapılmaktadır. Oysa çekirdek kabağı yetiştiriciliği kıraç koşullarda
dahi yapılabilmekte ve iç bölgelerde ekim nöbetine girme şansı
bulunmaktadır. Su, gübre tüketimi ve ilaç tüketimi yemeklik kabak
yetiştiriciliğine nazaran daha az olmaktadır. Ayrıca ekimin, gübre
atımının, çapanın ve çekirdek ayrımının makineyle yapılabilmesi işçilik
giderlerini de oldukça düşürmektedir. Tüm bu avantajlar üretim
maliyetini azalttığı için çekirdek kabağı karlı bir ürün konumuna
geçmektedir.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>3 ) Ürün Avantajları : </b>Yemeklik kabak meyveleri depolamaya
dayanıklı olmayıp, %90-95 oransal nemde 2-4 veya en fazla 10 gün
depolanabilmektedir. Oysa kabak çekirdeği hasat sonrasında meyveden
uzaklaştırıldığı için , nem almayan depolarda uzun süre ( 1-2 yıl)
saklanabilme özelliğine sahiptir.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>4 ) Pazar Avantajı: </b>Çekirdek kabağı pazarlama konusunda kabakgiller<i> </i>familyası
sebzeler içinde en sorunsuz olanıdır. Ürünün dayanıklı olması
nedeniyle, üretici ürününü istediği zamanda ve istediği fiyata satabilme
olanağına sahiptir. Malın kıt olması nedeniyle de, devamlı pazar bulma
imkanı bulunmaktadır.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>3. ÇEKİRDEK KABAĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Üretimde Kullanılan Çeşitler: </b>Ülkemizde tescili yapılmış çekirdek
kabağı çeşidi bulunmamaktadır. Üreticiler, çoğunlukla sakız kabağı
olarak tüketilen çeşitlerin tohumlarını tercih etmekte ve kendi
tohumluklarını kendileri üreterek çekirdek kabağı yetiştiriciliğinde
kullanmaktadırlar. Ayrıca, bazı üreticiler yetiştiriciliğin yoğun
yapıldığı yerlerden (çoğunlukla Nevşehir) tohum temin etme yoluna
gitmektedir. Yetiştiricinin bu konudaki bilgisizliği ve gerekli
izolasyonu sağlamadan tohum üretimi yapması sonucunda, yabancı
tozlanmanın hakim olduğu kabaklarda, bitki ve tohum özellikleri
bakımından birörnek üretim materyali elde edilmesi güçleşmektedir.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Ülkemizde yetiştirilmekte olan çekirdek kabakları, çoğunlukla <i>Cucurbita pepo L.</i> türüne dahildir. Az miktarda da <i>Cucurbita moschata</i> türüne giren bal kabağı tohumları kullanılmaktadır (1).</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 36.0pt;">
Ülkemizde yetiştirilen çekirdek kabakları, tohum kabuklarının yapısına göre 2’ye ayrılmaktadır :</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>a ) Kabuklu tipler :</b> Bu tiplerin yetiştiriciliği daha yaygın bir
biçimde yapılmakta ve tohum verimleri kabuksuz tiplere oranla daha
yüksektir. Bu tiplerde gerek çekirdek şekli ve iriliği, gerekse meyve
özellikleri yönünden farklılıklar bulunmaktadır. Çekirdek, tombulca uzun
veya biraz daha toparlakçadır. Meyve şekli uzun silindirik, uzun armut,
dikdörtgene yakın silindirik, eliptik veya yuvarlakça olabilmektedir.
Meyve kabuk rengi hasada doğru turuncuya yakın sarı, yeşil veya turuncu
zemin üzerinde kırçıllı olabilmektedir.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>b ) Kabuksuz veya zar gibi kabuklu tipler :</b> Bunlar halk arasında
kabuksuz tipler olarak da bilinmektedir. Çekirdek kabuğu çok ince, adeta
zar gibidir. Ancak kabuksuzluğu kontrol eden genlerin özelliği
nedeniyle bu tiplerden tohum alınsa bile ertesi yıl arazide hem kabuklu
hem de kabuksuz çekirdekli meyvelere rastlamaktadır. Ülkemizde yürütülen
çalışmalarda, kabuksuzluk özelliğinin resesif bir allel gen tarafından
kontrol edildiği ortaya konulmuştur (2). Meyve ve tohum şekli yönünden,
kabuklu tiplerde olduğu gibi farklı tiplere rastlanılmaktadır.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 18.0pt;">
<b> </b>Ülkemizin değişik yörelerinde, değişik tipte kabak
çekirdeklerine talep olmaktadır. Örneğin; İç Anadolu Bölgesi’nde kabak
çekirdeği olarak iri ve uzun tip tohumlar tercih edilirken, Edirne ve
Sakarya yörelerinde yuvarlak ve dolgun tip tohumlar, Ege Bölgesi’nde ise
çoğunlukla yuvarlakça olan bal kabağı çekirdekleri tercih edilmektedir
(1). </div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal; text-indent: 18.0pt;">
Ülkemizde çekirdek kabağı yetiştiriciliği yapılan bölgelerden toplanan
materyalle yürütülen çalışmalarda, tohum şekli yönünden çok büyük
farklılıklar gözlenmemesine rağmen, meyve şekli yönünden önemli
farklılıklar bulunduğu ve materyalin karışık olduğu belirlenmiştir (3).</div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal; text-indent: 18.0pt;">
Günümüzde çekirdek kabağı yetiştiriciliğinde karşılaşılan en önemli
sorun çeşit sorunudur. Bu nedenle yörelere uygun, çekirdek verimi ve
kalitesi yüksek çeşitlerin geliştirilerek üreticiye verilmesi
gerekmektedir.</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<b>Yetiştirme Tekniği</b></div>
<div class="MsoBodyText" style="line-height: normal; text-indent: 36.0pt;">
Çekirdek kabağı ilk yetiştirilmeye başlandığı yıllarda sulu koşullarda
yetiştirilmişse de daha sonraları, kıraç koşullarda da yetiştiriciliği
denenmiş ve olumlu sonuçlar alınmıştır. Bu nedenle, bugün sulu koşullar
yanında kıraç koşullarda da yetiştiriciliği yapılmakta ve üretici bu
koşullarda bile yüksek gelir elde etme imkanı bulmaktadır.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Tarla hazırlığı:</b> Çekirdek kabağı yetiştirilecek olan tarla,
sonbaharda sürülmeli, ilkbaharda toprak analiz sonuçları dikkate
alınarak 30 kg/da triple süper fosfat, 20 kg/da potasyum nitrat, 20
kg/da amonyum nitratlı gübre toprağa karıştırılmalıdır. Fosforlu ve
potaslı gübreler ekimden önce, azotlu gübrelerin ise partiler halinde
verilmesi önerilir. Daha sonra hem gübrenin toprağa karışmasını sağlamak
hem de yabancı otları temizlemek amacıyla kazayağı çekilmelidir. </div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Tohum ekimi</b>: Hava ve toprak koşullarına göre Nisan sonu-Mayıs
başında yapılır. Ekimde mibzer kullanılabilir. Bunun yanında elle ekim
yapan üreticiler de bulunmaktadır. Kullanılan çeşidin dikine büyüme
göstermesi veya yayılıcı gelişme göstermesi dikkate alınarak tohumlar
60x60 cm, 70x70 cm veya 80x80 cm aralıklarla açılmış olan ocaklara
ekilir. Mibzerli ekimde 600-700 g/da, elle ekimde 1-1.5 kg/da tohum
kullanılır (1, 4). </div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Çapa ve seyreltme: </b>Bitkiler 3-4 yapraklı döneme geldiğinde kaymak
tabakasını kırma, yabancı otları temizleme amacıyla çapa yapılır. Eğer
elle ekim yapılmışsa, ilk çapayla birlikte her ocakta 1 sağlıklı bitki
kalacak şekilde seyreltme yapılır. İlk çapadan 3-4 hafta sonra gerekirse
2. çapa yapılır. Daha sonra bitki toprak yüzeyini kapattığı için çapaya
gerek duyulmaz.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Sulama: </b>Çekirdek kabağı yetiştiriciliği geniş alanlarda yapıldığı
için yağmurlama sulama bu bitki için uygun bir sulama yöntemidir.
Hernekadar ülkemizde salma sulama kullanımı yaygınsa bu yöntem sağlıklı
değildir.<b> </b>Yağışların yeterli olduğu durumda<b> </b>ekimden
yaklaşık 40-45 gün sonra ilk kabak meyveleri göründüğünde 1.sulama
yapılır. Sulamayla birlikte 10-15 kg/da amonyum nitrat gübresi verilir.
İlk sulamadan 2-3 hafta sonra 2. sulama yapılır. Kabaklar tohum
oluşturduktan sonra hasat edilecekleri için meyveler tohumluk meyve
iriliğini aldıktan sonra sulamaya gereksinim duymazlar. Ancak sulama
çekirdek kabağı yetiştiriciliğinde tohum verimi ve iriliğini etkileyen
bir faktördür. Bu nedenle meyve tutumu ve irileşmesi sürecinde sulamaya
gereksinme duyacağı unutulmamalıdır.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Hasat zamanı ve verim: </b>Genellikle yayılarak gelişen tiplerde
bitki başına 2-3 meyve, dikine büyüme gösteren tiplerde ise 4-5 meyve
hasat edilebilir. Çekirdek kabaklarında meyve hasadı, tohumların
irileşip olgunlaşması için tam olgunluk döneminde yapılmaktadır.
Bitkinin yapraklarının ve gövde kısmının tamamen sararıp kahverengine
dönüştüğü, meyve sapının kuruyarak bitki gövdesinden kolayca ayrılacak
duruma geldiği tam olgunluk döneminde, yani yaklaşık ekimden 110-120 gün
sonra hasada başlanır. Hasat meyveyi bitkiye bağlayan sapın kesilmesi
veya kırılması şeklinde olur. Hasat edilen meyveler yağış söz konusu
değilse tarlada 4-5 gün süreyle bekletilebilir. Daha sonra tohum ayırma
yerlerine getirilir. Hasat edilen meyveler yağışlı havalarda ıslak
toprak yüzeyinde bırakılmamalıdır. Hasat sonrası, tohumlar nispeten
yüksek tohum nemine sahip olacaklarından yüksek hava nemi meyve içindeki
tohumların neminin artmasına ve tohumların meyve içinde çimlenmesine
neden olabilir. </div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Tohum ayırma ve kurutma: </b>Hasat
edilen meyvelerden tohumlar yörelere özgü çekirdek çıkartma makineleri
kullanılarak veya elle ayrılır. Ayrılan tohumlar, beton çekirdek kurutma
yerlerine getirilir ve açık havada doğrudan güneş görmeyen beton
kurutma yerlerinde 10-15 gün bekletilerek kurutulur. Kurutulan
çekirdekler, çuvallara konularak nemsiz ambarlarda saklanır (3, 4).</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Pazarlama: </b>Tohumlar çuvallara doldurulduktan sonra kabak çekirdeği pazarlayan toptancılara satılarak pazarlanır.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>KAYNAKLAR</b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
1. Yanmaz, R. 1995. Çekirdek kabağı yetiştiriciliği, Ziraat Mühendisleri Eğitim Seminer Notu, 7 s.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
2. Abak, K., Sakin, M., Karakullukçu, Ş. 1990. Improvement of pumpkin
for naked seeds. XXIII. International Horticultural Congress, Italy,
Abstracts Book 2, 3074.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
3. Toprakkarıştıran, G. 1997. Çekirdek kabaklarında seleksiyon ıslahı:
1. döl kademesinin elde edilmesi. Yüksek lisans tezi. Ankara
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 34 s., Ankara.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
4. Sakin, M. 1985. Trakya’da Cucurbitaceae familyası sebze türleri tarımı, sorunları ve</div>
bunların çözüm yolları. Yüksek lisans tezi. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 116 s., Ankara.Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-20197795661336256082013-03-20T14:27:00.001-07:002013-03-28T13:05:34.529-07:00aşılama tekniği<h2><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="font-weight: normal;">AŞILAMA TEKNİĞİ</span></span></h2><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-DjNzQGOTp8Q/UUooCBuufoI/AAAAAAAAAb8/pvrZxfl73Ps/s1600/3ceviz+T+goz+asi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-DjNzQGOTp8Q/UUooCBuufoI/AAAAAAAAAb8/pvrZxfl73Ps/s1600/3ceviz+T+goz+asi.jpg" /></a></div><h4><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="font-weight: normal;"> </span></span></h4><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-R8WuPIeDOCw/UUooJJMbcdI/AAAAAAAAAcE/uSvmdg4Z16g/s1600/4ceviz+kabuk+asi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-R8WuPIeDOCw/UUooJJMbcdI/AAAAAAAAAcE/uSvmdg4Z16g/s1600/4ceviz+kabuk+asi.jpg" height="357" width="400" /></a></div><h4><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="font-weight: normal;"> Bu dersimizde; aşılama nedir, aşılamanın nedenleri nelerdir, nasıl aşı yapılır? gibi soruların cevaplarını öğreneceğiz. Bu çok önemli konuyu dikkatlice takip etmeniz, ürününüzün artmasına ve pazar değeri yüksek çeşit elde etmenize sebep olacaktır. Aşılama Nedir?Aşılama, iki bitki parçasını bir bitkiymiş gibi kaynaşacak ve büyümelerine devam edecek şekilde birleştirme tekniğidir.Yeni bitkinin üst kısmını meydana getirecek aşı kısmına kalem veya tek göz ihtiva ederse aşı gözü, alt kısmını ve kökünü meydana getiren kısmına anaç adı verilir. </span></span></h4><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-Qj1JQS8Gb44/UUooScydwjI/AAAAAAAAAcM/kDmabSOLARc/s1600/11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-Qj1JQS8Gb44/UUooScydwjI/AAAAAAAAAcM/kDmabSOLARc/s1600/11.jpg" height="640" width="634" /></a></div><h4><span style="font-family: Georgia,"Times New Roman",serif;"><span style="font-weight: normal;">Neden Aşılama Yaparız?Tür ve çeşidin ismine doğru fidan üretimi,Başka ve kolay metodlarla çoğaltılamayan çeşitlerin ortadan kalkmasına engel olmak,Büyük ağaçların çeşitlerini değiştirmek,Islah çalışmalarında belirli özellikleri için seçilen çöğürlerin büyümelerini çabuklaştırmak,Ağaçların zarar gören kısımlarının tamiri,Virüs hastalıklarının incelenmesi için aşı yapılır.Bazı anaçların özelliklerinden (Bodur anaçlar gibi) yararlanmak için ancak üzerine iyi bir çeşit aşılayarak yararlanabiliriz.Kaç Çeşit Aşı Vardır?1.Göz aşıları,2.Kalem aşıları.Göz Aşısı Nedir?Altında odun dokusu bulunan veya bulunmayan küçük bir kabuk parçası ile bunun üzerindeki tek bir göz ile yapılan aşılara göz aşısı denir. Sadece yongalı göz aşısı metodunda,kabuk parçasının altında odun dokusu bulunur.Göz Aşısı Ne Zaman Yapılır?Bitkinin kabuk verme zamanı kullanılacak göz aşısı metodunu tayin eder.Zamanlara göre göz aşısı;a)Sonbahar göz aşısı (durgun göz aşısı),b)İlkbahar göz aşısı (erken sürgün göz aşısı), c) Haziran (geç sürgün) aşısı.Göz Aşısı Metotları Nelerdir?T Aşısı (Kalkan Aşısı): 6 mm-2,5 cm çapındaki anaçlara büyüme devresinde uygulanır. Topraktan 5-25 cm yükseklikte yapılır. Anaç T şeklinde kesilir. Göz kalkan şeklinde odunlu veya odunsuz olarak kesilir. Anaçta açılan T içerisine yerleştirilir. Hava almayacak şekilde bağlanır. Macunlanmaya gerek yoktur. Aşı bağı 15 gün sonra kesilir.Ters T Aşısı: Yağmurlu bölgelerde yağmur sularının açılan T içerisine girmemesi ve enfeksiyon meydana gelmemesi için ters T aşısı yapılır.Yama Göz Aşısı: Dikdörtgen şeklinde bir kabuk parçasının anaçtan kesilip çıkarılması ve bunun yerine üzerinde bir göz bulunan ve çoğaltılacak çeşitten alınan aynı büyüklük ve şekildeki bir kabuk parçasının anaç üzerine yerleştirilmesidir. Genellikle T göz aşısının başarısız olduğu tür ve çeşitlerde uygulanır. Bu aşıda başarılı olmak için gece ve gündüz ısı farkının az olduğu dönemler seçilmelidir. Aşı çabuk yapılıp, çabuk bağlanmalıdır.Flüt Göz Aşısı: Bu aşı esas olarak yama göz aşısına benzer. Ondan farkı anaçtan çıkarılan kabuk parçasının gövdeyi hemen tamamen kuşatacak şekilde büyük alınmasıdır.Yongalı Göz Aşısı: Bu aşı metodu ilkbaharda büyüme başlamadan önce veya yaz aylarında su noksanlığı veya başka bir sebeple büyümenin durduğu hallerde kabuğun odundan kolayca ayrılamadığı zamanlarda yapılır. En önemli nokta anaçta açılan T’ye yongalı gözün çok iyi yerleştirilmesi ve çok iyi bağlanmasıdır.Kalem Aşısı Nedir?Taze kesilmiş anaçla taze kesilmiş kalemin kambiyum bölgelerinin üstüne gelecek şekilde sıkıca temas ettirilerek anaç ile kalem arasında bir bağlantı kurulması ile yeni bir bitki meydana gelir. Bu tür aşılara kalem aşısı adı verilir. Kalem aşıları ilkbaharda yapılır.Kalem Aşısı MetodlarıDilcikli aşı (Ingiliz aşısı)Gaga aşısıÇoban aşısıYarma aşıKöprü aşıKenar aşıKakma aşıKemer aşısıDilcikli Aşı: 6 mm ile 1.2 cm çapında küçük anaçların aşılanmasında kullanılır. Bu aşının yapılabilmesi için anacın ve kalemin aynı kalınlıkta olması gerekmektedir. Bu aşıda kalemde ve anaçta aksi yönlerde olmak üzere 2.5-6 cm uzunluğunda pürüzsüz bir kesim yapılır. Bu kesitin üzerinden birer dilcik kesilir ve bundan sonra anaç kalemin dilleri birbirinin içine sokulur, macunlanır, sarılır ve bağlanır.Kenar Aşı (Yan Aşı): Birçok çeşidi vardır. Esası kalemin kendinden kalın anacın yan kısmına yerleştirilmesidir.</span></span></h4>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-17447328689679194202013-03-18T12:31:00.003-07:002013-03-18T12:31:54.335-07:00Saksıda domates yetiştirmenin ipuçları...<h3>
Saksıda domates yetiştirmenin ipuçları...</h3>
<a href="http://kadinuurashlari.blogcu.com/saksida-domates-yetistirmenin-ipuclari/2217254#edittitle" id="edittitle" name="edittile"></a>
<div class="color-454545 mb10 entrycontent">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-idSF-p1uB1I/UUdq5PvYPuI/AAAAAAAAAbY/GaHRuQMmX7M/s1600/SAKSILIK-MINI-CHERRY-Domates-Tohumu-20-Tohum__62878793_0.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-idSF-p1uB1I/UUdq5PvYPuI/AAAAAAAAAbY/GaHRuQMmX7M/s1600/SAKSILIK-MINI-CHERRY-Domates-Tohumu-20-Tohum__62878793_0.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">Domates, güçlü kökleri olan bir sebzedir ve toprağı bu şekilde iyice kavrar, yan kökleriyle güçlü dağılım yapar. <br />bu
nedenle, bir saksıya bir tek fide dikmek daha uygun olur. aksi takdirde
fideler cılız büyür, çiçeklenme ve meyve verimi zayıf olur.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">evde domates yetiştiriciliği
denince, saksılar mutlaka balkon veya terasta olmalıdır. domates ve
begonyayı birbirine karıştırmamak gerekir tabii.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">tohumlar genellikle <strong>bir yıl önce yetişen fidenin ilk bir kaç meyvesinden</strong> alınmalıdır. mevsim ilerledikçe yeni çiçeklenmelerle meydana gelen meyvelerin tohumlarında çimlenme yetersizliği olur.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">tohumlar yıkanarak serin ve kuru bir yerde bekletilir. <br />altı
delik, 3-4 cm yüksekliğinde kaplara, mutlaka ince elenerek hazırlanmış
süzek toprak konur ve üzeri düzlenerek hafifçe bastırılır.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">tohumlar, 3-4 cm arayla
toprağın üzerine hafifçe bırakılır. bir kibrit çöpüyle tohumlar toprağa
1/2 cm kadar batırılır. ince bir süzgeçli kovayla hafifçe sulanır ve
tohumların toprağa yapışması sağlanır.<br />daha sonra elde kalan elenmiş
toprak kabın üzerine çok çok ince bir tabaka halinde serpilir ve yine
hafifçe bastırılarak düzlenir. biraz daha sulanır.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">kabın çevresinden naylon
poşet geçirilerek sera ortamı sağlanır. bunun nedeni, toprağın yüzeyinin
kurumaması ve çimlenme için nemli bir ortam sağlanmasıdır. <br />genç
fideler için en zararlı hastalık kök çürüklüğü veren mantarlardan gelir.
bu nedenle sulama suyuna çok az ilaç karıştırılmalıdır. hatırladığım
kadarıyla pomarsol adlı toz ilaç en uygunudur.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">tohumlar genellikle 5-6
günde çimlenir. güneşli bir yerde bırakılmalıdır, aksi takdirde fide
sapları hızla uzayarak pişkin gelişme engellenir. <br />çimlendikten bir kaç gün sonra naylon torba çıkartılır.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">şimdi söyleyeceğim şey, çok
dikkatli yapıldığı takdirde fidenin sıkı bir şekilde gelişmesine, asıl
saksısına alındıktan sonra çok kolay uyumuna ve erken çiçeklenmeye,
meyve verimine neden olur.<br />tohum kabında çimlenen fidelerin (yaklaşık
3-5 cm boyundaki fideler) köküne zarar vermeden bir kibrit çöpü hafifçe
toprağa daldırılır ve fide sanki sökülecekmiş gibi hafifçe yerinden
oynatılır. buna <strong>basit şaşırtma</strong> denir. bu uygulamadan sonra toprak bastırılarak fide yerine oturtulur ve sulanır. <br />alıştığı
duruş biçimi böylece değişen fide şaşırır gerçekten de. yaşamaya daha
bir sıkı sarılır. gövdesi daha kalınlaşır ve ölmemek için daha güçlü
kökler verir. hayvan veya insanların karşılaştıkları olağanüstü bir
duruma gösterdikleri tepkilerden farkı değildir bu davranış biçimi.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">yeterli büyüklüğe gelen fide
asıl saksısına dikildiğinde, zaten iyice kalınlaşmış gövde ve
kökleriyle buraya çok çabuk uyum sağlar. bu da aslında <strong>ikinci şaşırtmadır</strong> ve fide bir an önce büyümek, neslini devam ettirmek için çok daha erken çiçeklenir. <br />çünkü yaşamının bu kısa dönemimde iki kere sökülerek tehlikeye maruz kaldığının bilincindedir.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">ister bitki, ister hayvan ya da insan olsun, yaşama bakışımız, direncimiz, mücadelelerimiz birbirinden fazla da farklı değil. <br />bunu bilerek, onu anlayarak, hissederek, severek nice yetiştirmelere...</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif;"><span style="font-size: medium;"><strong>Kiraz domatesi de denilen türün yetiştirilmesinde uç ve koltuk alma</strong>:<br />artık hormonlarla yetiştirildiği için büyüklükleri fındık veya kirazdan daha fazla olan bu türün meyve büyüklüğü daha küçüktür.</span></span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">tohum ekimi, fide şaşırtması ve asıl büyüyeceği yere almayı daha önce yazmıştım.<br />fide,
asıl saksısına dikildikten sonra toprağa sağlam bir kazık saplanır ve
buna 2-3 metreye varabilen ip veya tel bağlanır. amaç, bu tür sarılıcı
özelliği olması nedeniyle ip veya telden destek alarak uzamasıdır.
büyüme devam ederken aralıklarla gövde bu desteğe ip ile ama gevşekçe
bağlanır.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">fide büyürken ilk anlarda
tepe noktasında sadece bir tane büyüme ucu görülebilir. ama daha sonra
buradan ayrılan yeni sürgün uçları daha oluşur. öyle ki, tepe noktasında
bir tane sürgün ucu varken, öncekiler gövde boyunca dallanma şeklinde
sıralanırlar.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">en uçtaki bırakılarak diğer sürgün uçlarının kopartılmasına <strong>koltuk alma</strong>
denir. yan dalların fazlalığı, fidenin büyümesini zayıflatır,
çiçeklenme ve meyve veriminin azaltmasına neden olur. her bir yan dalın
dibinden çiçek salkımı ortaya çıkar. bu salkımlar göründükten sonra yan
dallar kopartılır. böylece, boyuna büyüyen tek bir gövdeden, üzüm
salkımı gibi bir sürü çiçek salkımı bırakılmış olur.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">çiçeklerin ve sonraki meyvelerin büyüyebilmesi için gövdedeki yaprakların bırakılması gerekir. <br />ta ki, meyveler yeter büyüklüğe ulaştığında, sadece meyve salkımları kalacak şekilde diğer bütün fazlalıklar alınır<span style="font-size: medium;">.</span></span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-FwxlAhXGlhI/UUdrUJRgIBI/AAAAAAAAAbk/SKvgO_yr6ug/s1600/K%C4%B1v%C4%B1rc%C4%B1k-Yayla-Dom.-Yak%C4%B1n-Plan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-FwxlAhXGlhI/UUdrUJRgIBI/AAAAAAAAAbk/SKvgO_yr6ug/s1600/K%C4%B1v%C4%B1rc%C4%B1k-Yayla-Dom.-Yak%C4%B1n-Plan.jpg" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">KIVIRCIK YAYLA DOMATES</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;"><span style="font-size: medium;"> </span> </span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">Yetiştirdiğiniz domateslerden salça yapabilirsiniz.<br />Basitçe tarif edersek;<br />- Bunun için domatesleri güzelce yıkayın.<br />- İrice doğrayın, 4'e 5'e bölebilirsiniz.<br />- Sonra büyükçe bir tencerede posası çıkana kadar kaynatın.<br />- Sonra bunu süzegeçten gecirip, tuz ilave ederek yeniden kaynatın.<br />- Hava almayacak şekilde kavanozlara koyup saklayın.<br />- Yaklaşık olarak 5-6 kilo domatesten 1 kilo salça yapabilirsiniz.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: medium;">Ketçap yerine kullanılmasını öneririm.</span><br />
<span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: xx-small;">Not: Bilgiler http//www.sebzeler.org adresinden alıntıdır.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-jHS70btujqw/UUdrlDUpT9I/AAAAAAAAAbs/qnXoTdoU73E/s1600/GSTTOMHARVEST_01S.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-jHS70btujqw/UUdrlDUpT9I/AAAAAAAAAbs/qnXoTdoU73E/s1600/GSTTOMHARVEST_01S.jpg" height="214" width="320" /></a></div>
Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-4899073553106777332013-03-17T15:35:00.000-07:002013-03-17T15:37:02.391-07:00307 kendi kendine gaz veriyor.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-FCVrZng_aRo/UUZFAXs8gOI/AAAAAAAAAaI/Ny-vCuqrot4/s1600/140429.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-FCVrZng_aRo/UUZFAXs8gOI/AAAAAAAAAaI/Ny-vCuqrot4/s1600/140429.jpg" height="228" width="320" /></a></div>
<br />
aracı çalıştırıyorum tam vitese geçecek kendi kendine birden gaz veriyor
ve devir saati 25000-30000 e fırlıyordu,geri vitese takınca kendi
kendine gaz alıyordu ve fırlıyordu,sorunun nerden geldiğini söylesem
herkesin aklı durur,aracım hem benzinli hem lpg li,,arıza ne lpg
sisteminde nede benzin sisteminde,takip ede ede arızayı çözdüm,benzin
bitiyor ışığı yandığı zaman yaptığını farkettim,benzin alınca ışık
sönünce arıza düzeliyor,kırmızı ışk yanınca tekrar başlıyor,araç lpg li
olduğu için km yaptıkça benzin harcamış gibi gösteriyor benzin ful olsa
bile iışk yanıyor,arka tekli koltuğun altında benzin deposunun üstünde
bağlantı kabloları var sokette 4 kablo var iki kalın iki ince kablo
kalın olanlar benzin pompasının,ince olanlar yakıt göstergesinin kablosu
ince olanları kısa devre yaptırdığım zaman benzin işığı normale
dönüyor,bence bu arıza mekanik değil tamamen elektronik yani beyinle
ilgili diye düşünüyorum.Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-77928272140326023602013-03-15T11:43:00.001-07:002013-03-15T11:43:31.567-07:00Daldan kesip buyutme<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/--ZtrnV8KtW0/UUNqJ-V3qWI/AAAAAAAAAXE/6LyjJ5Nl18Y/s1600/airlayer1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="http://3.bp.blogspot.com/--ZtrnV8KtW0/UUNqJ-V3qWI/AAAAAAAAAXE/6LyjJ5Nl18Y/s640/airlayer1.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-zLYctkzZHVE/UUNqK6vg0sI/AAAAAAAAAXM/fc1wYIn8E5Y/s1600/airlayer2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://1.bp.blogspot.com/-zLYctkzZHVE/UUNqK6vg0sI/AAAAAAAAAXM/fc1wYIn8E5Y/s640/airlayer2.jpg" width="479" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-EJTDIMUWsjo/UUNqOKNBREI/AAAAAAAAAXU/BgRis7UmsEk/s1600/airlayer4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://3.bp.blogspot.com/-EJTDIMUWsjo/UUNqOKNBREI/AAAAAAAAAXU/BgRis7UmsEk/s640/airlayer4.jpg" width="479" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-XN6T6zclz_0/UUNqOnjyENI/AAAAAAAAAXY/rJKfsLLGI-I/s1600/airlayer5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="479" src="http://3.bp.blogspot.com/-XN6T6zclz_0/UUNqOnjyENI/AAAAAAAAAXY/rJKfsLLGI-I/s640/airlayer5.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-ktTmOVINFhI/UUNqOvbksYI/AAAAAAAAAXc/I83FgE6-zDk/s1600/airlayer6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="479" src="http://4.bp.blogspot.com/-ktTmOVINFhI/UUNqOvbksYI/AAAAAAAAAXc/I83FgE6-zDk/s640/airlayer6.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-2VYKeE3i-PY/UUNqO3qldaI/AAAAAAAAAXk/sYRKulJ64bc/s1600/airlayer7.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="479" src="http://3.bp.blogspot.com/-2VYKeE3i-PY/UUNqO3qldaI/AAAAAAAAAXk/sYRKulJ64bc/s640/airlayer7.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-fRjpjuKtgDg/UUNqPALqhGI/AAAAAAAAAXo/VmP4nFqddu8/s1600/airlayer8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="479" src="http://1.bp.blogspot.com/-fRjpjuKtgDg/UUNqPALqhGI/AAAAAAAAAXo/VmP4nFqddu8/s640/airlayer8.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-RBQZ03tZcnM/UUNqPcX-pqI/AAAAAAAAAXw/PfG9KM786Ik/s1600/airlayer9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="479" src="http://1.bp.blogspot.com/-RBQZ03tZcnM/UUNqPcX-pqI/AAAAAAAAAXw/PfG9KM786Ik/s640/airlayer9.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-Qqf7_S5DM5w/UUNqRMb3ftI/AAAAAAAAAYE/g9dfI4VGOWc/s1600/airlayer10.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="479" src="http://2.bp.blogspot.com/-Qqf7_S5DM5w/UUNqRMb3ftI/AAAAAAAAAYE/g9dfI4VGOWc/s640/airlayer10.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-SyVRh_z2Wsg/UUNqRUsKH2I/AAAAAAAAAYI/2PJQMvJpvh0/s1600/airlayer11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://4.bp.blogspot.com/-SyVRh_z2Wsg/UUNqRUsKH2I/AAAAAAAAAYI/2PJQMvJpvh0/s640/airlayer11.jpg" width="479" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-h3HTS6HJdrI/UUNqR623X5I/AAAAAAAAAYU/NTJB3it5QoE/s1600/airlayer12.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://4.bp.blogspot.com/-h3HTS6HJdrI/UUNqR623X5I/AAAAAAAAAYU/NTJB3it5QoE/s640/airlayer12.jpg" width="479" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-War_U9YhkSs/UUNqTSgBWqI/AAAAAAAAAYc/03EdVZGui9A/s1600/airlayer14.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://1.bp.blogspot.com/-War_U9YhkSs/UUNqTSgBWqI/AAAAAAAAAYc/03EdVZGui9A/s640/airlayer14.jpg" width="480" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-jSpnMBhmyKM/UUNqTqHxR7I/AAAAAAAAAYg/6J57lxo8lhY/s1600/airlayer15.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://3.bp.blogspot.com/-jSpnMBhmyKM/UUNqTqHxR7I/AAAAAAAAAYg/6J57lxo8lhY/s640/airlayer15.jpg" width="480" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-SUCT9i1mYpA/UUNqUDJPWHI/AAAAAAAAAYo/-DaS5f8WU3A/s1600/airlayer16.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://3.bp.blogspot.com/-SUCT9i1mYpA/UUNqUDJPWHI/AAAAAAAAAYo/-DaS5f8WU3A/s640/airlayer16.jpg" width="480" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-PdyDdSvHwTQ/UUNqe-WzfnI/AAAAAAAAAY0/KyUyTGF4QeE/s1600/airlayer22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://4.bp.blogspot.com/-PdyDdSvHwTQ/UUNqe-WzfnI/AAAAAAAAAY0/KyUyTGF4QeE/s640/airlayer22.jpg" width="478" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-rHTqrB0EagI/UUNqe1tEylI/AAAAAAAAAY4/EE-AO-Jpu8w/s1600/airlayer21.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://4.bp.blogspot.com/-rHTqrB0EagI/UUNqe1tEylI/AAAAAAAAAY4/EE-AO-Jpu8w/s640/airlayer21.jpg" width="480" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-eGfnABYlUJE/UUNqfNFf5qI/AAAAAAAAAY8/Gveor-Wil7I/s1600/airlayer20.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://4.bp.blogspot.com/-eGfnABYlUJE/UUNqfNFf5qI/AAAAAAAAAY8/Gveor-Wil7I/s640/airlayer20.jpg" width="480" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-oLRLvcc84Uc/UUNqf9MuLjI/AAAAAAAAAZI/_KyPrfO8Cl8/s1600/airlayer23.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://4.bp.blogspot.com/-oLRLvcc84Uc/UUNqf9MuLjI/AAAAAAAAAZI/_KyPrfO8Cl8/s640/airlayer23.jpg" width="480" /></a></div>
<br />Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-89214106109348245992013-03-14T11:34:00.001-07:002013-03-15T17:31:08.130-07:00Solucan gübresi<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-Oi0CL1U0vW8/UUO80BJDIAI/AAAAAAAAAZ4/FTCI6dwch9g/s1600/organik-gubreleme.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://4.bp.blogspot.com/-Oi0CL1U0vW8/UUO80BJDIAI/AAAAAAAAAZ4/FTCI6dwch9g/s320/organik-gubreleme.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-size: large;">Solucan gübresi bütün gübrelerin içinde en iyisi ve en sağlıklısı olarak bütün dünyada büyük değer görüyor. Nasıl yapılır meselesine gelince, solucanlar özel olarak besleniyor, onların dışkıları alınıp gübre olarak kullanılıyor. Gerçekten çok iyi nitelikte, mis gibi toprak kokan, yüzde yüz doğal bir gübredir. Sebzelerde kullanılırsa ürünlerin lezzet kalitesi çok yüksek olur. Süs bitkilerine tamamen zarasızdır. Suyla karıştırıp yapraklara püskürtülerek yapraktan beslemeye de uygundur.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Konular</span><br />
<span style="font-size: large;">Kullanımı</span><br />
<span style="font-size: large;">— Toprağa karıştırma</span><br />
<span style="font-size: large;">— Üst yüzeye serpme</span><br />
<span style="font-size: large;">Solucan gübresi üretimi</span><br />
<span style="font-size: large;">— Solucanların niteliği</span><br />
<span style="font-size: large;">Bu gübrenin üstünlüğü</span><br />
<span style="font-size: large;">— Diğer gübrelerden farkı</span><br />
<span style="font-size: large;">— Komposttan farkı</span><br />
<span style="font-size: large;">Bahçede doğal oluşumu</span><br />
<span style="font-size: large;">Kullanımı</span><br />
<span style="font-size: large;">Her gübre gibi solucan gübresinin içerdiği elementlerin ve minerallerin çeşitliliği ile oranları hayvanların yediği maddelere göre değişir. Solucan gübresini kim imal etmişse, solucanları ne ile beslemişse gübrenin kalitesi ona göre olur. Fosfor oranı yüksek veya azot oranı yüksek, belki en önemli elementlerden birkaçı hiç yok.. veya bütün dengeler dört dörtlük yerinde.. veya dengeler tamamıyla bozuk, bitkilerin sağlığını bozacak nitelikte vesaire. Kısaca, solucan gübresi herkesin yapabileceği bir iş değil. Bir kimya mühendisi gibi bilgili ve dürüst olmak lazım.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Saksı süs bitkilerinin topraklarında kullanım oranı</span><br />
<span style="font-size: large;">Toprağın niteliğine göre değişir. Toprak gerçek toprak ise %25 oranında, torf gibi bir şeyse %40 oranında karıştırın. Daha fazlası zararlı olmasa da boşa harcamış olursunuz.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Toprağa karıştırmadan kullanımı</span><br />
<span style="font-size: large;">Bitkilerin gelişim zamanlarında ayda bir defa toprağı eşeleyip kabartın, ince bir tabaka solucan gübresi dökün, bir çubukla hafifçe toprakla karışmasını sağlayın (çok da önemli değil) sonra sulayın. Daha sonraki sulamalarda gübredeki faydalı maddeler suyla çözülerek köklere ulaşır. Ayda bir defa yeterlidir.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Solucan gübresinin üretimi</span><br />
<span style="font-size: large;">Amatör olarak ya da sırf kendi saksı bitkileriniz için kovalarda yapmaya çalışmanızı tavsiye etmem. Zor iş. Başınıza sıkıntı çıkarmayın. Böyle bir şeyle illa uğraşmak istiyorsanız size » pratik kompost yapımı yazımı okumanızı tavsiye ederim.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<h4>
<span style="font-size: large;">[Buradaki bilgiler çok geneldir, örnek alınacak uygulanacak tarif değildir.] Ticari amaçla yapanların küçük çapta bir tesis kurmaları gerekiyor. Tesis diyorum ama herhalde dünyanın en basit tesisidir. Yani pahalı araç gereçlere ihtiyaç yok. Ne nasıl yapılıyor, solucanlara ne yediriliyor buranın konusu değil (öğrenmek isteyenler başka kaynaklardan araştırmalı). Sadece kısa bilgi veriyorum. Solucanlar özel bir yerde tutulur, devamlı yarı çürümüş bitkisel maddeler verilir: Sebze meyve çöpleri, kartonlar, otlar, hayvan gübreleri, kasap ve balıkçı artıkları, ağaç yaprakları, yumurta kabukları, kum vesaire her şey önce bir makinede öğütülür, sonra biraz çürümeleri için birkaç gün bekletilir, daha sonra solucanlara verilir. Böylece gübre oluşumunun iki aşaması var:</span></h4>
<span style="font-size: large;">1- Solucanlar onları yer hazmeder ve dışkı olarak çıkarır.</span><br />
<span style="font-size: large;">2- Bundan sonra esas iş bakterilerin ve mantarlarındır. Bakteriler gübreyi çürütmekle, mantarlar ayrıştırmakla uğraşır dururlar. Bu süreç gübrenin fermantasyon ve yanma sürecidir.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Solucanların niteliği</span><br />
<span style="font-size: large;">Her solucan olmaz. Topraklarda en çok bulunan solucanlar soluk renkli olur, toprakta tamamen çürümüş organik maddeleri yiyebilirler. Bu iş için kırmızı solucanlar kullanılır. Çünkü kırmızı solucanlar fazla çürümemiş organik maddeleri kolayca ve oburca yiyebiliyorlar.</span><br />
<span style="font-size: large;">— Peki kırmızı solucanları nerede bulunur? İstanbul’dan daha soğuk olmayan yerlerde bulunuyor ama bunlar her yerde değil: Taze çöplerin devamlı biriktiği yerlerde ve gübreliklerde bulunurlar. Yağmurlu günlerde çöplüklere gidin, kaldırdığınız her çöpün altında bulabilme ihtimali yüksektir. Ahırlarda gübre yığınlarının altında da çok bulunurlar.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Solucan gübresi diğer gübrelerden niçin üstündür?</span><br />
<span style="font-size: large;">Doğal gübrelerin en iyisi koyun ve keçi gübresidir. Hem kuvvetlidir hem güvenlidir, tuzluluk oranı çok düşüktür. İkinci sırada sığrı gübresi: Çok kuvvetli değildir, biraz tuz çeşitleri içerir. Kuş gübreleri ise çok kuvvetli olmakla birlikte birçok bitkilere zararlıdır. Çünkü kuşlarda dışkılama idrarla karışıktır bu da gübrede tuz çeşitlerinin birçok bitki türlerine zararlı boyutlarda olmasına sebep oluyor. Ayrıca tuzluluk toprağın su tutmasını arttırır. Bu iki sebepten dolayı her bitkiye uygun değildir faydasından çok zararı olur. Yarasa gübresinin niteliği yaklaşık olarak sığır gübresi gibidir. Hep aynı yere düşen gübreler tabaka halinde birikiyor, yarasaların idrarları da aynı yere gidiyor, sonuçta o gübreler de kuş gübresi kadar olmasa bile bir ölçüde tuzludur.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Solucan gübresinde tuzluluk sıfır. Tabii bu biraz da solucanlara ne yetirildiğine bağlı. Ama genelde sırıf denebilir. Yine solucanlara verilen yiyeceklere bağlı olarak kalitesi çok üstün olabilir. Her şey üreticilerin elinde. Çağımızda gübresi kullanılabilecek hayvanlara tekdüze yemler yediriliyor. Bu sebeple doğal gübreler ne yazık ki 50 yıl önceki kalitede değil. Onun için şimdi solucan gübresinin bir de bu yönden üstünlüğü var. Her kim solucan gübresi üretimini hakkıyla yapabiliyorsa ürettiği gübreyi koyun gübresinden üç beş misli daha pahalı fiyattan satmayı hak eder. Çünkü usulüne uygun olarak üretilmiş solucan gübresinin besleyiciliği mükemmeldir, ayrıca hiçbir bitkiye hiçbir şekilde zararı olmaz. Tek sorun var o da solucan gübresi üretenler acaba dürüst mü, usulüne göre mi yapıyor yoksa işi şişiriyor mu..</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Diğer gübrelerden daha kuvvetli midir?</span><br />
<span style="font-size: large;">Değildir. Ama bitkilerin yararlanabilmesi tam olur. Solucan gübresi toprak özelliklidir. Diğer gübrelerde bu özellik yok. Yani bitkiler sırf solucan gübresi içinde toprakta yetişiyor gibi yetişebilirler. Kökleri yakmaz, bitkileri zehirlemez, çürütmez. Diğer gübreleri bırakın böyle kullanabilmeyi, toprağa karıştırma oranı biraz fazla olsa kökleri yakar zehirler.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Buraya kadar okuduysanız solucan gübresinin eşsiz özelliklerini ve niçin en iyi doğal gübre olduğunu anlamışsınızdır. En yukarda kullanım oranlarını yazmıştım.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Kompost organik gübresinden farkı</span><br />
<span style="font-size: large;">Kompost yapma sürecinde bitkisel artıkların çürümesi, ayrışması en erken birkaç ay sürer o da eğer çok sert maddeler kullanılmamışsa. Bazı sert maddeler en az bir yılda çürüyüp ayrışır. Solucan gübresi yapma usulüne bakarsanız, gübre edilecek maddeler önce öğütülüp küçük çapta çürümeye tabi tutulur, bu sadece birkaç gün. Solucanlar yer, sindirim sistemindeki enzimlerle onları değiştirir, dışkı olarak çıkarır bu da belki bir veya birkaç gün sürer. Sonra da o dışkıların bakteriler ve mantarlar tarafından çürütülerek / ayrıştırılarak kullanılabilir gübre haline gelmesi sadece birkaç hafta sürer. Kompostta bu hız mümkün değil. Kısaca, aslında meselenin özü bakterilerin çürütmesi, mantarların ayrıştırmasıdır.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Hız farkından başka en önemli fark sağlığı ve temizliğidir.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Bahçe toprağında solucan gübresi doğal oluşumu</span><br />
<span style="font-size: large;">Solucanlar yağmurlu günlerde ve bahçe sulandığında toprak üst yüzeyinde toprağa karışmış çürümüş ne varsa yerler. Bazen (özellikle yağmur yağarken) gece karanlığında dışarı çıkıp toprak yüzündeki çürümüş yaprakları, çürümüş meyveleri yemeye çalışırlar. Toprak içinde dolaştıkça yediklerini dışkı olarak çıkarırlar. Böylece her yeri gübrelerler. Bahçelerde solucan gübresi doğal olarak daima kendiliğinden gerçekleşip durmakta. Eğer siz aşağıda anlattıklarımı devamlı yaparsanız bahçenizi gübrelemenize hiç gerek kalmaz.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Yapmanız gereken şeyler</span><br />
<span style="font-size: large;">1- Sebze, meyve, kemik, yumurta kabukları vb. her türlü mutfak artıklarınızı, bayat ekmekleri, kullanılmış tuvalet kağıtlarını, ambalarj kartonlarını daima bahçenizin çeşitli yerlerine gömün. Fazla derine gömmeyin.</span><br />
<span style="font-size: large;">2- Bitkilerinizin her türlü artıklarını, dökülen yaprakları, çiçekleri, meyveleri derhal toprak yüzeyine hafifçe gömmelisiniz.</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Zamanla toprakta ıslaklığın da etkisiyle çürümeye başlarlar. Solucanlar onları yer ve dolaştıkları her yere dağıtırlar. </span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><a href="https://lh4.googleusercontent.com/-vGO9J6K66K8/UUIYMGTVKzI/AAAAAAAAAW0/elJgpyXev1Q/s640/blogger-image-234162296.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://lh4.googleusercontent.com/-vGO9J6K66K8/UUIYMGTVKzI/AAAAAAAAAW0/elJgpyXev1Q/s640/blogger-image-234162296.jpg" /></a></span></div>
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><a href="https://lh4.googleusercontent.com/-8G4mFwEg6As/UUIYFehsLMI/AAAAAAAAAWk/7Y0pQva-Fog/s640/blogger-image-805287393.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://lh4.googleusercontent.com/-8G4mFwEg6As/UUIYFehsLMI/AAAAAAAAAWk/7Y0pQva-Fog/s640/blogger-image-805287393.jpg" /></a></span></div>
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><a href="https://lh3.googleusercontent.com/-XyQI7QAACso/UUIYJKCMGMI/AAAAAAAAAWs/mijzlgkXSyc/s640/blogger-image--1515939840.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://lh3.googleusercontent.com/-XyQI7QAACso/UUIYJKCMGMI/AAAAAAAAAWs/mijzlgkXSyc/s640/blogger-image--1515939840.jpg" /></a></span></div>
Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com1İzmir İzmir38.463086 27.098645tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-61946497539135662302013-03-12T22:29:00.002-07:002014-06-03T07:02:50.630-07:00baldiran otu(olduren ot)BALDIRAN OTU (ÖLDÜREN OT)<a target="_blank" href="http://www.yereltohum.net/"><img src="http://yereltohum.com/FileUpload/ds575571/File/bitkisitemiz.png" alt=" " height="89" width="380" /></a><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-aNLaYaq3_Oc/UUANyjO5vMI/AAAAAAAAAV8/a0Be8FqXfTA/s1600/bald%C4%B1ran-otu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-aNLaYaq3_Oc/UUANyjO5vMI/AAAAAAAAAV8/a0Be8FqXfTA/s320/bald%C4%B1ran-otu.jpg" width="238" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-NQtEvOlEKAc/UUAN76CMRtI/AAAAAAAAAWE/uXX2VXhtxMM/s1600/1337700730_baldiran.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://1.bp.blogspot.com/-NQtEvOlEKAc/UUAN76CMRtI/AAAAAAAAAWE/uXX2VXhtxMM/s320/1337700730_baldiran.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Doğanın tüm güzellikleri bir yana şifalı bitkiler bir yana. Ölüm ve yaşlılık dışında her sorunun çözümüne doğal olarak katkıda bulunan şifalı bitkiler, uygun bir şekilde kullanıldığında, yaşantımızda reform niteliğinde katkılarda bulunmaktadır. Baldıran otu da bunlardan sadece bir tanesidir. Baldıran otu, vücudumuza sağladığı yararlar hiç de küçümsenecek kadar az değildir.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-fyDVzoAaK6I/UUAN8_6fUOI/AAAAAAAAAWM/7Ps1Q01798g/s1600/baldiran-otunun-zehiri-olduruyor_200343.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-fyDVzoAaK6I/UUAN8_6fUOI/AAAAAAAAAWM/7Ps1Q01798g/s1600/baldiran-otunun-zehiri-olduruyor_200343.jpg" /></a></div>
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-bAMI2rTVBhw/UUAOFZuZEUI/AAAAAAAAAWU/7MtCfooab30/s1600/Baldiran-Otu-Ve-Faydalari.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://3.bp.blogspot.com/-bAMI2rTVBhw/UUAOFZuZEUI/AAAAAAAAAWU/7MtCfooab30/s320/Baldiran-Otu-Ve-Faydalari.jpg" width="320" /></a> GENEL ÖZELLİKLER
Diğer adı ”ağuotu” ya da “yılanotu”dur. Bilimsel olarak ise “Conium Maculatum” olarak isimlendirilmektedir. Nemli bölgeleri sevmekte ve boyu 1–2 metreye kadar yükselebilmektedir. Özellikle dişçilik ve tıp alanında kullanımı yaygındır. Bitkinin zehirli olduğu bilinmektedir.
Bitkinin yaprakları maydanoza benziyor ve gövdesinde kırmızımsı lekeler var. Çoğunlukla maydanoz ile karıştırılarak yanlışlıkla yenildiğinde zehirlenmeye neden oluyor.
Zehirli olması kullanım alanlarını kısıtlamaktadır. Ama uygun oran kullanıldığında bitki zarar yerine yarar sağlamaktadır. Öldürücü miktar insanlarda 6 gr yaprağın tüketilmesi kadardır.
KULLANIMI NASILDIR?
Yapraklar toz haline getirilir, günde 3 defa 0,25 gr içilir. Hülasası günde 3 defa 0,05 gr içilir. Yalnız şunu belirtelim ki baldıran otunu bir doktora danışarak kullanmanızda yarar vardır.
Haricen Kullanılışı: Hülasası ile hazırlanan merhem ve yakılar ağrı dindirici ve teskin edici vasıflarından dolayı romatizma, gut ve lenf iltihapları ve bilhassa kanser ağrılarına karşı kullanılır.
DİĞER KULLANIM ALANLARI NELERDİR?
Ağrı kesici, spazm gidericidir.
Tetanos ile epilepsi hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Sinir yatıştırır. Nevraljide, beyin ve omurilik hastalıklarında kullanılır. Özellikle beyin kanamsı ve yarı felç durumlarında kullanılır.
Siyatik hastalığında haricen kullanılır.
Nefes darlığı, sarada ve boğmacada kullanılır.
Histeride, atardamar kireçlenmesine, prostata karşı ve şehveti artırıcı olarak kullanılır.
Baldıran aynı zamanda, böbrek, kum ve taşında, iltihapta, ürede, dalak, karaciğer büyümesi, siroz başlangıcı, dışarıdan kan verilen kan kanserli hastalarda da faydalıdır.
DİKKAT:
Baldıran otunu maydonoz ile karışmayınız. Baldıran otunun gövdesinde kırmızımsı lekeler vardır. Doğada genellikle yol kenarlarında yetişmektedir. Çoğunlukla yanlışlıkla yenilmekte ve akut zehirlenmelere neden olmaktadır. Hatta Sokrates’in ölümünden baldıran otu sorumlu tutulur.Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-81108505897874349422013-03-12T14:10:00.001-07:002013-03-15T16:42:06.770-07:00PATATES Yetiştirme Tekniği<h2 class="title icon">
PATATES Yetiştirme Tekniği</h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.renkliweb.com/wp-content/uploads/2012/01/patates.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="252" src="http://www.renkliweb.com/wp-content/uploads/2012/01/patates.jpg" width="400" /></a></div>
<h2 class="title icon">
</h2>
<div class="content hasad">
<div id="post_message_30039">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.byturco.com/haber_resim/pateate.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://www.byturco.com/haber_resim/pateate.jpg" /></a></div>
<blockquote class="postcontent restore ">
PATATES Yetiştirme Tekniği<br />
<br />
Sebze bahçelerinde patates turfanda patates olarak yetiştirilir ve daha
çok taze patates olarak satılır. Sebze bahçelerinin amacı sanayi
patatesi yetiştirmek değildir. Patates yetiştirmede toprağın iyi
hazırlanması gerekir. Belleme ile veya traktöre takılan pullukla tarla
20-30 cm derinliğinde işlenir. Daha sonra ticaret ve ahır gübresi
atılarak 10-15 cm çapalama yapılır. Bu sırada gübreler toprağa
karıştırılır. İri tezekler kırılır ve toprak düzeltilir. Patatesler ocak
veya çizgi usulü ekilir. <br />
<br />
<br />
Şekil 38.7. Patatesin çizgiye ekilmesi<br />
<br />
Ekim yapılmadan önce tohumluk patateslerin ayrılması yapılır.
Patateslerde tohumluk olarak patates yumrusu kullanılır. Tohum,
yetiştirmede ele alınmaz. Döllenme yabancı olduğundan, tohumlar
heterozigot yapıdadır ve üretimde açılma meydana geldiğinden, çeşit
özelliği çabuk bozulur. Patates yumrusu vejetatif organdır ve alındığı
bitkinin bütün özelliklerini iletir. Bu bakımdan tercih edildiği gibi,
üretim şekli de kolaydır. Tohumluk patatesler 40-80 gr arasında
olmalıdır.. Ortalama 50 gramlık yumru atılsa, dekara 200-210 kg ve 80
gr’lık yumru atılsa 320-330 kg tohumluk kullanılır
Şekil 38.8. Tohumluk patates yumruları<br />
<br />
Tohumluk patatesler yararsız ve beresiz olmalıdır. Çürük patatesler
kesinlikle kullanılmamalıdır. Bazı yerlerde patates kabuklarını kalın
soyarlar ve bu kabukları toprağa atarlar. Yahut iri patatesleri
boylamasına ikiye sonra üçe veya dörde ve hatta beş ve altıya bölenler
vardır
<br />
Şekil 38.9. Büyük patateslerin bölünerek çelik yapılması (İLLİSULU 1968)<br />
<br />
Bu şekle, çelikleme ile üretim denir ve tohumlukta tasarruf sağlar.
Fakat tohumluk üzerinde büyük yara yüzeyleri meydana getirdiğinden,
toprakta bu kısımlar çabuk mantari ve bakteriyel hastalıklara yakalanır
ve bitkiler hastalanır, ileride ürünün büyük ölçüde düşmesine neden
olur. Şayet kesilen parçalar ilaçlanır ve ondan sonra ekilir ise zarar
kısmen önlenir. Amerika’da patatesleri kesen, ilaçlayan ve sonra eken
makineler yapılmıştır.<br />
Patates ekimi her zaman yapılabilir. Fakat soğukları olan yerlerde don
zararı meydana gelmeyecek bir tarih saptamakta fayda vardır. Soğuk
yapmayan ılımlı bölgelerde ekim zamanı Şubat sonu Mart başı, soğuk yapan
yerlerde Nisan ve hatta Mayıs’a kadar kayabilir.<br />
Patates ekimi sıra, ocak ve kuyu ekim olarak üç şekilde yapılır. İleri
ülkelerde patates ekim makineleri kullanılır (Şekil 38.10). Ekim sıraya
yapılır ve sıra arası mesafesi 50-80 cm, sıra üzeri mesafesi 20-40
cm’dir. Bizde bahçıvanlar pulluk veya sabanla 60-100 cm’de bir çizgi
açıp, bu çizgi üzerine her adımda bir patatesi çizgiye atıp ayağıyla
yumruyu toprağa gömer ve bu şekilde sıra ekim yaparlar. <br />
Makinelerle ekimde bir günde 30-50 dekar, saban veya pullukla ancak 2-4 dekar yer ekilir. Ekim derinliği 5-10 cm arasında oynar.<br />
Küçük işletmelerde ve az bir alanda üretim yapan yerlerde patatesler
ocağa ekilir. Bize çoğunlukla bu şekil kullanılır. Ocaklar arasında
70-90 cm sıra arasında boşluk bırakılır. Sıra üzeri mesafesi ise 40-60
cm’dir. Ocaklar bel yardımı ile açılır ve her ocağa bir patates
bırakılır (Şekil 38.11). Burada da ekim derinliği 8-10 cm’dir. Ocak
açılıp patates atıldıktan sonra üzeri kapatılır.<br />
<br />
<br />
Şekil 38.10. Basit fakat otomatik patates yumrusu eken bir makine (ÜLGER, 1972)<br />
<br />
<br />
Şekil 38.11. Ocak usulü patates yumrularının ekimi (ÜLGER 1972)<br />
Kuyu ekim çok az uygulanır. 80-100 cm aralık ve 60-80 cm sıra üzeri
mesafelerde 25-30 cm çukurlar açılır. Bu çukurlar içine 10-15 cm
yüksekliğinde yanmış gübre ile toprak karışımı atılır ve patates yumrusu
ekilir. Patatesler sürüp bitkiler büyüdükçe, çukur içine toprak
atılarak ve bitkilerin boğazları doldurularak, çukur tamamen doldurulur.
İyi bir besleme yaptığı ve daha fazla ürün alındığı için, küçük
işletmelerde zor da olsa bu tip uygulamaya doğru kayılır.<br />
Patatesler hangi sistemle ekilirse ekilsin bakım işlemleri aynıdır.
Ekimden sonra toprağın kaymak bağlaması önlenmelidir. Eğer oluşmuş
kaymak tabakası varsa, yüzeysel tırmıklama veya çapalama yaparak, kaymak
tabakası kırılır. Patatesler sürdükten sonra bitkilerin büyüme durumuna
göre 1-3 kez de boğaz doldurma işlemi yapılır. Böylece patates
stolonlarının yumuşak ve havalı bir ortamda gelişmeleri ve yumru
vermeleri sağlanır. Boğaz doldurma sırasında ve özellikle geç yapılan
toprak işlemesi sırasında toprak yüzüne yakın oluşan yumrulara zarar
verilmemelidir.<br />
Yağmurdan ve sulamadan sonra toprağın hafif işlenmesinde yarar vardır.
Ağır topraklarda bu işleme daha da önem kazanır. Sulama bir dönemde 2-6
kez tekrarlanır. Sulama hafif topraklarda 10-15, ağır topraklarda 15-20
günde bir yapılır. Sulama sonrası toprak işleme sırasında, arta kalan
ticaret gübreleri çapalama öncesi toprağa atılır ve işlemeyle toprağa
karıştırılır. Ayrıca patates hastalık ve zararlılarına karşı ilaçlama
yapılır.</blockquote>
<span style="font-size: xx-small;">kaynak htp://ww.bahcesel.net/forumsel/genel-ve-ozel-sebzecilik-profdratila-gunay/18952-patates-yeti351tirme-tekni287i/</span></div>
</div>
Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-16782375715032930482013-03-12T13:53:00.002-07:002013-03-12T13:53:17.658-07:00Kambiyum nedir<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-05cS5aDPqDY/UT-VnxiKLQI/AAAAAAAAAVs/cDV6sM6Rxss/s1600/5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="262" src="http://4.bp.blogspot.com/-05cS5aDPqDY/UT-VnxiKLQI/AAAAAAAAAVs/cDV6sM6Rxss/s320/5.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
1-Birçok trakofil bitkilerin gövde ve kökünde meristem hücrelerden
oluşan ve bölünerek sekonder ksilem ve sekonder floem tabakasını yapan
tabakadır. <br />
2-Bitkilerin iletim demetlerinde, bir ya da birkaç sıra meristematik
hücre tabakasından oluşan, ikincil kalınlaşmayı ve enine büyümeyi
sağlayan dokudur. <br />
3-Çift çenekli bitkilerin gövde ve kökünde yer alan ve meristem
hücrelerinden oluşan tabaka; yeni odun ve soymuk tabakaları oluşturarak
bitkinin kalınlaşmasını sağlar.<br />
4-Kök ve gövdenin enine büyümesini sağlayan dokulardır.<br />
İletim demet dokusu,enine büyüme dokusu.Bitkilerin iletim demetlerinde,
bir ya da birkaç sıra meristematik hücre tabakasından oluşan, ikincil
kalınlaşmayı ve enine büyümeyi sağlayan dokudur.<br />
Örnek cümle: Kambiyum, hücrelerden oluşan ince bir tabakadır da denilebilirHakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6246892603643427807.post-580350154534410682013-03-12T11:17:00.001-07:002014-06-03T06:57:55.166-07:00seferihisar bahçeköy<span style="color: red;"><br />SEFERİHİSAR BAHÇEKÖY SİTESİNDEN KUŞBAKIŞI </span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-loIQ8sHCXKY/UT9RhTZVl6I/AAAAAAAAAS4/sIi-yWxAqMI/s1600/01.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-loIQ8sHCXKY/UT9RhTZVl6I/AAAAAAAAAS4/sIi-yWxAqMI/s640/01.jpg" height="426" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Seferihisar Bahçeköy,den sıgacık körfezinin görüntüsü</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-xGNYyE5lZ_4/UT9RufRbTlI/AAAAAAAAATQ/W6ekZG_tpjQ/s1600/15.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-xGNYyE5lZ_4/UT9RufRbTlI/AAAAAAAAATQ/W6ekZG_tpjQ/s640/15.jpg" height="426" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">teos limanı</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-qa4gm3aNzko/UT9tvLNmp9I/AAAAAAAAATs/9fEMtsLQ_e4/s1600/IMG_5489.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-qa4gm3aNzko/UT9tvLNmp9I/AAAAAAAAATs/9fEMtsLQ_e4/s320/IMG_5489.JPG" height="213" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-kKBfNYw9fGI/UT9t7bh82_I/AAAAAAAAAT0/appsGIa1sow/s1600/IMG_5495.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-kKBfNYw9fGI/UT9t7bh82_I/AAAAAAAAAT0/appsGIa1sow/s640/IMG_5495.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-7dTMZzprmkc/UT9t7ep8hfI/AAAAAAAAAT4/YohINt8J2Yg/s1600/IMG_5516.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-7dTMZzprmkc/UT9t7ep8hfI/AAAAAAAAAT4/YohINt8J2Yg/s640/IMG_5516.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-F-vGHXLz-dE/UT9uI5k54nI/AAAAAAAAAUE/0FiXHur-OM4/s1600/IMG_5542.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-F-vGHXLz-dE/UT9uI5k54nI/AAAAAAAAAUE/0FiXHur-OM4/s320/IMG_5542.JPG" height="213" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-xE9cist8RVI/UT9uRxF3xRI/AAAAAAAAAUM/-pZWO5cvcSs/s1600/IMG_5578.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-xE9cist8RVI/UT9uRxF3xRI/AAAAAAAAAUM/-pZWO5cvcSs/s640/IMG_5578.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-_cPxWNkRlGg/UT9uZ5bwhtI/AAAAAAAAAUU/d6jC4Y1JsYg/s1600/IMG_5545.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-_cPxWNkRlGg/UT9uZ5bwhtI/AAAAAAAAAUU/d6jC4Y1JsYg/s640/IMG_5545.JPG" height="426" title="seferihisar bahçekoy" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-vCMGoCWv2tg/UT9uw8ocQKI/AAAAAAAAAUc/82z5QUu9hqo/s1600/IMG_5633.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-vCMGoCWv2tg/UT9uw8ocQKI/AAAAAAAAAUc/82z5QUu9hqo/s640/IMG_5633.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-WNAnWRXoBZo/UT9uys74ssI/AAAAAAAAAUk/vFuc7UkGlNg/s1600/IMG_5638.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-WNAnWRXoBZo/UT9uys74ssI/AAAAAAAAAUk/vFuc7UkGlNg/s640/IMG_5638.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-8O16k0J4Nn0/UT9uyw4gWDI/AAAAAAAAAUo/8ZQhpfKvjbE/s640/IMG_5637.JPG" height="426" width="640" /><a href="http://www.yereltohum.net/index.php?topic=18.msg21#msg21" target="_blank">http://www.yereltohum.net/index.php?topic=18.msg21#msg21</a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-mpA16yqeRW8/UT9u7PhGOgI/AAAAAAAAAU0/_-VMTP3f5vE/s1600/IMG_5666.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-mpA16yqeRW8/UT9u7PhGOgI/AAAAAAAAAU0/_-VMTP3f5vE/s640/IMG_5666.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/--VElMk68xIs/UT9vBAy4GoI/AAAAAAAAAU8/wnvNa6tQiTo/s1600/IMG_5720.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/--VElMk68xIs/UT9vBAy4GoI/AAAAAAAAAU8/wnvNa6tQiTo/s640/IMG_5720.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-DO5dF00JTb8/UT9vH_Mnw9I/AAAAAAAAAVE/aQDnn9kK71g/s1600/IMG_5672.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-DO5dF00JTb8/UT9vH_Mnw9I/AAAAAAAAAVE/aQDnn9kK71g/s640/IMG_5672.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-ET9IzuZWRnY/UT9vMVxa0vI/AAAAAAAAAVM/1_0y9dMJWVc/s1600/IMG_5673.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-ET9IzuZWRnY/UT9vMVxa0vI/AAAAAAAAAVM/1_0y9dMJWVc/s640/IMG_5673.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-NAz634Slmng/UT9vQX53nvI/AAAAAAAAAVU/U4rIPUPig_s/s1600/IMG_5881.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-NAz634Slmng/UT9vQX53nvI/AAAAAAAAAVU/U4rIPUPig_s/s640/IMG_5881.JPG" height="426" width="640" /></a></div>
<img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-KkX_4-8fjZI/UT9RxNXjDvI/AAAAAAAAATY/Vg86Q2fVukQ/s640/12.jpg" height="426" width="640" /><a href="http://www.yereltohum.net/index.php?topic=18.msg21#msg21" target="_blank">http://www.yereltohum.net/index.php?topic=18.msg21#msg21</a><a href="http://1.bp.blogspot.com/-IzPGrZaE9LA/UT9Rn_wVhdI/AAAAAAAAATA/8tn5urB0UTA/s1600/06.jpg" imageanchor="1"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-IzPGrZaE9LA/UT9Rn_wVhdI/AAAAAAAAATA/8tn5urB0UTA/s640/06.jpg" height="426" width="640" /></a>Hakan Karahanogluhttp://www.blogger.com/profile/16323153857061408504noreply@blogger.com0